BÖLÜM 45 - 'BÜYÜ AKTİ'

14.3K 819 101
                                    


*Akit: Bağıt, sözleşme

***

"Bu kez senin zırvalıklarını dinlemeyeceğim," dedim kararlı bir ifadeyle.

Cihan kendinden emin gözükmek için boynunu dikleştirdi. Yüzünde çoktan ona ve söyleyeceklerine teslim olduğuma dair emin bir ifade vardı. "Peşin hükümlü olma, bizim hikayemiz oldukça ilgi çekicidir" dedi.

"Buradaki 'biz' kim oluyor?" dedim alay ederek. "Sen ve ben mi?"

Samimi diyebileceğim kadar sıcak bir gülümsemeyle başını salladı. "Evet, daha ben söylemeden algılama hızın çok kuvvetli. Demiştim ya çok zekisin ve bunu soyumuzun bir hediyesi olarak düşünebilirsin."

Gözlerimi kısıp öfkeyle soludum. "Senin gibi kötü, bencil ve pislik biriyle aynı genleri taşımam imkansız," dedim.

"O kadar emin olma küçüğüm," derken sessizce kıkırdadı.

Biraz önce benim yaptığım gibi alaycı konuşmuştu. Sanırım ona olan öfkemi kullanarak benimle eğleniyordu. Buna prim vermemek adına derin bir soluk aldım. Biraz daha sakin ve mantıklı şekilde hareket edersem, belki geçen sefer koluna verdiğim gibi ona zarar verebilirdim. Sonuçta büyü denen şey odaklanma gerektirmiyor muydu? Bunu bana söyleyen oydu.

"Sadece konuşmaya mı geldin?"

"Evet."

"Yüzünde kar maskesi olan, 7 adamla birlikte mi konuşma yaparsın genelde?" dedim, buna da biraz önceki gibi sıcak bir gülümsemeyle karşılık verdi.

Mahcup bir ifade takındı, hiç olmadığı kadar duyarlıydı. "Onların kusuruna bakma, buraya gelirken yanımda sadece bir tanesini getirecektim ama-" Ayağıyla Mete'yi dürttü. "Albatros'un gazabından biraz ürkmüş olabilirim."

"Sakın ona dokunma!"

"Peki, peki..." deyip geriye çekildi.

Kollarımı göğsümde kavuşturdum. Kendiliğinden bana korkak olduğunu itiraf mı etmişti yoksa gardımı düşürmek adına mı böyle davranıyordu emin olamadım. "Mete'den korktuğunu kabul ediyorsun yani?"

Hiç tereddüt etmeden, "Evet ondan korkuyorum. Ondan herkes korkuyor, Duru. Vampirlerin dünyasını henüz tam olarak keşfedememiş olman üzücü ama Albatros en az Korba'lar kadar büyük bir efsanedir" dedi. "Sana bundan bahsetmemiş sanırım."

"Bu blöf falan mı? Bilerek mi bunları söylüyorsun?"

Yine gülümsedi ama bu kez yüzünde 'hiçbir şey bilmiyorsun' der gibi bir ifade vardı. "Eğer büyülü güçleri olan biri olmasaydım, Mete'nin bana neler yapabileceğini bir hayal et. Onu şimdi uyutan şey geçici bir büyü sadece, uyandığında buradaki herkesin af dileneceğini iyi biliyorum," dedi. Hala alaycı mıydı yoksa ciddi mi karar vermek zordu.

"Seni anlamakta zorlanıyorum. Mesela bütün bunları bana söylemen seni güçsüz kılmıyor mu bu durumda? Zaaflarını kendiliğinden ortaya saçtın."

Omuz silkti, fazlasıyla umursamaz görünüyordu. Belki de Mete'nin hemen uyanmayacağını düşünüyordu. "Evet zaaflarımı eline verdim ve güçlü olduğumu söylemedim hiçbir zaman. Çok güçlü sayılmam, özellikle bazıları kadar," derken gözlerimin içine baktı. "Sana vaat ettiğim şeyleri biraz ciddiye alıp düşünmelisin."

ÖNSEZİ #1: KORUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin