♫Bölüm Müziği: "Dio - Rainbow In The Dark"♫
**Eğer keyif aldıysanız YORUM olarak belirtmeyi unutmayın. :)
*METE*
Sabah güneşinin ışığı pencereden uzanıp burnunun ucuna varana kadar, çıplak gövdesini aydınlatıyordu. Gözleri kapalıydı ama uyumuyordu. Vampirlerin uyumadığı söylense de, Mete daldığı derin hayal aleminde uyumaktan farksız görünüyordu. Zihninde canlanan dün geceye ait sahneler yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluşturmuştu. Her detayın üzerinden en az 50. Kez geçiyordu ama bıkmadan, usanmadan hala aynı sahneyi oynatıyordu.Hayatında bugüne kadar sadece bir tane dönüm noktası olmuştu ama artık bu rakam ikiydi. İlki yıllar önce karşısına çıkan o kadınla ilgiliydi. Diğeri ise dün gece yaşanmıştı. Tarih kendini tekrarlıyor mu düşüncesi bir yanını umutsuzluğa sürüklese de, içinde bulunduğu mutluluktan sıyrılmamaya çalışıyordu. Ne de olsa Duru artık ona aitti.
Telefonunun tiz bir şekilde çınlayan zil sesiyle gözlerini araladı. Hala pantolonunu çıkarmadığı için cebinde duruyordu. Elini cebine attı, coşkulu bir şekilde çalan telefonun kimden geldiği belliydi. Yüzünde muzip bir sırıtış belirirken, ekrandaki "Ada" ismini okur okumaz açtı.
"Günaydın."
"Günaydın, Mete!" dedi Ada heyecanla.
"Nasılsın?"
"Çıldırmak üzereyim, ya sen?!"
Heyecanı telefonun diğer ucundan bile hissediliyordu. Mete gülerek başını sol yanına çevirdi. Güneş ışığı gözlerine vurunca hafifçe kıstı. "Evet, bu saatte aradığına göre çıldırmış olmalısın," dedi tek düze bir sesle.
Ada ne demek istediğini birkaç saniye gecikmeli anlayınca, "Ah, evet. Pardon. Rahatsız etmedim öyle değil mi?" diye sordu.
"Bilmiyorum etmiş olabilirsin de olmayabilirsin de," dedi Mete. Yüzündeki alaycı sırıtış Ada'ya istediğini hemen vermeyeceğine işaretti. Belli ki onu biraz daha çıldırtmak istiyordu.
"Pekala..." dedi uzatarak. Mete ister istemez gülecekti ki dudaklarını birbirine kenetledi ve sustu. Ada devam etti. "İstersen eğer sonra da arayabilirim?" Bunu derken solan sesi, bana çabuk olanı biteni anlat kahrolası der gibiydi aslında.
Şuan emin olduğu bir şey varsa o da Ada'nın elinde telefonla dört döndüğüydü. "Sorun değil, konuşabiliriz," dedi Mete. Sakinliğini korumak konusunda rolünü iyi oynuyordu.
"İyi hissediyor musun?" diye sordu temkinli bir sesle.
"Biraz," dedi Mete.
Bu ucu açık cevabın kötüye mi, iyiye mi yorulması gerektiği konusunda Ada'yı ikileme düşüreceğini çok iyi biliyordu ama zaten tam olarak da bunu istiyordu. Birazcık eğlenmek hakkıydı.
"Tamaaam." Birkaç saniyelik duraksama oldu. "Pes ediyorum, Mete! Açık açık sormazsam anlatacağın falan yok! Şimdi çabuk dökül bakalım. Dün gece nasıldı, iyi geçti mi, neler oldu?" derken kaybolan heyecanı tekrar su yüzüne çıkmıştı, bu Mete'nin dudaklarını ısırarak sessizce gülmesine sebep oldu.
"Aslına bakarsan pek iyi geçmiş sayılmaz."
Ada'nın sessizliği karşısında merakla doğruldu. Onun tepkisi nasıl olacaktı çok merak ediyordu.
"Ciddi misin?" dedi Ada. "Bu kötü olmuş," derken sesi gittikçe kısıldı.
"Sanırım artık bu işe son vermemin vakti geldi," dedi Mete. "Bütün çabalarımız bir hiç uğrunaymış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖNSEZİ #1: KORUMA
VampireHiç beklenmedik bir anda, soğuk bir adam dahil oldu, sıradan olmaktan sıyrılamayan hayatlarımıza... Sadece onun varlığıyla, bütün hayatımın ipleri koptu ve başıboş kalan kaderim, Kızıl Gözlü Adam'ın varlığıyla şekillendi; ellerinde yoğruldu, gözleri...