"Peki, lanet olası bu herif neden yarı çıplak bir vaziyette senin yatak odandan çıkıyor, buna ne diyeceksin acaba çok merak ediyorum."
İzaya tam ağzını açmıştı ki, arkasında duydukları ses konuşmasına engel oldu.
Yuudai üstüne bir tişört geçirmiş ve yüzünü yıkayıp geri gelmişti.
"Shizuo, bundan İzaya'nın haberi bile yoktu. O gece gelmediği için onun yatağında yattım normalde salonda uyuyorum; ki o yüzden hep bir bel ağrım var." Gayet imalı bakışlarını İzaya'ya yönelterek biraz olsun onun kendini suçlu hissetmesini sağlamaya çalışmıştı.
Sırıtarak yanlarına geldiğinde bir elini Shizuo'nun omzuna atmıştı. Shizuo'nun alnındaki damarlar atmaya başladığında sakinliğini koruyabilmek için derin bir nefes aldı. Birkaç adım gerileyerek sırtını duvara yasladı ve ellerini cebine soktu.
"Her neyse, madem durum böyle o zaman İzaya bu süreçte bende kalabilir, sende daha rahat edersin. Sorun da böylece çözüldü."
"Shizu-chan! Kendi kafana göre karar verme!"
İzaya utandığı halde yüzünü ifadesiz tutarak her zaman ki gibi onu kızdıracak şeyler söylemeyi tercih etmişti. Tamam, belki eskisine göre aralarındaki ilişki farklı olabilirdi ama bu hiçbir şeyi değiştirmezdi. Shizuo onun erkek arkadaşı bile değildi.
Shizuo, İzaya'nın üstüne doğru yürümeye başladı. Hem oldukça sakin hem de her an saldıracakmış gibi görünüyordu. İzaya bankonun üzerindeki bıçaklardan birini eline aldı ve Shizuo'ya savurdu.
"Ne o Shizu-chan, benimle oynamayı özledin galiba. Son zamanlarda buna pek fırsat bulamamıştık sende haklısın tabi." Shizuo bir adım daha attı.
"Gelme!" Bir adım daha!
"Sana gelme dedim, Shizu-chan."
"Kararı ben vereceğim ve bu konu burada kapandı."
Shizuo yüzündeki pis sırıtışla aralarındaki mesafeyi kapattı ve İzaya'nın hareket etmesine müsaade etmeden elindeki bıçağın keskin yüzünü tuttu. Bıçak avucunun içinde hafifçe tenini kesmişti ve birkaç damla kan akıtmıştı.
İzaya'nın şok ve endişeli bakışlarını elinde hisseden Shizuo'nun sırıtışı daha da büyüdü ve bıçağı onun hareketsiz bir şekilde duran elinden havaya kaldırarak tezgaha bıraktı.
İzaya endişeyle bankodan atladı ve Shizuo'nun elini incitmeden tutmaya çalışarak etrafta elinin üstüne basınç uygulayacağı bir bez aradı. Ardından bir çekmeceden çıkardığı mutfak havlusunu elinin üstüne bastırıp kanamayı durdurdu. Shizuo gözlerindeki sıcak bakışla tamamen İzaya'nın hareketlerine ve kendiyle ilgilenirken yüzünde beliren ifadeleri izlemeye odaklamıştı.
"İzaya..."
Ona yumuşakça seslendiğinde İzaya endişeli bakışlarını yüzüne dikmişti. Shizuo'nun gözlerindeki sıcaklık içini eritmişti sanki. Öyle bir bakıştı ki bu, İzaya'ya tüm maskelerinden sıyrılmış çırılçıplak karşısında duruyormuş gibi hissettirmişti. Gözleri dehşetle büyürken o sırada ne yaptığını yeni idrak etmişti. Bakışları kızgınlığa dönüşürken boğazına bir yumru oturmuş gibi öylece kalakalmıştı. Shizuo onu oyuna getirmişti. İlk kez İzaya, bir başkasının hatta Shizuo'nun oyununa düşmüştü! Kendini gerçekten bok gibi hissetti.
"Benimle oyna-" İzaya'nın sitemli çıkan sesini Shizuo bastırdı.
"Hayır! Hayır, seninle oynamadım İzaya, sadece farkında olmadığın şeyleri görmeni istedim."
Shizuo kollarını İzaya'nın iki yanına sararken konuşmaya devam etti.
