"İzaya, misafirimizin geleceğinden bahsetmemiştin." Shizuo, konuşmamış adeta homurdanmıştı. Gri uzun saçları olan kadın gülümseyerek Shizuo'ya baktı.
"Shizuo-"
"Tanıştığımızı hatırlamıyorum" Shizuo kadının konuşmasına müsaade etmeden sözünü kesmişti. İzaya daha fazla ortamın karışmasını istemediği için araya girdi.
"Böyle ayakta durmayalım, hadi içeri geçip oturalım."
Shizuo umursamıyormuş gibi tavırlarla hepsinden önce ilerledi ve uzun olan koltuğa rahatça oturdu. Kadın önünden geçtiğinde arkasından yürüyen İzaya'nın elinden tutarak çekiştirdi ve onunda yanına oturmasını sağladı.
İzaya bu hareketin üstüne kızarak sert bir şekilde Shizuo'ya baktı ama Shizuo onu hep çok sevimli görüyordu. Çıldırmış olduğunu daha önce kabul etmişti zaten. Onun bakışlarına aldırış etmeden sadece gülümsemekle yetindi ve ardından fark ettirmeden karşılarında oturan kişinin üzerinde gezdirdi gözlerini. Kadının gözlerinde buruk bir gülümseme vardı. Hissettirmemeye çalışsa da üzgün gibi görünüyordu.
"Shizu-chan, Yuudai'yi tanımadın değil mi?"
"Yuudai mi, ne alakası var şimdi pire?"
Yuudai biraz rahatsız bir şekilde kıpırdanarak araya girdi.
"Benim gerçek adım Amida ve sizinle tanıştığımda kendimi Yuudai olarak tanıtmıştım."
Shizuo kocaman açılan gözleriyle Yuudai'ye baktı.
"Ne! Nasıl yani? Ne demek bu şimdi?" Kaşlarını çatmış bir şekilde gözlerini iki üzerinde gezdiriyordu.
Yuudai sinirle iç çekti ve Shizuo'nun hiçbir şeyden haberi olmadığını hatırladı. İzaya ile ilk karşılaştığında gerçek biçiminde olduğu için İzaya onu gördüğünde tanımıştı ama Shizuo onun farklı bir evrenden geldiğini bile bilmiyordu. Seslice iç çekti.
"Ben kadın değilim Shizuo, saçlarım uzun olabilir ama kadın olmakla alakası yok. Üzerimdeki kıyafette bizim dünyamızda aristokratların giydiği türden bir kıyafet. Şu an ki varlığımın bir nevi cisim olarak olmadığını söyleyebilirim.
Kısaca; ben Ceras adı verilen farklı bir dünyadan buraya geçit açarak geldim. Bir insan değilim ve bizim türümüzün farklı cinsiyetleri yoktur. Hepimizin cinsiyeti aynıdır. Bu dünyaya kardeşimi aramak için gelmiştim fakat burada uzun süre kalabilmek için bir insanla bağ kurmam gerekiyordu ve bende İzaya ile bağ kurdum. Birbirimize ait özellikleri kullanabildik böylece. İzaya düşünceleri okuyabilirken ben bir insan bedenine sahip oldum.
Senin geleceği gördüğünü fark ettiğimizde de kardeşimin seninle bağ kurduğunu anladık böylece onu da bulabildik fakat-"
Yuudai'nin sesi giderek kısılmıştı ve daha üzgün bir ifade ile bakmaya başladı. Shizuo ise tamamen şokla bakıyor duyduklarını hazmetmeye çalışıyordu.
"Fakat kardeşim benimle dönmeyecek. Burada kalmak istedi ve bende onun mutlu olmasını istiyorum. Buraya size veda etmek ve İzaya ile aramdaki bağı kırmak için geldim."
"Yuu-chan, aramızdaki bağ kırıldığında ben artık düşünceleri okuyamayacak mıyım?"
"Evet İzzy. Üzgünüm bunu sevdiğini biliyorum ama elimden bir şey gelmiyor."
"Ah, sorun değil. Aslında sana teşekkür ederim, kısa bir süre için bile olsa birçok şeyi fark etmemi sağladı bu yetenek."
İzaya son sözlerini Shizuo'ya bakarak söylemişti. Eğer onun aklını okuyamasaydı kendisini sevdiğine asla inanmazdı. Şimdi nerede olabileceğini tahmin bile edemiyordu. Şu anda yaşadığı bu mutluluğu kesinlikle buna borçluydu. Shizuo düşünceli bir şekilde saçlarını karıştırdıktan sonra Yuudai'ye baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vurgun (Shizaya)
Fanfictionİkebukuro'nun en ünlü muhbiri Orihara İzaya, muhbir olmaktan vazgeçerse ne olur? İzaya tüm o gürültülü yaşamından uzaklaşmış ve yaptığı işi bırakma aşamasına gelmiştir. Yaşadığı şehri terk etmeye karar veren İzaya, gizemli bir kadınla karşılaştıkta...