25.BÖLÜM: "SEVGİLİ."

356 21 7
                                    


Keyifli Okumalar...

*

Ethan, bana birşeyler anlatmak için bir eve getirmişti ve hala elinde telefon benimle ilgilenmiyordu. Abi, bari konuşmayacaksın ne diye beni getiriyorsun Nickle buluşurdum en azından diye düşündüm. Bu fikrimi söylemek için Ethan'a baktığımda yüzü gerilmişti, aslında pek umursadığım bir konu değildi çünkü kemik yapısından dolayı yüz ifadesi genel olarak hep gergindi. "Neyse Ethan, ben gidiyorum bana birşeyler anlattığında yok zaten. Görüşürüz." dedikten sonra ayağı kalkıp kapıya doğru gittim. Ethandan hala bir cevap beklerken bana bakmadığını fark ettim, gözü hala o lanet telefondaydı. İçimi sinir krizleri doldururken birden ona doğru yürüyüp elindeki telefonu çektim. O da ani refleksle ayağı kalktığı gibi, beni yere ittip elimdeki telefonu aldı. Ben hala yerde şok olmuş bir şekilde uzanırken, oda kendinden böyle birşey beklemiyordu ama bu umrumda değildi. Sinirle ayağı kalkıp kapıyı sertçe kapatıp çıktım. Götümden soluyordum dersem tam yeri olur. Arkama dönüp baktığımda Ethanın peşimden gelmediğini gördüm. Ethan'a sokayım! Şu an küfrederek rahatlamak istiyordum. Ama küfretmeye devam edersem, 72 sülalesinde birbirini elemeyen kimse kalmayacaktı. Ethana bir kez daha sokayım! Apartmandan hızlıca çıkarken çantamı karıştırarak telefonumu bulmaya çalıştım. O an da birinin bana çarpıp üstüme sıcak birşey döktüğünü hissettim. Kafamı kaldırdığımda yine yakışıklı bir çocuk, yine bir kahve, ve birde hep giriş kapılarının önünde gelişen olaylar. Çocuk, benle tam konuşacakken yere aniden oturup ağlmaya başladım. Ethanla karşılaştığımız ilk gün gelmişti aklıma. Herşey orda başlamıştı. Tanışmasak ne olurdu diyorum, Nickle dışarı çıkar eğlenir, Buketle dedikodu yapar, eve geldiğimde de yemek yiyip film izlerdim, en fazla bu olurdu. Fakat bu artık mümkün olmuyor zamanımın çoğu Ethanla geçiyor, Ethan olmadığı zaman da onu düşünüyorum. Evet, bu bir kısır döngüydü. "Pardon, sen iyimisin? Özür dilerim, canın yandımı?" dedikten sonra yanıma oturdu. Çocuk, tanımadığı birine bile işte bu kadar duyarlıydı. Ama Ethan, herneyse. Ondan daha fazla bahsetmeye bile değmezdi. "Sorun yok, iyiyim." dedikten sonra kalkıp çıkış kapısında doğru yöneldikten sonra yürümeye başladım. Arkamdaki çocuk birden bana adımla seslenince birden dönüp ona baktım.
"Adın Gigi değilmiydi?"
"Adin Gigi diğilmiydi? Adım Gigi de sen nerden biliyon be." dedikten sonra bana uzun bir şekilde baktı. Baya uzun hemde. "Ya değişikmisin, ne bakıyorsun öyle hayvan gibi." dedikten sonra devam ettim. "Herneyse, ben gidiyorum. Daha fazla zamanım yok." dedikten sonra elimle dalga geçer gibi görüşürüz işareti yaptım. "Gigi, sakıncası yoksa benimle yarın takılmak istermisin?" dedikten sonra hemen cevap verdim. "Ya adın ne onu bile bilmiyorum ama beni dışarıya davet ediyorsun. Bu çok fazla ironi ha, birde salakça." dedikten sonra konuştu.
"Adım, Danny."
"Benimde Gigi."
"Biliyorum."
"Bildiğini biliyorum."
"O zaman yarın seni senin evinin önünden alırım."
"Ha?"
"Bir evin olmalı, yani bildiğimden değil tabikii." dedikten sonra istemsizce gözlerini kırpıştırdı. "Istemiyorum seninle dışarı felan çıkmak. Bu isteyeceğim en son şey." dedikten sonra kafamı kaldırıp yürüyen bir Ethan'ı gördüm. "Tamam, iki saniye içinde düşündüm de kabul ediyorum. Yarın dışarı çıkabilliriz." dedim bağırarak ve devam ettim. "Bana bu numaradan ulaş." dedikten sonra kendi kendime çocuğun telefonunu cebinden çıkarıp numaramı tuşladım, tam numaramı kaydedip menüye dönecekken arka planda kendi resmimi görünce yeni girdiğim şoktan Ethan kolumu sıkması kurtardı beni, ya da mahfetti. Bu biraz tartışılır. "Lan piç kurusu, Napıyorsun sen? Kolumu bırak yoksa ümüğünü sıkarım." dedikten sonra yüzüne tükürdüm. Ethan yüzünü buruşturmasıyla beraber hemen kolumu çekip apartmandan çıktım ve arkama bir kez dönüp bile bakmadım.

