BÖLÜM 28 - 'SONSUZ'

22.4K 1.4K 253
                                    

Bölüm Müziği: "Danity Kane - Stay With Me"

*Yorum bırakmayı unutmayın lütfen, iyi okumalar*

Sabaha, her zamanki rutinim dışında başlamayalı uzun zaman olmuştu. Halam sabah erkenden gelip kahvaltı hazırladığı için babamı işe gitmeden yakalamış ve kahvaltı etmeye zorlamıştı. Aylar sonra ilk defa toplu bir şekilde sabah kahvaltı masasında toplanıyorduk, bunu gerçekten özlemiştim. Halam sol köşede, babam sağ köşede oturuyordu. Hatta Mete bile bu anın bir parçasıydı, tam karşımda oturuyordu. Tam bir aile gibi hissettiğim nadir anlardan birindeydim. Her ne kadar babamın öfkeli bakışlarla yandan Mete'yi süzdüğünü fark etsem de, bu anı bozabilecek dış etmenlerden bir süreliğine sıyrılmıştık.

Halama minnettar bakışlarla döndüm. "Teşekkür ederim hala, sen de olmasan babamı sabahları hiç göremeyeceğim," dedim.

"Öyle mi Taner Bey?" dedi halam. Babamdan yaşça büyük olduğu için bazen ona ablalık ederdi.

"İşlerim yoğun kızım biliyorsun," dedi babam. "Sen okuldan çıkınca evde olabilmek için erken gitmem gerekiyor. Bütün akşamı birlikte geçirebiliyoruz."

Gözlerimi irice açıp, "Tamamen yalan!" dedim gülerek. Yine halama döndüm. Sanki arkadaşını ispiyonlayan ilkokul çocuğu gibi hissediyordum. "Genelde çalışma odasına kapanıyor ve oradan çıkması için akşam yemeği saatini bekliyor."

"Bu mu yani? Bugün iki kız benim üzerime mi oynayacaksınız?"

Tek kaşımı kaldırdım. "Tabii ki!" dedim, halam da gülerek eşlik etti.

"Duru haklı Taner, sabahları çok erken gidiyorsun. Patron musun çalışan mı belli değil. Bunca yıllık iş hayatımda senin gibi bir patron daha görmedim."

Babam tek omzunu silkti. "İşin başında olmayınca içime sinmediğini biliyorsun. Yoksa ben de, suratsız adamlar yerine tatlı kızımla güne başlamak istemez miyim?" deyip yanağımdan hafifçe makas aldı. Gülümseyerek elinin üzerini sıvazladım.

"Sorun değil baba."

"Hemen su koyuverdin ama ben yalnız kaldım."

"Kusura bakma hala," dedim kıkırdayarak.

Yemek boyunca bu tatlı atışmamız devam etti. İlk defa keyifli bir sabah geçiriyordum ve bu gerçekten bir ilkti. Halama masayı toplarken yardımcı oldum. Semiha ablayı geldiğinden beri saf dışı bırakmış, her işi kendisi yapıyordu. Bundan keyif aldığını biliyordum, onun da kendini iyi hissetme yolu böyleydi.

"Mete kral gibi oturmaya devam edecek misin? Yoksa yardım etmeyi düşünüyor musun?" dedim gözlerimi devirerek. Hala öylece oturuyordu. Kahvaltı boyunca da ağzını açıp tek kelime etmemişti.

"Demek otoritemi kabullendin. İşte bu çok hoşuma gitti," dedi gülümseyerek. Saçlarını geriye atıp gevşekçe yerinden kalktı. Kollarını şişirdiği göğsünde birleştirdi. "Şimdi bana olan saygını göster!"

Dudağımın kenarını büzerek sevimsiz bir bakışla gözlerimi devirdim. "Sanırım sen kendini değil de egonu besliyorsun," dediğimde sırıttı. Masanın üzerindeki tabaklardan ikisini elime alıp ona doğru uzattım. "Bunları bir krala yakışır şekilde mutfağa götürür müsün?"

"Seni neden dinlemeliyim?"

"Çünkü... Krallar halkını dinler!" deyip yüzümü buruşturdum. "Ne diyorum ben ya? Beni de hemen havaya soktun. Lütfen şunları götürür müsün artık? Ben bir şeylerle uğraşırken öylece beni izlemen rahatsız edici," dedim.

ÖNSEZİ #1: KORUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin