İzaya ve Yuudai, İzaya'nın dairesindeki geniş odada, deri olan koltuklarda karşılıklı oturmuş ciddi ifadelerle birbirlerine bakıyorlardı.
"İzaya bana güvenmediğinin farkındayım ama söyleyeceklerim çok önemli, bana inanmalısın."
"Demek farkındasın Yuu-chan. Bu devirde kimsenin kimseye karşılıksız yardım ettiğini görmedim. Bu yüzden çekinmene gerek yok. İstediğin neyse söyleyiver işte."
İzaya'nın soğuk ve iğneleyici sesi insanın kanını dondurmaya yetecek cinstendi. Yuudai İzaya'nın söylediklerini duyduğunda şaşkınca ona baktı.
"Ben iyi anlaştığımızı sanıyordum. Tanıştığımız zamandan beri gayet arkadaş canlısıydın İzaya. Şimdi bambaşka biri gibi duruyorsun." Yuudai'nin kırgın çıkan sesi tüm odayı doldurmuştu.
"Hiç duydun mu Yuu-chan, 'Köprüyü geçene kadar ayıya dayı derler.' diye bir söz vardır. Benim de tek derdim oradan başarılı bir şekilde kaçabileceğim bir plan yapmaktı." Yuudai'nin hayal kırıklığı ile dolu alan bakışlarını kim görse içini acıtırdı.
"Senin korkunç biri olduğunu söyleyenler boşuna konuşmuyormuş."
Sitemli bir şekilde konuşan Yuudai'nin söyledikleri İzaya'nın neşeli bir şekilde kahkaha atmasına sebep olmuştu. Sesi o kadar yüksekti ki odada çınlıyordu. Ardından kendini toparlayarak baştakinden daha da ciddi bir ifadeye büründü.
"Pekala, artık oyunu bırakalım, sıkıldım. Şimdi konuş bakalım. Sen kimsin?" İzaya'nın tehditkar ve ciddi bakışları Yuudai'yi cezbederken o da ciddileşmişti.
"Demek rol yaptığımı anladın. Halbuki iyi bir oyuncu olduğumu sanırdım. Tanıştığımız zamandan beri seni kandırmakta başarılı olduğumu zannediyordum." Yuudai'nin kurnaz bakışları İzaya'nın memnun bir şekilde gülümsemesine sebep olmuştu.
"Yine de beni hatırladığını sanmıyorum. Yoksa bu konuda da yanılıyor muyum?"
İzaya Yuudai'nin son cümlesine şaşırsa da hiç belli etmedi. Onun istediği gibi kelime oyununa katılmayacaktı bu sefer. Net ve doğrudan konuşmayı tercih etti.
"Kimsin sen ve bizden ne istiyorsun? Uzatmada konuş artık."
Bu defa kıkırdama sırası Yuudai'ye geçmişti. İzaya'nın ben değil de biz diyerek Shizuo'yla kendisinden birlikte bahsetmesi hoşuna gitmişti.
"Bana bunu sorduğuna göre, bundan zihnimi okuyamadığın yargısına mı varmam gerekiyor? Aa dur, ben bunu zaten biliyordum."
Alaycı sırıtışı Yuudai'nin yüzünde büyürken İzaya o kadar çok şaşırmıştı ki, ciddi ifadesini korumayı başaramayarak büyümüş gözleri ve açık kalmış ağzıyla böyle bir şeyi beklemediğini belli ediyordu.
"Bunu bildiğimi fark etmediğini anlamıştım ama söylesene İzaya, sence ben bunu nereden biliyorum? Halbuki uzun zamandır beni araştırdığının da farkındaydım ama görünce tanıyamadın. Çok yazık..."
"Sen... O gün o çatı da, karşılaştığım kişi sen miydin? Ama o bir kadındı ve sen erkeksin. Çok farklı görünüyorsunuz. Bu mümkün değil." İzaya boş bakışlar ile bakmaya devam ederken Yuudai sakin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Benim cinsiyetim yok İzaya, ben insan bile değilim. Bir insan bedeninde cisimleşebilmek için bir insanla güçlerimi paylaşmam gerekiyordu ve bu sayede senin olan bir özelliği yani bu insan bedenini elde edebildim. Fakat o sıra sen başını belaya sokmakla meşgul olduğun için, seni kurtarmak için Yamaguchi'nin içine sızdım. Bu şekilde tanışacağımızı hiç düşünmemiştim. Her neyse sorun değil zaten o yakuzaların hiçbiri adımızı bile hatırlamıyor. Shizuo'ya düşkünlüğünden ötürü bu tarz şeylerin içinde kaldığını bildiğimden onu da unutturdum merak etme. Bana teşekkür etmene gerek yok."
Yuudai kocaman gülümsemesiyle, çok iyi bir iş başarmış ve övgü bekleyen çocuklar gibi bakıyordu adeta. Fakat İzaya'nın aklında dönüp duran tilkiler şu anda Yuudai'yi göremeyecek kadar kendisini meşgul ediyordu.
Yuudai İzaya'nın kendi halinde düşüncelere daldığını gördüğünde iç çekti ve sözlerine tekrar devam etti.
"İzaya, araştırmalarında bana dair bir şey bulamaman normal çünkü senden başka beni tanıyan kimse yok bu dünyada. Ben bu evrene ait değilim. Pek mutlu bir hikayem olduğunu söyleyemem ama bu evrene gelmemin elbet bir sebebi vardı. Kendi evrenimden bu evrene açılan geçit burada yani İkebukuro'da. Orjinal halimle bu evrende fazla zaman geçiremeyeceğim için bağ kurabileceğim bir insan aramaya başlamıştım hemen ve o sırada seni gördüm. Düşüncelerini duydum...
İzaya bana yardım edebilecek tek insan sensin ve bende sana yardım edebilirim. Kimsenin sana değer vermediğini ve seni sevmediğini düşünüyordun ama şimdi bir bak. Birisinin seni ne kadar çok sevdiğini görmeni sağladım. Kendine bir bak, eskisi gibi umutsuz değilsin artık."
İzaya, Yuudai'nin anlattıkları arasında kaybolmuştu, üzerinde hakim olmadığı olaylarla karşı karşıya kalmak onu strese sokuyordu. Fakat Yuudai sayesinde zihin okuyarak kendine fayda sağladığı kesindi. Yani bu durumda kendisi için onu kullanabilirdi. İzaya aklına gelen yeni düşüncelerle sinsi bir gülümsemeyi dudaklarına kondururken, başını kaldırarak Yuudai'ye baktı.
"Pekala, sana yardım edeceğim Yuu-chan." Yuudai memnun olmuş bir ifade ile İzaya'ya baktı.
"Ben birini arıyorum İzaya, benimle aynı yerden gelen birini..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vurgun (Shizaya)
Fanfictionİkebukuro'nun en ünlü muhbiri Orihara İzaya, muhbir olmaktan vazgeçerse ne olur? İzaya tüm o gürültülü yaşamından uzaklaşmış ve yaptığı işi bırakma aşamasına gelmiştir. Yaşadığı şehri terk etmeye karar veren İzaya, gizemli bir kadınla karşılaştıkta...