Hızlıca otobüs durağına ilerlerken ayağım taşa takıldıktan sonra düştüm, hiç bozuntuya vermeden ayağa kalkıp yoluma devam ettim. Geldiğim otobüs durağında arabayı beklemeye koyuldum. En az 8 araba sonrası gelen beklediğim arabaya binip beklemeye başladım hemde fazla beklemeye başladım. Çünkü inmeme daha 12 durak vardı. Ethan beni buraya getirdiğin için thakns god. Sıkış sıkış trafiğin ardından ineceğim durağa tam 42 dakikada gelmiştim. Indiğimde ayakta durmaktan yürüyemez olmuştum. Bir kaç dakika bekledikten sonra markete doğru ilerlemeye başladim. Markete girer girmez, cips reyonuna yöneldim. Bir kaç çeşit cips aldıktan sonra çikolatalı süt, gofret ve birde sakız alıp eve gittim. Eve geldiğim de Kylie ve birkaç arkadaşının evde olduğunu gördüm. "Selam, naber, saollun, bende iyiyim, kendinize iyi bakın, görüşürüz." diyip cevap vermelerini beklemeden odama gidip kendimi yatağa attım. Yaklaşık 12-13 dakika felçli Ali Rıza Bey gibi uzandıktan sonra kalkıp pijamalarımı giydim. Pijamalarımı giyip cipslerimi hazırladıktan sonra bilgisayarımı alıp Aamir Khan'nın PK filmini açtım. Filmi hem izliyor hem de tıkınıyordum. Part 3'ün 23 dakikasında odama pat diye biri girdi. "Lan eşek, hayvanmısın sen? Bir kızın odasına böyle girilir mi he?!" dedikten sonra giren kişiye baktım. Gelen Danny'di. Evet Danny. Danny?

"Abi sen ne alaka ya? Kylie girse anlarım, Ethan girse anlarım, özellikle Babam girse onuda anlarım. Ama sen ne manağh?" dedikten sonra filmi durdurdum. "Kylie'nin arkadaşıyım Lavaboya girecekken senin odana girmişim. Kusura bakma." dedikten sonra devam etti. "Hangi filmi izliyorsun? PK mı? Baya iyi bir film. Sonunda herkes haklı olduğunu anlıyor." dedikten sonra film'in sonunu söylediğini için elime bir tane yastık aldığım gibi suratına attım. O da benim yaptığıma karşılık vermek için, suratıma yastık atınca elimdeki kola üzerime döküldüğü gibi bardağın dibinde kalan kolayı bende hemen üzerine döktüm. "Bu hiç adil değil." dedikten sonra güldü. Etijerimin üstündeki çikolatalı sütü alıp üzerime dökünce bir şok geçirdim. "Lan yar*** kafa. Naptın?" dedikten sonra bende onun üstüne çikolatalı süt döktüm. Döktükten sonra zafer edasıyla onu geriye doğru ittim. Danny bana birkaç adım yaklaşarak benide itti. Bende düşmemek için onun gömlek yakasını tuttum ama o da elini sağlam bir yerde olmadığı için benim üstüme düştü. Bu çocuk hakiki, orjinal mal. Ne yapsam yapıyo, yastık atsam atıyor, itsem itiyor. Mal. Beni bu düşüncelerden sıyıran, Danny'nin bana derin bakışları oldu. Çok dikkatli bakıyordu bana. Yüzümü sanki beynine kazıyordu ve o anda kapı açılması sesiyle ikimizde yüzümüzü kapıya doğru çevirdik. Gelen Ethan'dı.

*

sakar bayan  // ethan dolanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin