13.BÖLÜM: "OKUL."

560 28 10
                                    

ÖZEL BÖLÜM GİBİ BİRŞEY OLSUN İSTİYORUM, BU YÜZDEN YAZABİLDİĞİM KADAR UZUN YAZMAYA ÇALIŞACAĞIM PONÇİKLERİM. HAYIR TABİKİDE TEŞEKKÜR ETMENİZ GEREK YOK.

Keyifli okumalar...

"Melodi." Diye bağıran Buketin sesi doldurdu kulağımı. Ona bahsedemezdim olmazdı, güvenemezdim bu konuda. Beni taciz ettiğinden bile haberi yokken.

"Iki saatir Melodi diye bağırıyorum olum niye cevap vermiyorsun be." Diye tısladı. Yataktan kalkıp, gardırop'un önüne geçtim ve okul kıyafetlerimi çıkardım. ''Bugün okula gidecem ya kızım, ondan kafam yerimde değil." Dedim gülerek. "Tamam ben kahvaltıyı hazırlamaya gidiyorum." Dedi bana bakarak.

"He tamam, sen o zaman şey yap şey yaptından sonra şeyle işin biterse bana söyle şey edelim." Dediğim zaman direk "Tamam." Dedi. Bende; "Olum ne anladın ki tamam diyon?"

"Ee sen Kıyafetlerini giy, sonra kahvaltıyla işin biterse beni çağır sonrada okula gidelim demedin mi?" Dedi bana sorarcasına. Ağzım açık kalmış bir şekilde ona baktım. "Yürü be, kimin bff'si!"

Gülerek odadan çıktı. Bende o sıra hemen giyinip aynanın karşısına geçtim. Lise 3 olmamıza rağmen makyaj izni yoktu -makyaj dediysem de sadece rimel tabikii-. Aslında benim açımdan sorun yok ama insan bazen yapmak istiyor açıkçası.

Aynadan kendime baktıktan sonra, saçlarımın örüğünü açtım ve düzleştiricinin fişini taktım. Isınmasını beklerken birkaç tane deri bilekliklerimi takıp gömleğimin kolunu kıvırdım.

Düzleştirici ısındıktan sonra saçlarımın önünü iyice düzleştirdikten sonra gerisini doğal bıraktım. Kıvırcıklar aşkına.

Aynadan son kez kendime baktıktan sonra çantamı alıp odadan çıktım. Buket kahvaltıyı hazırlamış olacakki, "Kahvaltı hazır." diye hömkürdü. Mutfağın kapısına ilerlemeden çantamı kapının önüne bıraktım. Mutfağa girdiğim zaman masanın üzerinde sadece iki kase çilekli nesfit vardı.
"Kızım bu ne? Bumudur kahvaltı?" Dedim elimle kaseleri gösterek.

"Olum ne bekliyodun, elimden bu kadarı geldi." Dediği zaman kahkahalara boğuldum. "Kızım elinden keşke bişey gelmeseymiş bune'dir." Dedim gülmemi hala tutamıyarak.

"Şikayet edeceğine kendin yapsaydın. Teşekkür bile etmek yok, terbiyesize bak beğh." Diyince hemen cevapladım. "Olum herneyse, yiyeceksek yiyelim yoksa okula geç kalacaz. Dört göz Mustafa bizi içeriye sokmaz baştan söyliyim." Dedikten sonra kaseyi elime alıp hızlı hızlı yemeye başladım ve bu halime Buket'e katılarak devam ettik. Kahvaltımız -sözde kahvaltı- bitince geç kalmamak için binadan yuvarlana yuvarlana çıktık ve otobüs durağına kadar ilerledik.
Otobüs geldiği zaman içerisi tıka basa dolu olmasına rağmen girdik. Tek parça çıkamıyacağız korkusuyla indik ve boş bir otobüs beklemeye başladık.

Bu sırada hayliyle, sokaktan geçen sarışın, esmer, kumral, kaslı, kassız, arabası olan, arabası olmayan yakışıklı çocukları süzdük hatta röntgenini bile çıkardık. Maşallah turp gibiler.

En son boş otobüs gelmiyeceğini anlayarak Buket ile yürümeye başladık. Yürürken gıybetimizi eksiltmeyerek yoldaki herkesin dedikodusunu yaptık.

Okulun kapısının önüne gelince besmele çekip içeri girdik. Tanrıya şükürler olsun ki sıraya yetişmiş olacağız ki içimize su serpildi. Sıraya doğru ilerledikten sonra herkesin kendi halinde takıldığını gördüm. Olum bir haftadır okulda yokum, kimsemi özlemez aq?

En son hoca içeri girebilirsiniz dedikten sonra yeni gelen Kıvanç yanıma gelip, ne oluyor niye yoktun tarzından sorular sordu kızgın bir şekilde. Kıvanç benim için Buketden daha değerli bile diyebilirdim. Fakat bunu Buket öğrenirse, beni her an öldürebilirdi.

sakar bayan  // ethan dolanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin