-69-

159K 5.5K 8.1K
                                    

Sakin kalmaya çalışıyor, fakat yapamıyordum. Dayanılmayacak bir hâl almaya başlıyordu ve ben buna katlanamıyordum. Geçmiyordu.

Umut garip bir kavramdı. Elde edilmesi zor, fakat kırılması çok kolaydı.

Dün hiç halüsinasyon görmemenin mutluluğunu yaşamıştım. Her şeyin bittiğini düşünmeye başlamıştım. Sonunda bir şeylerin düzeleceğine inanmıştım.

Ama bu sabah, yine aynı kabusla uyanmış, az önce de bir kızın gözlerim önünde kendini öldürmesini seyretmek zorunda kalmıştım. Yine halüsinasyon görmüştüm.

Ama neden? Neden dün görmemiştim? Neden hâla devam ediyordu?

Biraz önce de annemle telefonda konuşmuştum. Onun sesini duymak nedense biraz olsun rahatlatmıştı beni.

"Bu kadar neyi düşünüyorsun bakalım?"

Başımı sağa çevirmemle Michael'ı gördüm. Tebessüm ederek oturmasını işaret ettim. O da rıhtıma, tam yanıma oturdu.

"Pek çok şeyi. Bizimkiler nerede?" diye sordum.

"Bilmiyorum. Herkes bir anda ortadan kayboldu sanki." dedi Michael denize bakarken.

"Dünden beri bir sessizlik hâkim. Sabahtan beri neredeyse kimse bir şey konuşmadı." dedim.

"Büyük ihtimalle herkesin aklı Ashley'de. Bu.. Kaçırılmada." dedi Michael.

"Normal bir kaçırılma olduğunu düşünmüyorum ama.. umarım öyledir." dedim.

"Bence bu bir kaçırılma değil."

Bakışlarımı Michael'a çevirdiğimde o da bana baktı.

"Ne demek istiyorsun?" diye sordum.

"Nasıl desem.. Dün James de demişti zaten. Gizemli Kasaba'da uzun yıllar kaçırılma olmamıştı. Ve bu kasabada normal olayların yaşandığı da söylenemez. Benim tahminim şu; Ashley ya kendisi kaçtı, ya da öldürüldü." dedi Michael.

"Kendisi neden kaçsın? Ayrıca öldürülmek için neden kaçırılsın?" diye sordum.

"Bilemezsin. Ashley size evde tek yaşadığını söylemişti değil mi? Peki anne ya da babası nerede? Belki öldüler, belki de Ashley onlarla sorun yaşadığından bu kasabaya geldi. Sonra da geri dönmek istemiştir belki." dedi Michael.

"Geri dönmek istese bunu herkesten gizli yapmaz. Okuldan kaydını sildirirdi. Aniden ortadan kaybolmazdı." diye cevap verdim.

"Bilemiyorum. Demek istediğim, bazı şeyler çok mantıksız geliyor." dedi.

Bir cevap vermedim ve ayağa kalktım. Michael de ayağa kalkmıştı. Birlikte eve doğru yürümeye başladık.

"Ee.. Peki ne zaman açılacaksın?" dedim yürürken.

"Açılmak?" diye sordu Michael.

"Nina'ya açılmandan bahsediyorum." dedim. Michael bakışlarını yere çevirdi.

"Nina'dan hoşlandığımı nereden çıkardın?" diye sordu. Soruş tarzı gülmemek için kendimi tutmama neden olmuştu.

"Tabii canım. Hiç belli olmuyor zaten." dedim. Michael gülümsedi ama sonra hemen ciddileşti.

"Yok öyle bir şey." dedi önüne bakarken. Yalan söylediğini anlamak çok kolaydı.

"Peki sen öyle diyorsan.." dedim biraz îmalı bir şekilde.

Gizemli KasabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin