Bölüm müziği: "The Fray - Heartless"
Bölüm ithafı: akide_sekerii
"İkiniz de birbirinizden ayrı kalmak istiyorsunuz lakin kalpler laf dinlemezler. Ve kalpler duygularınıza ayna tutuyor. Bir tek siz göremiyorsunuz gerçeği."
Yorum için çokça teşekkürler. ♥
Bu bölüm de kitabın ilk versiyonunda yoktu. Tamamıyla yepisyenidir! :P
Bir sonraki bölüm için yorumlarınızı bekliyorum. "Lütfen bana ver veya yb ne zaman" tarzı yorumlar, cidden hiçbir işe yaramıyor okur-canlar. Ben bölüm nasıl? sorusunu boşuna sormuyorum. Fikirlerinizi okumak için soruyorum. Ama siz de inatla yazmıyorsunuz ve ben boşluğa yazmış gibi hissediyorum. (Merakta kalmayın diye hemen yazdım üstelik, siz de bir yorum bırakın lütfen ^-^)
Çok şey istemiyorum. Okuyanlar iki satır yazamayacak kadar meşgul değilsinizdir. Burada fikirlerinizi okumak isteyen bir yazar var. Üstelik cidden aşırı önemsiyorum bunu ♥
*METE*
Gecenin ilk saatleri olmasına rağmen; Pars Club fazlasıyla kalabalıktı. Dans pisti ve amatör şarkıcıların sahne aldığı ön cephe; bugüne özel koyu kırmızı ışıklandırma sistemi ve siyahın en koyu tonundaki dekorasyon değişiklikleri yüzünden; olduğundan daha karanlık, gotik bir havaya bürünmüştü. Bu gece sahne alan herhangi bir grup olmayacaktı ve sahnedeki bu boşluk; dev bir şato maketiyle süslenmiş, dekorasyonun gotik havası biraz daha beslenmişti. Çünkü bu gecenin müşterileri müzik ve eğlenceden çok daha farklı sebepler için buradaydı. Bugün, Pars Club'ın kendine has özel davetlileri vardı ve az ortam kadar karanlıktılar!
Yuvarlak ve uzun bacaklı masaların etrafında ikişer, üçer gruplar halinde dikilen ve sohbet eden; beyaz tenli, sivri dişli, karanlık davetlilerin ellerinde birer kadeh ve kadehlerin içlerinde de taze kan vardı. Pars Club'ta ayda iki kere düzenlenen, klasik bir Vampir Gecesiydi.
Ortamda keskin bir kan kokusu hakimdi ancak kimse bu durumdan şikayetçi değildi; mekan sahibi ve aynı zamanda barmenlik yapan, Pars dışında, hiç kimse! O artık fazlasıyla bunalmıştı.
Mete, daha mekan açılır açılmaz buraya damlamış, her zaman oturduğu, masanın en uç sağ köşesindeki tabureye oturmuştu. Saatlerdir Pars'ın hazırladığı özel kan kokteylinden içiyordu. Yaklaşık on yedi kadeh devirmişti ve biraz sarhoştu: İçerisine yeterli miktarda gümüş suyu karıştırılmış kan, vampirler üzerinde sarhoş edici bir etkiye sahipti. İnsanların tükettiği alkoller üzerlerinde hiçbir işe yaramıyordu ama Pars'ın bu buluşu sayesinde; artık onlar da dilediği gibi sarhoş olabiliyordu. O yüzden bu gece kulübü, vampirler için diğerlerinden çok daha farklı bir anlama sahipti.
"Aloha!" diye mırıldanıp kendi kendine gevşek bir şekilde sırıttı.
İşaret parmağını yarısı kanla dolu viski bardağının ağzında dolandırarak daireler çiziyor, koyu kırmızıdan siyahın bir alt tonuna bürünmeye başlayan kanın, üzerine düşerek kırılan ışığın yansımasını seyrediyordu. Yaklaşık on beş dakikadır bardakla oynamak dışında herhangi bir şey yapmamıştı; kanın dokusu bozulmaya ve pıhtılaşıp, koyulaşmaya başlamıştı artık. Sıvı ve sıcak halinden eser yoktu. Şimdiye çoktan tüketmiş olması gerekiyordu ama kafası yerinde değildi. Uyuşan ve karıncalanmaya başlanan beyninde; türlü türlü sahneler beliriyor, zihni gittikçe bulanıklaşıyordu.
"Daha yirminci kadehe bile gelmedin. Ve sen, içmeyi bıraktın öyle mi?" diye sorunca Pars, dikkati dağıldı. Ama tekrar parmağıyla daireler çizmeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖNSEZİ #1: KORUMA
VampireHiç beklenmedik bir anda, soğuk bir adam dahil oldu, sıradan olmaktan sıyrılamayan hayatlarımıza... Sadece onun varlığıyla, bütün hayatımın ipleri koptu ve başıboş kalan kaderim, Kızıl Gözlü Adam'ın varlığıyla şekillendi; ellerinde yoğruldu, gözleri...