"Görüyorsun değil mi? Artık bana zarar veremezsin ve İzaya ben; senin için ölebilirim bile."
Bu sözlerin ardından İzaya bir an titredi ama bu soğuktan değildi kesinlikle. Aklına o sahne her geldiğinde böyle oluyordu. O da kollarını Shizuo'ya sardı ve başını göğsüne yasladı. Shizuo'nun içten sesi onu yumuşatmıştı ve sıcaklığı onu böylesine sararken ondan ayrılmak zaten mantıksızlık olurdu.
"Şimdi izin ver de, benim dediğim olsun. Senin başka bir adamla aynı evde yaşamana nasıl müsaade edebilirim ki. Bana da hak ver lütfen."
O sırada varlığı tamamen unutulan Yuudai yavaşça buzdolabının kapağını açtı ve çıkardığı bir şişe sütü kafasına dikti. Boş şişeyi masaya bırakırken boş bakışlarla ikisine bakıyordu.
İzaya onu ilk kez görüyormuş gibi gözleri büyümüştü ve yüzü kıpkırmızı kesildi. Shizuo ise ondan yana ufak bir bakış atıp yine İzaya'ya döndü ve onun saçlarının arasında yumuşak bir öpücük kondurdu. Bu şekilde resmen bölgesini işaretleyen huysuz köpekler gibi görünüyordu.
Yuudai gülmemek için dudaklarını ısırdı ve arkasını dönerek içerideki koltuklara gitti. İzaya, Yuudai'nin arkasından toparlanırken Shizuo'ya sarılan kollarını gevşetmişti. Birkaç adım geri giderek, Shizuo'nun gözlerine baktı.
"Hadi kahvaltı hazırlayalım Shizuo, sonrasında işim var. Shinjuku'daki ofisimi yeniden açacağım. Hem biraz daha oyalanırsak sende işine geç kalacaksın."
...
Neredeyse akşamüzeri saatleriydi. İzaya, bıraktığı ofise aynı şekilde geri dönmüş ve işinin başına döndüğü için kendini daha rahat ve keyifli hissetmeye başlamıştı. Eskisine göre şimdi çok daha iyi hissediyordu. Bunun sebebi onun aptal gibi sırıtmasına neden olurken kendisine bakan bir çift gözle buluştuğunda ciddi ifadesine tekrar geri büründü.
"Potansiyel kişileri belirlediğimizin farkındayım ama hiçbirinin yüzü bende çağrışım yapmıyor İzaya, belki de hepsiyle tek tek tanışmalıyım."
İzaya düşünceli bir şekilde çenesini sıvazladı ve masasının başından kalkarak odada volta atmaya başladı. Hararetli bir şekilde düşünüyordu. Shizuo'nun liseden beri geleceği gördüğünü fark etmesi, o zamanki etraflarında gördüğü ve çok tanımadığı her kişiyi araştırmasına sebep olmuştu. Yine de araştırdığı kişilerin geçmişleri tamamen kusursuzdu ve başka bir evrenden geldiğini gösterebilecek herhangi bir kanıt yoktu.
Aklına yeni gelen bir düşünceyle olduğu yerde durdu. Gözleri adeta parlamıştı ve Yuudai İzaya'nın aklındaki düşünceyi fark ettiğinde hızla yerinden fırladı.
"İzaya, bu olabilir mi gerçekten?"
"Neden olmasın, bunca zaman hep uzağımızdaki kişileri araştırdığımızdan yanı başımıza bakmak aklımıza gelmedi."
Koltuğa fırlatıp attığı montuna doğru yönelen İzaya, onu üzerine doğru geçirirken, yüzünde pis bir sırıtış büyüdü.
"Haydi Yuu-chan, eminim o da bizi bekliyordur."
Yuudai ve İzaya ofisten çıktıklarında, çoktan İkebukuro'ya doğru giden yolda ilerlemeye başlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vurgun (Shizaya)
Fiksi Penggemarİkebukuro'nun en ünlü muhbiri Orihara İzaya, muhbir olmaktan vazgeçerse ne olur? İzaya tüm o gürültülü yaşamından uzaklaşmış ve yaptığı işi bırakma aşamasına gelmiştir. Yaşadığı şehri terk etmeye karar veren İzaya, gizemli bir kadınla karşılaştıkta...