Bölüm Müziği: "Beseech - Lost"Bölüm İthafı: akide_sekerii
"Albatros ölümsüzlerin ölümsüzüdür. Çünkü o kızıl gözleriyle korku salan, gri gözlerinde her türlü duyguyu barındıran bir adamdır."
Teşekkür ederim yorumun için, bu tarz satırlardan her zaman etkilenmişimdir zaten ♥
Diğer bölüm yine içinizden birine ithaf edilecek :)
***
Mete'nin gidişinin ardından beş dakika geçti. Dediği gibi yatağımdan bir milim bile kıpırdamamıştım. Öylece; çocukken yaptığım gibi yorganın altına sığınmış, onu bekliyordum. Kötülükleri dışarıda tutan yorganım... Kendi kendime gülümserken, koridorda ayak sesleri duyunca hemen yatağımdan kalktım.
Kapıyı yavaşça açtım. Dışarıya çıkayım derken, göğsüne kafa atmam aynı anda oldu. Sanki sert bir cisme vurmuşum gibi alnım hafifçe sızlarken, bir adım geriye çekildim.
Gülümsüyordu. Yüzünde hoşnut bir ifade vardı. Parmağının tekini alnıma bastırdı. Sanki parmak uçlarında saklanan bir buzul parçası varmışçasına, soğuktu.
Bana her dokunuşunda, bu küçük elektrik çarpmasını yaşıyordum.
"Ben de tam sana bakacaktım, Ufaklık," dedi.
Kaşlarımı çattım. "Kapımın dibinde ne işin var?" dedim. Sesim biraz yüksek çıkınca, sus işareti yaptı. Sonra göz kırptı.
Sesimi alçaltarak, "Sorun ne? Biraz önce neden çekip gittin?" diye sordum.
Öylece cevap bile vermeden yüzümü inceledi. Böyle zamanlarda nedense utanıyordum. Gözleri, sürekli beni inceler gibi bakıyordu. Yanaklarımın kızardığını, neyse ki loş ışıktan dolayı göremiyor olmalıydı.
"Küçük bir pürüz çıktı," dedi.
"Ne gibi?" diye sordum.
Yüzüne fazlasıyla ciddi bir ifade oturttu, ancak dudaklarındaki kıvrım solmamıştı. Hala gülümsüyordu. "Sana yalan söylemeyeceğim. Biraz önce, tehlikeli misafirlerimiz küçük bir ziyaret gerçekleştirdi," dedi.
Kaşlarımı çattım. "Nasıl yani?"
Elinin tekiyle omzumu sıvazladı. Dokunuşundaki ipeksilik öyle fazla rahatlatıcıydı ki, biraz önce beni ağlama nöbetimden çıkaran şey, tam olarak onun ellerinin verdiği hissiyat olmuştu.
"Ufaklık, yat uyu. Okula gideceksin."
"Neden bana, neler döndüğünü söylemiyorsun? Birden kalkıp gittin. Bana bir açıklama borçlu olduğunu biliyorsun, değil mi?"
Yüzündeki gülümseme, artık görünemeyecek kadar silindi. Elinin verdiği soğukluk değil de, bu buz gibi donuk ifadesi öyle üşütüyordu ki beni, kendime anlam veremedim bir an...
"Söylemeyeceksin, değil mi?" dedim.
Başını salladı.
"Neden?"
Omzumdaki elini, kolumun üzerinde aşağıya doğru kaydırarak çekti. İçim gıdıklanmış, tüylerim diken diken olmuştu.
"Uyu," dedi.
Kollarımı kavuşturup, kaşlarımı çattım. Yüzüne öfkeyle bakarken, "Sen bir açıklama yapana kadar burada dikileceğim," dedim. Kararlı bir şekilde, sırtımı ve boynumu dikleştirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖNSEZİ #1: KORUMA
VampirosHiç beklenmedik bir anda, soğuk bir adam dahil oldu, sıradan olmaktan sıyrılamayan hayatlarımıza... Sadece onun varlığıyla, bütün hayatımın ipleri koptu ve başıboş kalan kaderim, Kızıl Gözlü Adam'ın varlığıyla şekillendi; ellerinde yoğruldu, gözleri...