İzaya tekrar gözlerini açtığın da hala aynı odada yattığını görmüştü. Yavaşça doğrulmayı denedi, kendini daha iyi hissediyordu. Burnuna dolan yemek kokusu sanki bütün odayı sarmıştı. İzaya kokudan dolayı ne kadar acıktığını da anlamıştı.
Kolundaki serumu tek seferde çıkararak yataktan kalktı. Canı yandığı için elini koluna götürdü. Parmak uçlarında yürüyerek odadan çıktı. Büyük bir odaya geldiğinde burasının bir stüdyo dairesi olduğunu anlamıştı. Shizuonun evi... Defalarca dışarıdan gözlemişti ama daha önce hiç içeri girmemişti. Büyük odadaki açık mutfağa doğru ilerlediğinde gördüklerini ifade edemeyecek durumdaydı. Shizuo'yu daha önce hiç böyle bir durumda görmediği de bir gerçekti sonuçta.
Shizuo mutfak bankosunun önünde bir çeşit salata yapıyordu ve ocaktaki tencere de yemek fokurduyordu. İzaya gözlerini masaya çevirdiğinde masaya konmuş iki tane tabak gördü.
Üstündeki yılların yalnızlığını sanki bir kaban gibi askılığa asıyormuş gibi bir his sarmıştı içini. Ne tarif edebiliyor ne de ortamın içine dâhil olabilirmiş gibi ilerleyebiliyordu. Sadece öylece görüntüye bakıyordu. Kendisi için olduğunu bilse de inanmak o kadar güçtü ki; beklediği tek şey Shizuo'nun bağırarak ona saldırması ve kendisinin de kaçmasıydı. Bunun olma ihtimali ikisinin baş başa kurulu sofrada sakince yemek yeme ihtimalinden çok daha fazlaydı. İzaya kendisini duygulandıran ve gözlerinin dolmasına sebep olan bu görüntüden uzaklaşmak ister gibi bir adım gerileyerek kendini tetikte olmaya itti. Ne zamandı? En son başka biri ile bir sofraya oturup, sohbet ederek yemek yiyeli ne kadar olmuştu? Ailesi ölmeden önce miydi? Hatırlamaya çalıştı kendini zorlayarak ama hatıralar puslu bir sisin içinde gibiydi.
İzaya aklına gelen yeni bir düşünceyle gözlerini Shizuo'ya odakladı ve onun düşüncelerini duymaya çalıştı. Ama hiçbir şey duyamadı. Bunun üzerine iç çekerek başını yere eğdi. Tabi ki hayvan Shizuo'ya hiçbir şey işlemezdi. Boşuna ümitlenmişti. Onun bir insan olmadığının bariz kanıtı gibiydi bu. İçindeki düşünceler yüzünden kendi kendine kıkırdamadan edemedi.
İzaya kendi düşünceleri arasında dolanırken Shizuo arkasını döndüğünde İzaya'yı gördü. İzaya'nın teni hala çok solgun görünüyordu ve biraz üzgün gibi bakıyordu yere. Shizuo yalandan öksürerek İzaya'nın şaşkın bakışlarını üstünde topladı.
"Orada öyle ayakta durma da otur."
Sesi tek düze çıkmıştı ama sanki dediğimi yapmazsan seni buradan karşı binaya fırlatırım der gibi geliyordu insanın kulağına. İzaya içinde olduğu duruma diyecek söz bulamadığı için Shizuo'nun dediğini yaparken bir yanda da kıkırdıyordu yine. Shizuo ve İzaya aynı evin için de karşılıklı oturmuş yemek yiyeceklerdi. Sizce de komik değil miydi?Dünyanın sonu mu geldi yoksa demek bu durum için çok sıradan bir tabir olurdu ama onun hayatı hiçbir zaman sıradan olamamıştı. İmkansızmış gibi görünen ve herkesi ummayacağı bir olayın içine sürükleyen kendisi iken şimdi kendisi de aynı durumun içine düşmüştü ama bu defa bunun kendi planları ile uzaktan yakından alakası yoktu. Tam aksine şu anda iplerini tamamen bırakmış bayır aşağı yuvarlanıyor gibiydi hayatı kendi kontrolünün dışında ve bu da onun için imkansız bir durum olsa da, başka türlü yaşadığı anı tarif etmek pek mümkün görünmüyordu ona.
