Buraya gelişimizin dördüncü günü. Günler oldukça sıradan geçiyordu. Bazen ağaç evde oturuyor, sohbetler ediyorduk.
Yaram neredeyse iyileşmişti. Yani artık canımı yakmıyordu.
Altıma koyu lacivert renkteki pantolonumu giydim. Üstüme de bordo renkli salaş tişörtümü giydim. Siyah kapşonlu hırkamı da üstüme aldım.
Dişlerimi fırçaladım ve makyajımı yaptım. Saçlarımı düzleştirmiştim. Parfümümü de sıkıp aşağı indim.
Günler dediğim gibi normal geçiyordu. Ama bugün bir farklılık olacaktı.
Monica ve arkadaşlarıyla oturacaktık. Önceki gibi. Ama bu sefer bahçede oturacaktık. Bu düşünceyi sevmesem de bir şey dememiştim.
Ağaçlık alanda gezerken Monica ve arkadaşlarıyla karşılaşmıştık ve Nina onları kibarlık olsun diye akşam buraya çağırmıştı. Birazdan hava kararırdı.
Aşağı indiğimde bizimkiler evde değildi. Bahçede olmalılardı.
Evin arka tarafındaki bahçeye gittim. David, Michael ve James oradaydı.
"Selam." dedim.
"Selam." diye karşılık verdiler.
Büyük odunlar bulup daire oluştaracak şekilde yerleştirmişlerdi. Ortada da küçük büyük odunlar vardı.
"Ortaya ateş mi yakacağız." dedim.
"Evet." dedi Michael. Tıpkı kamptaymışız gibi olacaktı.
"Kızlar nerede?" diye sordum.
"Hazırlanıyorlardır." dedi James.
Umalım da bugün iyi geçsin diye geçirdim içimden.
---
Hava kararmıştı ve ateşi yakmışlardı. Hafif rüzgar esiyordu.
Son birkaç gündür David'den kaçınıyordum. Nedensizce Alice ve onun arasında bir şey olduğunu düşünüyordum. Belki de vardı. Ama bilemiyordum işte.
"Selamlar.."
Monica, Kate, Mary, Tyler, Nick ve John gelmişti.
Kısaca selamlaştıktan sonra ateşin etrafındaki odunlara oturduk.
"Birlikte takılmak iyi olacak." dedi Tyler.
"Seni tanımıyorum. Okulda yeni misin?" diye sordu Monica. Alice'e bakıyordu.
"David'in arkadaşıyım. Buralı değilim." dedi Alice.
"Kusura bakmayın ama tuvaleti kullanabilir miyim?" diye sordu Kate.
"Tabii ki." dedi Nina.
Birkaç dakika sonra Kate de geri dönünce sohbetler etmeye başladık. Daha doğrusu onlar sohbet ediyor, ben susuyordum. Konuşmayı pek istemiyordum. Monica'yı o kadar da özlediğim söylenemezdi.
Nina içkiler getirmişti. Ama ben içmiyordum. Bana göre değildi. Bizimkilerden de sadece Michael, James ve Alice içiyordu.
"Jenna seni tekrar görmek çok güzel. İyi ki döndün. Sen olmayınca buraların tadı çıkmıyor." dedi Nick göz kırparak. Nick.. Biraz çapkındı. Birazdan fazla çapkındı aslında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Kasaba
VampireJenna Collins Gizemli Kasaba'ya taşındığında olacaklardan habersizdir. Birçok yeni insan tanıyacaktır. Peki ya tanıdığını sandığı insanlar gerçekte öyle değilse? NOT: HİKAYENİN KİTAP OLMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR/ OLAMAZ. Başlarda acemi olduğumu biliyo...