4.BÖLÜM: "TELEFON."

1K 152 2
                                    


Keyifli Okumalar...

*

Zorla eve kendimi attım. Bugün benim için baya maratonlu geçmişti. Yani buda demek oluyor ki kahveyi hak ettim.

Hızlıca kendimi mutfağın kapısına kadar sürükledim. Ne kadar başarılı oldum, Allah bilir.

Su ısıtıcısına suyu doldurduktan sonra beklemeye koyuldum. Sonra bugün olanları düşünmeye çalıştım. Hatta düşünmeyede zorladım denebilir. Çünkü hayatımda böyle tesadüf yaşamamıştım. Kader miydi? Yok canım bu orangutanla hiçbirşey olmaz!

Aniden su ısıtıcısın'dan gelen 'tık' sesi beni dünyaya döndürmüştü. Su ısıtıcısındakı suyu bardağa dökmeyi planlıyorum ki evde kahve'nin olmadığını gördüğümde kendime faça atasım geldi.

Evin anahtarını alıp hızlıca ayakkabılarımı giydim. Acilen gidip almam gerek yoksa kafeinsizlikten düşüp bayılabillirdim!

Ayakkabımın fermarını çektikten sonra ayakabılığın yanında ki aynadan yansımama baktım. Her zaman ki gibi çirkindim. Değişen birşeyin olmaması ne de güzel.

Elimi kapının koluna attığım anda kapının da zili çaldı gelen Buket olabillir diye hayvan gibi açtım ve öldüm.

Lanet olmasın evimi nerden buldu bu orangutan?

"Ya sen ne kadar da eziksin? Insan telefonunun yanında olmadığını nasıl olur da anlamaz?"

"Saçmalama be, Telefonum tabikide yanımda." dediğim zaman telefonumun nerede olabileceğini düşündüm. Gerçekten nerdeydi? Allah kahretsin ya!

"Teorik olarak şimdi yanında. Çünkü telefonun benim yanımda ve bende senin yanındayım."

Ya herşey benim başımamı gelmek zorundaydı? Yanlız baya iyi laf sokuyor. Bana laf sokmasaydı alkışlayabillirdim.

"Pekala, getirdiğin için sana minnetarım." Dedim alaycı bir ses tonuyla.

"Bana bir kahve yapmadan asla gitmem." dediği zaman beni bir gülme tuttu. Kahve olsa hadi neyse de ona asla yapmam.

"Yapmıyorum." dedim düz bir şekilde. Inat değilmi yapmıycam.

"Bu kadar eminsin yani? Seni bulduğum gibi Babanı bulup beni eve atıyor diye ispiyonlarım."

"Bu imkansız çünkü burda değil." Dedim planını bozarak. "Derin AslanOğlu'yum bana imkansızdan söz etme.'' Dedi ve sırrıttı. Sinir bozucu.

*

Uyandığım da göz kapaklarımın şişliğini hissettim. Yatakta dikleşmeye çalıştım. Birden böbreklerimden gelen ağrıyla, "Ah." Diye inledim ve karşımda beliren kişiyle öldüğümü cennete olduğumu sandım.

Bana doğru gelince ne olduğunu sormak istedim. Elinde ki tepsiyi etijerimin üzerine bırakıp tek kelime etmeme izin vermeden odadaki koltuğa oturdu ve konuşmaya başladı.

"Sonunda uyanabildin be Sakar. Sonunda." Dedi ve sinmiş olduğu koltuğa daha da yaslanarak derin bir oh çekti.

"Bana ne oldu?" dedim nefret dolu bir sesle. "Altı üstü bayıldın abartma istersen." Lan malmısın bayıldığımı bile hatırlamıyorum bu abartma felan diyo.

"Tamam işte değişik misin nesin anlamıyorum ki, nasıl oldu?"

"Geri giderken ayağın birbirine dolandı düşüncede kafanı, ayakkabı dolabına vurdun, yani yine sakarlığın tuttu." Cevap veremedim çünkü mal olan bu sefer bendim ama konuyu da değiştirmem gerekiyordu hemde hemen.

"Doğru sen neden gelmiştin?" dedim düz bir sesle. Bir daha söylersem eğer katil olabilirdim.

"Telefon numaranı almak için." dedi alaycı bir ses tonuyla. Sonra devam etti. "Ya kızım safoşmusun sen? Telefonu bizim evde unutmuşsun. Onu getirdim, hatırlamıyormusun?"

Aslında hatırlıyordum ama aklımda ki soru yu sormak için konuyu tekrar açmıştım.

"Sen neden getirdin ki? Gönderebileceğin bir sürü şöför'ün olduğuna bahse bile girebilirim." dediğimde haklı olarak laf soktuğum içim 'disco disco partizane'ydi.

"Evet haklısın, inkar etmiyorum." Dedi gülümsememek için kendini ne kadar da tutmuştu belliydi oysaki.

"Yani?" dedim. "Ne olmuş."

"Aslında bu kadar yolu.." dedi ve sakin bir şekilde devam etti. "Turkuaz renginde ki iç çamaşırlarını üstünde görmeye geldim."

"Ne diyorsun ya sen!" Diye hızlı bir çıkış yaptım.

"Ya şu bff diye kaydettiğin kişi sana telefonun bizde olduğu zaman mesaj atmıştı. Bende dayanamadım açtım, ama açmam da bence baya iyi olmuş."

Birden götümde havai fişek patlamış gibi ayağı kalktım ve ona doğru yürüdüm.

"Siktir git evimden orangutan! Ben senin diğer sürtük arkadaşlarına benzemem. Defol!"

Sesim ilk defa bu kadar güçlü çıktığı için 5 rekat namaz kılacağım Allah'ım.

Odadan çıktıktan bir süre sonra dış kapının kapanma sesiyle birden rahatlama gelmişti. Bu yüzden tekrar yatağıma girip bu kadar ekşın bana bile fazla diyip gözlerimi kapattım.

Rüyada gördükleri..

"Hayır Derin yemeği ben yapmıycam. Hayat müşterektir, ve biz evli olduğumuza göre seninde bana yardım etmen gerek."

"Pekala tatlım. Benim güzeller güzeli karım isterde ben yapmazmıyım?" dediğinde onu burnundan öptüm.

"Seni çok seviyorum."

"Bende seni çok seviyorum çocuğumun babası."

Birden gelen ses ile irkildik. "Biri benden mi bahsediyor?" dedi bilmiş bir ses tonuyla.

"Gel babasının koçu, tabikide senden bahsedeceğiz başka hangi yakışıklı olacak?"

Onların bu mutluluğunu izlerken tekrardan sarıldık birbirimize huzur bunların kollarının arasındaydı. Sonra gelen bir el beni dürtmüştü. "Buket? Senin ne işin var?"

Tanrım, lanet olmasın bu ne biçim rüyaydı!

"Kızım kalk iki saatir seni uyandırmaya çalışıyorum." dedi bıkkın bir ses tonu ile.

"Ya tamam Buket kalktık karşim zorlamasana."

"Eminmisin? Oturma odasında taş gibi bir çocuk seni bekliyor. Hem daha önce görmedim sevgilin mi?"

*

Votelemeyi unutmayın my baybsler! Adios, amigos! 💜

sakar bayan  // ethan dolanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin