BÖLÜM 10 - 'KAOS'

33.8K 1.8K 296
                                    


Multi: Astrid S - Hurts So Good

İki okumalar canlar. Bölüm sonunda yorum bırakmayı unutmayın, lütfen... Beğendiğime ithaf gelecek.. <3😇😊

@denizz-erza :  "Yeni bölüm yeni bölüm diye pankart açasım var bende metenin oburlugu gibi yeni bölümlere açım şuan bence beni beslemelisin yazarcıgım: D sonuçta hepimizin içinde biraz vampirlik var" Şu yorumu çok sevimli buldum. Bölüm sana ithaf olmuş olsun ^-^

***

Bu kızıllık bana bir yerden tanıdık geliyordu. Biliyordum sanki daha önce görmüştüm. Ama hafızam beni, hatırlama konusunda yalnız bıraktığı için tam olarak nereden anımsadığımı bilmiyordum. Tek bildiğim korkunç göründüğüydü. Sıradan bir insandan, adeta bir korku filmi karakterine dönüşmüştü, Mete.

Araladığı kapıyı sertçe kapatıp kulpundan tutarak, Melih'in açmasını engelledi. "Neler oluyor, Duru?" diye sordu endişeyle. Bu sırada Melih'in yumrukları hala yankılanıyor, sanki o yumruklar beynimin içine vuruluyordu.

Griliği kaplayan kızıllık dehşet verici görünüyordu, fazlasıyla ürkünç... Korkudan titreyen ellerimle başımı iki yanından kavradım. Aklım uçup gidecekmiş gibiydi.

"Neler oluyor, Ufaklık? Bağırmayı kes artık!"

Çığlıklarımı bastırmaya çalışsam da bu mümkün bile değildi. Mete de en az benim kadar ürkmüş görünüyordu. Ama benim kadar değil, olamazdı. Teninin beyazlığı bana korkuyu hatırlatıyordu. Muhtemelen yüzüm en az onun kadar beyaz görünüyor olmalıydı.

"Duru! Aç şu kapıyı lan! Yoksa kıracağım!" diye bağırdı Melih. Yumruklarının şiddeti artmış, kapı neredeyse yerinden sökülecekti.

"Gözlerin..." dedim titrek sesimle. "Gözlerin... Çok... Korkunçlar..." Kelimeler, titrek dudaklarım arasından dans ederek çıkıyordu.

"Neden bahsediyorsun? İyi misin sen?"

Ellerimi dudaklarımın üzerine kapatarak susturmaya çalıştım çığlıklarımı. İşe yaramıştı ama tir tir titriyordum. Sakinleşmem gerekiyordu yoksa korku bana hiç istemeyeceğim şeyler yaptırabilirdi. Burada olan her neyse kesinlikle normal görünmüyordu. Bir insanın göz rengi durduk yere değişmezdi. Üstelik kırmızıya!

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes doldurdum ciğerlerime, kalp hızımın normale dönmesini umdum ama korkarken bu pek mümkün değildi.

Kolumu tutan buz gibi elle elektrik çarpmışa döndüm. "İyi değilsin sen, neyin var?" Gözlerimi açtığımda, Mete tam dibimde endişeyle bana bakıyordu. Ve korkunç kızıllığın yerini alan metal grisi gözleri, endişeyle irileşmişti.

"Ama bu... Değişmişler."

Şaşkınca gözlerini incelerken, kızıllıktan ufacık bir eser dahi yoktu. Kaybolmuştu. Sanki gözlerinde yanan ateşi bir şey söndürüvermişti. Ya da ben deliriyordum!

Kaşlarını çattı. Gri gözlerine gölge düşürdü, yay gibi gergin kaşları. "Ne değişmiş, Duru? Ne diyorsun sen? Ne oluyor?" Endişeyle bakıyordu bana. O kadar gerçekçi bir endişeydi ki, bir an kendimi unutup, ona her şeyin iyi olacağını söylemek istedim.

Titrek ellerimle gömleğinden sıkıca tuttum. Korkudan titreyen bacaklarım beni ayakta tutmakta zorlanıyordu. Kollarını sırtıma dolayıp bana destek oldu hemen.

"Gözlerin..."

Daha cümlenin devamını getiremeden kapı sertçe çarpınca irkildim. Mete'nin sol omzundan hafifçe eğilerek baktığımda, Melih elinde tuttuğu faraş sopasıyla burnundan soluyarak bize yaklaşıyordu.

ÖNSEZİ #1: KORUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin