"Ne yani hocam, liseden gelen bir sınıf dolu öğrenciyi kampüste ben mi gezdireceğim?
"Evet Melodi Koçer. Doğru anladınız."
"Hocam, tek başıma bunu yapmam pekte adil değil."
"Ben seni görevlendirdim. Zaten sen gezintiye başlat, birkaç görevli daha gönderirim yanına. Şu an aşağıda seni bekliyorlar. Rehber sensin. Istediğini yap."
"Peki hocam, ama son olarak ingiliz edebiyatı dersinden A ile geçmemi sağlarsanız bu gezinti daha olumlu geçer."
"Melodi Koçer, hemen çıkın odamdan." dediği zaman odadan hemen çıktım.
Mesajımı almıştır o.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Resimdeki Gigi, ve onun giydikleri.)
Merdivenlerden ağır çekimde ilerlerken, bu tur'un ne kadar sıkıcı geçeceğini bildiğimden söyleniyordum kendi kendime. Bir avuç dolusu ergenle işimiz zor. Ortalama olarak bir yaş olsada yinede ergenler.
Üniversite ve Lise.
Umarım aradaki farklı görmüşsünüz. Tabiki zeki olup, onları ezikledigimden değil. Çokta şaapmamak lazım.
Merdivenlerden inmeyi bittirince kafamı sağa çevirtikten sonra koridorun sonunda beni bekleyen öğrencileri gördüm. Yanlarına hızla ilerlerken etrafa sanki uzay istasyonuna bakar gibi bakmaları beni hunharca güldürdü.
Hadi gazamız mübarek olsun.
"Merhaba gençler! Ben rehber öğretmeninizim, kampüsü size ben gezdireceğim. Bir sorunuz olursa ki umarım olmaz, bana sorabilirsiniz." dedikten sonra bütün gözler bana döndü.
"Benim bir sorum olacak." dedi arkadaki uzun boylu esmer çocuk.
"Tabiki, nedir?"
"Sevgiliniz var mı?
"Hayırdır? Noluyo burda?" diye seslenen Derin'e baktım. Demekki Süleyman Hoca bana yardımcı olarak Derini göndermişti. Güzel seçim hocam, burdan hocama selamlarımı yolıyabilirmiyim? Hangi kamera, hah şu mu? Burdan Süleyman Hocam'a ve mimarlık sınıfındaki Burçin'e selamlarımı yoluyorum.
Teşekkürler.
"Evet var sevgilisi." dedi Derin.
"Sana noluyor, sanki sensin sevgilisi."
"Evet lan benim, benim sevgilisi. Istersen ben senin belanı sikmeden önce sen şurdan seke seke siktir olup git." dediği zaman çocuğun rengi attı ve hiç konuşmadan tur'a başladık.
"Evet gençler size önce derslikleri göstermek istiyorum. Üst kattan başlarsak iyi olur gibime geliyor. Merdivenler şurda, beni takip edin."
"Melodi, Demir'i gördün mü?"
"En son sabah görmüştüm, onda da Yağmur arayınca gitmek zorunda kaldı."
"Bu aralar bir değişik, haberin olursa mutlaka öğren."
"Evlisin, bir çocuğun var ve karın hamile olmasına rağmen gelip derslere girseydin emin ol anlardın."
"Sorun yok diyorsun yani?"
"Sorun yok, endişeli biraz. Yağmur'un doğumu yaklaştı ya ondandır."
"Haklısın maymunum." dedikten sonra burnumdan öptü.
Öğrencilere baktığımda ise herkes kendi halindeydi. Merdivenler bitmişti ve ilk olarak A bloktan başladık.
*
"Lan! Kapıyı aç kapıyı." diye hömküren Demirin dediği aceleyle yaptım.
Yağmur doğuruyordu.
"Tamam ikiz, sakin olman gerek. Derin nefes al." diyen Derine baktım.
"Malmısın Derin! Yağmur doğuruyor, Demir değil. Gidip kızla ilgilenmen gerekiyor."
Arabaya yerleştikten sonra sürücü koltuğuna Derin geçti ve arabayı kullanmaya başladı. Önde ben, arkada ise Yağmur ve Demir oturuyordu.
"Derin nefes al, ver. Al, ver. Al tekrard-" dediği zaman sürekli Yağmur çığlık atmaya devam ediyordu.
Ortam baya gergindi.
"Amk kızı sana şurda yardımcı olmaya çalışıyoruz. Sözüm bitmeden sürekli çığlık atıyorsun. Bahshee misin aq?"
"Lan doğurmıycam bu çocuğu!" dedi bağırarak ve terli bir şekilde. "Böyle bir babası olamaz, yazık." dedi az önceki iğnelemesini yaparak.
"Ey, ey. Yumuşayın, Aslanoğlu ailesine yeni bir üye geliyor. Bu anın tadını çık-" diyemeden sözümün yarısını Yağmuru ıkınmaları kesti.
"Demir haklı, gerçekten sinir bozucu bir durum." dedim dudak bükerek.
"Bu durumda olmasaydık Melodi, emin olki o dudak kesinlikle kıpkırmızı olurdu. Öpmekten."