-53-

107K 5.7K 2K
                                    

Sessizlik.

Hiç ses yoktu.

Yaşıyor muydum? Bilemiyordum. Anlayamıyordum. Nefes alıp almadığımdan bile emin değildim.

Hiç his yoktu.

Görmek istiyordum. Ama hiçbir şey göremiyordum.

Karanlık.

Hareket etmek istiyordum ama yapamıyordum. Konuşmak istiyordum. Çığlık atmak istiyordum.

Ama olmuyordu.

Peki neredeydim ben? Ailem neredeydi?

Hiçbir şey bilmiyordum.

Resmen koca bir hiçliğin içinde hapsolmuştum.

En son kaza yaptığımızı hatırlıyordum. Ailem iyi miydi? Hayatta mıydılar? Gerçi ben bile yaşayıp yaşamadığımı bilemiyordum. Anlayamıyordum. Ne hissedebiliyor, ne de görebiliyordum. Ne hareket edebiliyor, ne de konuşabiliyordum.

Peki neler oluyordu?

---

Ne kadar zaman geçti bilmiyordum. Zaman kavramını da yitirmiştim resmen.

Ölüm.

Şu anda o kadar da korkutucu gelmiyordu. Sanki şu anda bu kelimeyi yaşıyordum. Ama farklı bir şeydi bu. Anlayamıyordum işte. Olmuyordu.

Ama artık duyabiliyordum. Bir uğultu vardı. Sesler bulanıktı. Kim konuşuyor anlayamıyordum.

Anlaşılan yalnız değildim.

Sesler giderek netleşmeye başlıyordu. Bir erkek konuşuyordu. Dediklerini anlayabiliyordum artık. Ama kimdi bilemiyordum.

"... yani demek istediğim şu an sizi duyabilir. Onunla konuşabilirsiniz. Sizi anlayacaktır. Ama en ufak bir tepki bile veremeyecek. Üzgünüm ama iyileşme ihtimali çok düşük. Yine de elimizden geleni yapacağız. Geçmiş olsun." dedi bir adam. Doktor olmalıydı. Ne yani şu an hastanede miydim? Benimle ilgili mi konuşuyordu? İyileşme ihtimali çok düşük demişti. Neyim vardı?

Kapının kapanma sesinden sonra tekrar kısa süreli bir sessizlik oldu. Ardından bazı sesler geliyordu. Ağlama sesi gibiydi. Bu odada olan kişiler her kimse ağlamamak için kendilerini tutmaya çalışıyor ama tutamıyor gibiydiler. Kesik kesik hıçkırık seslerini de duyuyordum.

"Tanrım.." dedi birisi. Ses çok tanıdıktı.

Evet. Bu kişiyi tanıyordum.

David'di.

"Bizi duyabiliyor, David. Olumlu şeyler söyleyip düşünmeliyiz." dedi James. Ama sesi çok kötü geliyordu. O da kendini tutuyor gibiydi.

"Lütfen Jenna'nın yüzüne bir bak. O yaralara bir bak. Kesiklere, çiziklere.. Nasıl olumlu düşünebilirim? Ölene kadar komada kalma ihtimalini bilerek hem de?!" dedi David bağırarak. Sesindeki acı tarif edilemezdi.

Komada mıydım? Tanrım..

"David!" diye bağırdı Nina. Tekrar sessizlik oluştu.

David'in dediklerini ve geçirdiğim kazayı düşündüğümde yüzümün yaralar, kesikler ve çizikler içinde olması çok mantıklıydı. Komada olduğumdan hareket edememem de çok normaldi. Ama diğer komalara göre hafif bir koma olmalıydı. Çünkü duyup düşünebiliyordum. Ama ömür boyu bu şekilde kalmak..

Gizemli KasabaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin