Her şey karmaşık geliyordu. David'den hoşlandığımı hissediyordum. Ama o ve Nina sevgiliydiler.
Belki de tamamen saçmalıyordum. Henüz bir gün gördüğüm birini nasıl sevebilirdim ki?
Bugünümün daha güzel geçmesini diledim. Üzerime beyaz salaş bir bluz giydim. Altıma da siyah pantalonumu giydim. Düz saçlarım vardı ama yine de iyice düzleştirip saçlarımı açtım. Üzerime siyah deri ceketimi giydim ve parfümümü sıktım. Hafif gündelik makyajımı yaptım. Kahvaltı ettim. Çıkmaya hazırdım.
---
Okula vardığımda kantine gittim. Birinin adımı seslendiğini duyunca arkamı döndüm. Mandy'ydi. Nina'yla birlikte oturuyordu. Bana el salladı ve yanlarına gelmemi belirten bir işaret yaptı. Gülümsedim ve yanlarına gittim.
Klasik selamlaşmalardan sonra daha özel konulardan sohbet etmeye başlamıştık.
"Neden bu kasabaya taşındın?" diye sordu Mandy.
"Ailem hep böyle bir yerde çalışmak istiyordu."
"Böyle bir yer derken?" diye sordu Nina.
"Böyle küçük ve sessiz bir kasabada." dedim gülümseyerek.
Biz böyle konuşurken simsiyah saçları ve kahverengi gözleri olan bir kız yanımıza yaklaşıyordu. Yanında iki kişi daha vardı. O iki kızdan biri dün yanı boş olan kızdı. Çok havalıya benziyorlardı. Yüzlerinde kendini beğenmiş bir ifade vardı. Yanımıza gelip:
"Sizi iyi kızlar! Demek yeni gelenleri de aranıza katıp seviyenizi düşürmeye çalışıyorsunuz" dedi. Kızarmıştım.
"Defol Monica!" dedi Mandy. Kız da sinsice güldü ve yanındaki kızlara hadi gidelim işareti yaptı.
"Monica Benson. Kendini bir şey sanan gerizekalının teki. Sen onu takma." dedi Nina.
"Yanındakiler kimdi?" diye sordum.
"Kate ve Mary. Monica'nın yalakaları." dedi Mandy. Gülümsemiştim. Onları gerçekten seviyordum. İlk günden arkadaş edinmek becerebildiğim bir şey olmasa da daha dünden anlamıştım ki onlarla iyi anlaşacaktım.
---
Dersimiz felsefeydi. Bu sefer Mandy ile oturuyordum. David ise Nina'yla oturuyordu. Birlikte bir şeyler konuşup gülüşüyorlardı. Tanrım! Böyle olmaması lazım. Kıskanmamam gerekiyordu ama aşırı kıskanıyordum. Kendimi derse vermeye çalıştım. Öğretmen sınıfa bir soru sordu.
"Aşk nedir?"
Bana bakarak: "Sen yeni mi geldin?" diye sordu.
"Evet, dün başladım."
"O zaman sana söz verelim. Aşk nedir?"
Ayağa kalktım. Ne diyeceğimi bilemedim. Fakat David de bana bakıyordu. Konuşmalıydım. Şu anki içinde bulunduğum durum aşk mıydı? Cevap vermeliydim.
"Aşk bir histir." dedim. Bazı kıkırdamalar geldi. Salak mıyım ben?! Tabiki bir his ama ne?!
"Biraz daha açar mısın?" dedi öğretmen.
" Aşk istemekle olan bir şey değildir. Birine aşık olmayı isteyip aşık olamazsınız. İstemsiz olur bu. Ne kadar doğru ya da yanlış olsun insan hissettiklerini değiştiremez. Bize umut verir aşk. Ve eğer gerçekten aşıksak önümüzde hiçbir engel yoktur."
Bu söylediklerimi tüm sınıf alkışlamıştı ama son cümlemi inanarak söylememiştim. David'den hoşlandığımı hissediyordum ama bir engel vardı. Arkadaşım Nina ile birlikteydi.
Son ders de bitince dolabımın oraya gidip kitaplarımı koydum. Dolabı kapadığımda David birden karşımda belirdi. Korkmuştum. Gülümsedi.
"Biraz gezmek ister misin?"
"Şey.. Olur." dedim ve bahçeye çıktık. Bir banka oturduk. Etrafta kimseler yoktu. Sadece biz vardık. Sohbet etmeye başladık. Biraz konuştuktan sonra:
"Bugün derste söylediklerin çok güzeldi." dedi.
"Teşekkür ederim." diye cevap verdim. Birkaç saniye sessizlik içinde oturduk. Konuşacak bir şey bulamıyordum. Anlaşılan onda da durum farklı değildi.
"Hadi eve gidelim artık. Ailen merak eder." dedi. Annem ve babam şu an işteydi ama yine de "Tamam." dedim.
Eve doğru yürümeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Kasaba
VampireJenna Collins Gizemli Kasaba'ya taşındığında olacaklardan habersizdir. Birçok yeni insan tanıyacaktır. Peki ya tanıdığını sandığı insanlar gerçekte öyle değilse? NOT: HİKAYENİN KİTAP OLMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR/ OLAMAZ. Başlarda acemi olduğumu biliyo...