Shizuo'ya baktığında onun sert ve her an sinirlenmeye hazır bakışlarıyla karşılaşıp yutkundu. Her zaman ki kaşlarını çatmış, nefret dolu bir ifade vardı suratında. Sessizce oturup yemek yemeye başladığında İzaya orada değilmiş gibi davranıyordu.
Tabağındaki dumanı tüten yemeğe baktı. Tereddütlü hareketlerle bir kaşık aldı. Ardından bir kaşık daha.. Oldukça lezzetli olduğunu düşünüyordu, üstelik yıllar sonra ilk defa kendisi için başkası tarafından yapılmış bir yemek yiyordu. İstemsizce gülümseyişi arada çaktırmadan göz ucuyla ona bakan Shizuo'yu şaşırtmıştı.
Masadan çubuk ve kaşık seslerinin haricinde başka bir ses çıkmıyordu. İkisi de aralarındaki ilişkinin ateş almayı bekleyen fitil gibi olduğunun bilincindeydi. Ve iksinden biri sinirlendiğinde geri dönüşü olmuyordu.
İzaya halinden memnun Shizuo'nun onun için hazırladığı her şeyi yemişti. Yüzünde yine samimi bir ifade vardı. Bu Shizuo'nun gözünden kaçmamıştı, gün içinde ikinci oluyordu. Shizuo masadakileri toplamaya başladığında İzaya'da kendi tabağını alarak lavaboya bıraktı sessizce ardından yine ses çıkarmadan aradan sıyrıldı.
İzaya Shizuo'nun gözüne oldukça çelimsiz ve küçük gelmişti. Her zaman böyle mi görünüyordu diyerek kendini sorgulamadan edememişti. Sonunda yine dayanamayan Shizuo oldu ve işini bitirdiğinde İzaya'ya doğru yöneldi.
"İyi olduğuna emin misin sen, biraz farklı görünüyorsun?"
Shizuo'nun düşünceli bakışları İzaya'yı bulurken fazla ilgili gibi görünmemek için umursamaz tavırlar içine girmişti bir yandan. Sanki laf olsun diye söylemiş gibi bir his yaratmaya çalışsa da bakışlarıyla neden düşmanına bu kadar ilgi gösterdiğinin soruları dönüyordu kafasında. Shizuo her zaman basit bir adam olmuştu. Ne duygularını ne de düşündüklerini içinde tutmayan, gözü tok ve hayata karşı umursamaz. Peki neden şimdi içinde bir tutarsızlık vardı?
İzaya'da Shizuo'nun sorusuna şaşırdı.
"Nasıl farklı görünüyorum?"
Shizuo düşünceli haliyle çenesini sıvazladı ve cebindeki paketten bir sigara alarak yaktı. Gözlerini İzaya'nın üstünden almıyordu. Sanki onu inceliyor ve ondaki farklılığın ne olduğunu çözmeye çalışıyor gibiydi.
"Bilmiyorum, farklı işte. Her an bıçaklarını savuracak gibi duruyorsun ama aynı zamanda durmuyorsun da. İğneleyici ve samimiyetsiz gülüşlerini göremediğim içindir belki de."
Shizuo tek düze tonla ve aşırı ciddi ifadesi ile konuşsa da, sözlerindeki samimiyeti herkes görebilirdi. Sonuçta onun mizacı böyleydi. İzaya ile ilk defa samimi bir konuşma gerçekleştirdikleri de bir gerçekti. İkisi de her an kavga edeceklermiş gibi tetikte dursalar da, yaptıkları şeyin adı kavga değil, sohbetti. Üstelik bunun için sınırları zorlamaları da gerekmemişti. İzaya gerçekten değişmiş olabilirdi. Peki ya tek değişen sadece İzaya mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vurgun (Shizaya)
Fanfictionİkebukuro'nun en ünlü muhbiri Orihara İzaya, muhbir olmaktan vazgeçerse ne olur? İzaya tüm o gürültülü yaşamından uzaklaşmış ve yaptığı işi bırakma aşamasına gelmiştir. Yaşadığı şehri terk etmeye karar veren İzaya, gizemli bir kadınla karşılaştıkta...