Dün olanlardan sonra bugün okula gitmek istemiyordum. Hatta bu hafta boyunca okula gitmeyip evde kalmayı düşünüyordum. Ailemin işi de uzamıştı. Pazartesiye kadar gelemeyeceklerdi. Ben de Nina ve Mandy'e mesaj atıp bu hafta gelmeyeceğimi, dinlenmek ve yalnız kalmak istediğimi yazdım. Gerçekten yalnız kalmak istiyordum.
"Bir sorun mu var?" diye cevapladı mesajımı Nina.
"Hayır. Sadece dinlenmeye ve yalnız kalmaya ihtiyacım var." yazdım.
"Tamam. Pazartesi görüşürüz. Seni seviyoruz. :)" diye cevap yazdı. Büyük ihtimalle Mandy ile birlikteydi.
"Ben de sizi seviyorum :)" diye cevap yazdım. Bugün günlerden çarşambaydı. Laptopumu aldım. Bir korku-gerilim filmini açarak izlemeye başladım. O bitince başka bir film.. Akşama kadar film izlemiştim. Yapacak başka bir şey bulamıyordum. Dışarı çıkıp parka gitmek istemiştim. Ama havanın karardığını görünce vazgeçtim. Sonra da akşam yemeğimi yedim. Ne kadar da sıkıcı bir gündü. Erkenden yatmaya karar verdim ama uyuyamadım. Yatakta 2-3 saat yatakta dönüp durdum. Saat yaklaşık on iken uyuyakalmıştım.
---
Cumartesi günü gelmişti. Perşembe ve cuma günlerim de çarşambayla aynı geçmişti.
Saat 22.13 idi. Hava soğuktu. Üzerime kırmızı bluzumu giydim. Onun üstüne de siyah kapşonlu hırkamı giydim. Altıma da siyah eşofmanımı giydim.
Uykum yoktu. Elime kitabımı aldım ve okumaya başladım. Okumaya kendimi öyle kaptırmıştım ki kitabı bitirmiştim. Saat 23.38 olmuştu. Gözlerimi kapatıp kitapta olanları düşünmeye başladım.
O sırada zilin çalmasıyla irkilmiştim. Aşağı inerek dış kapının önünde durdum.
"Kim o?"
"David."
Kapıyı açtım. Tebessüm ederek David'i içeri davet ettim. Salona gittik. Ben tekli koltuğa otururken David çift kişilik koltuğa oturmuştu. Yere bakıyordu. Düşünceli bir hali vardı.
"Kaç gündür yoksun. Nina dinlenmek istediğini söyledi ama ben de sormak istedim." dedi bana bakarak.
"Doğru söylemiş. Dinlenmek istemiştim sadece." dedim.
"Garip davranıyorsun." dedi.
"Ben mi garip davranıyorum? Neden?" dedim.
"Bilmem.. Sanki benden kaçıyor gibisin." dedi. Şaşırmıştım. Neden kaçayım ki? Yoksa ben mi kaçtığımın farkında değildim? Çünkü şu sıralar bazı şeyleri kendime bile itiraf edemiyordum.
"Neden senden kaçayım ki?" diye sordum. Bir şey demeden bir süre bana baktı. Sonra başını koltuğun arkasına yasladı.
"Nina'yla ayrıldık."
"Ne?!" dedim. Çok şaşırmıştım.
"Neden ki? Ne oldu da ayrıldınız? Nina neden bana söylemedi?" Bana baktı.
"Şey.. Aslında ben ondan ayrıldım." dedi.
"Ben.. bilemiyorum işte. Sen diyordun ya hislerimden emin değilim diye. İşte ben de artık Nina'ya olan hislerimden emin değilim." dedi. Hiçbir şey diyemedim. Çünkü ne diyeceğimi bilememiştim.
"Ben.. Anlıyorum. Gerçekten." diyebildim sonunda.
"Ben.. Gideyim artık. Seninle konuşmak iyi geldi." dedi gülümseyerek.
"Tamam." dedim ben de. Gülümsemeye çalışmıştım.
David gittiğinde odama çıktım. Yarın Nina'ya gitmeyi düşünüyordum. Acaba ayrıldıklarını neden bana söylememişti?
---
Pazar günü saat ikide evden çıktım. Nina'nın evine doğru yola koyuldum. Vardığımda kapıyı Mandy açtı.
"Seni gördüğüme çok sevindim." dedi ve bana sarıldı. Ben de ona sarıldım. İçeri girdim. Nina ağlıyordu. Hem de çok ağlıyordu. Mandy:
"Tabi sen neler olduğunu bilmiyorsun." dedi. Aslında biliyordum ama bilmiyormuş gibi davranmaya karar verdim. Tam Merhaba Nina diyecektim ki ağlayarak konuşmaya başladı.
"David beni terk etti. Ayrıldık. Ara verelim dedi. Buna inanabiliyor musun? Sekiz aydır çıkıyoruz ve şimdi mi ara verelim diyor? Neden diye sordum. O da 'Ben de bilemiyorum. Emin ol ben de kendimi anlayamıyorum. Ama ayrılmalıyız.' dedi. Önce ara verelim sonra ayrılalım dedi. İnananabiliyor musun? Salak herif. Gerizekalı. Ama ben niye ağlıyorum? Onun için. O beni terk etti ama ben onun için ağlıyorum! Onu çok seviyorum ve ondan nefret ediyorum!" dedi. Her şeyi o kadar hızlı anlatmıştı ki.. Tam çok üzgünüm diyecekken yine Nina konuştu.
"Hepsi senin suçun." dedi. Donakalmıştım. Mandy de şaşırmıştı.
"Ne?! Neden benim suçum olsun ki? Ben ne yaptım?" dedim. Nina ağlamayı kesmişti.
"David seni seviyor." dedi.
"Ne? Bunu sana David mi söyledi?" diye sordu Mandy.
"Hayır o söylemedi ama ben biliyorum." dedi ve bana baktı. Tekrar gözleri dolmaya başladı.
"Nereden biliyorum diye mi merak ediyorsun? Jenna.. Sana öyle bir bakışı var ki.. Bana da ilk âşık olduğunda öyle bakmıştı. Hatta sana daha da âşık bakıyor. Ben her kafamı David'e çevirdiğimde onu hep sana bakarken görüyorum. Morali bozuk da olsa sen gelince gülümsemeye başlıyor ve morali düzeliyor." dedi. Ne desem bilememiştim. Birden ağlamayı kesti. Bana baktı ama..
Tanrım!
Vampir dişlerini çıkarmıştı. Ayrıca gözleri de kırmızılaşmıştı.
"Belki de kokun onu sana çekiyor. Vampir olman lazım." dedi. Tanrım! Delirmiş gibiydi!
Koltuktan kalktı ve bana doğru hızla gelmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Kasaba
VampireJenna Collins Gizemli Kasaba'ya taşındığında olacaklardan habersizdir. Birçok yeni insan tanıyacaktır. Peki ya tanıdığını sandığı insanlar gerçekte öyle değilse? NOT: HİKAYENİN KİTAP OLMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR/ OLAMAZ. Başlarda acemi olduğumu biliyo...