"Biz işe yeni girdik ve burada çalışacağımız söylendi." Adamlardan biri Shinra'ya yaklaşırken onun ve İzaya'nın yakalarındaki karta baktı ve ardından başıyla onayladı.
"Hmm, pekala o zaman gidelim. Bugün büyük gün..." Yüksek sesle bir kahkaha atmıştı adam.
İzaya ve Shinra birbirlerine baktılar ve ardından saçları bembeyaz olan beyaz önlüklü yaşlı adamın peşinden ilerlemeye devam ettiler. O sırada Celty telefonuna gelen mesajı açtı.
"Erika'yla birlikte içeri sızmamız gerekiyor. İzaya yeri yazmış." Celty yazdıklarını Shizuo'ya gösterdiğinde, Shizuo'nun kaşları çatılmıştı. Kulağının arkasındaki alete parmaklarını götürerek sesinin duyulmasını engelledi.
"Bende geleceğim."
"Ama İzaya-"
"Bende geleceğim dedim Celty." Celty bir süre öylece durdu ardından "Tamam." Yazarak ona gösterdi ve ikisi birden arabadan indiler o sırada Erika'da yanlarına gelmişti.
"Mesajı bende aldım. O zaman hadi gidelim."
Üçü birlikte henüz boş olan koridorda ilerlediler. Yan duvarlara dayanarak sessizce ilerliyorlardı. Önlerinde bir kapı çıktığında ilerleyerek diğer ikisine sessiz olmalarını yazdı. Hepsi başıyla onayladığında kapıdan ilk olarak Celty geçti ve karşısında duran iki kişiyle karşı karşıya kaldı. Adamlar şok içinde tam bağıracakları sırada gölgelerini kullanarak onların ağızlarını kapattı. Ardından Erika'ya işaret ederek yanına çağırdı. Erika'nın adamlara dokunmasından sonra onları bayıltmışlardı sessiz bir şekilde.
İlerlemeye devam ettiler. Bu koridoru oldukça sessiz geçmişlerdi. Karşılarına iki yol ayrımı geldiğinde Celty, İzaya'nın ona mesajında yazdığı kısma doğru yöneldi.
Bu sefer karşılarına daha büyük bir grup çıktı. Shizuo yumruklarını sıkarken Celty dikkatleri dağıtmak için bir şekilde kükreme sesi çıkmasına sebep oldu.
Bu sesle birlikte beyaz önlüklü insanlar telaşa kapılıp etraflarına garip bakışlar atarken Celty ve Shizuo saklandıkları yerden çıktılar ve bir dakika kadar kısa bir sürede hepsini bayılttılar. Celty ileri ki koridorun köşesindeki kamerayı gördüğünde onu etkisiz hale getirdi ve rahatça ilerlemeye devam ettiler.
Bir süre sonra İzaya ile Shinra'nın bulunduğu laboratuvarın önüne geldiklerinde Shizuo sertçe kapıyı açtı ve içeri girdi. İçeriyi aydınlatan mor ışık ona garip gelmişti gözleri etrafı ararken İzaya'yı gördü. Elinde tuttuğu garip bir silahı inceliyordu.
İçerideki beyaz önlüklü kişiler onları fark ettiğinde hepsi kaşlarını çatmıştı. En yakınlarında duran silahlardan birer tane alarak onlara doğru yönelttiler. O sırada İzaya Shizuo'yu gördüğünde gözleri büyürken olduğu yerde donup kaldı. Gelme dediği halde inat etmiş ve gelmişti. Profesörlerin ellerinde tuttuğu silahları fark ettiğinde titremeye başladı. Her an bayılacakmış gibi duruyordu. Bir kez daha onun vurulduğunu görmeyi kaldıramayacağından emindi. Kendini o kadar güçsüz hissetti ki işte sırf bu yüzden onun gelmesini istememişti.
Fakat Celty hepsinden erken davrandı ve sahip olduğu gölgeleri kullanarak her bir profesörün elindeki silahın başka bir köşeye uçmasına neden oldu ardından onları gölgelerini bir şerit gibi kullanarak bağladı.
"Acele etmemiz gerekiyor." Erika içeri doğru yürüdüğünde en önde duran profesörün alnına elini koydu ve hafızasını sildi. Ardından ikincisine geçti.
Shinra Shizuo'ya doğru ilerlemişti.
"Aslında geldiğin iyi oldu Shizuo, bu laboratuvarı yerle bir etmeye ne dersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vurgun (Shizaya)
Fanfictionİkebukuro'nun en ünlü muhbiri Orihara İzaya, muhbir olmaktan vazgeçerse ne olur? İzaya tüm o gürültülü yaşamından uzaklaşmış ve yaptığı işi bırakma aşamasına gelmiştir. Yaşadığı şehri terk etmeye karar veren İzaya, gizemli bir kadınla karşılaştıkta...