-"Zeynep bi dur ya, bak hiçbir şey olmadı" kollarımı tutup beni kendine çekti, çıplak bedenlerimiz temas etiğinde anlamsız bir şekilde kendimi güvende hissetmeme ramen gözlerimdeki yaşlar durmaksızın akmaya başladı. "Şhhhh ağlama güzelim" "İstemiyorum Kerem yine aynı şeyleri yaşamak istemiyorum, zor kurtulduğum o cehenneme tekrar düşmek istemiyorum. Çünkü bu kez kendi ateşimde kavrulacağım" elleri belimi buldu ve beni kaldırıp kucağına oturtu ve beni hiç bırakmayacakmış gibi sarmaladı "Buna izin vermeyeceğim Zeynep, bu düşüncesiz hareketim için üzgünüm" yalan olduğunu bilsem bile ümitsiz bir şekilde ona inanıyordum başıma kondurduğu öpücükleri kesilince yüzümü kaldırıp ona baktım, o zaman yanaklarıma aşağı süzülen yaşları öptü "Bu yaşlara sebep olan herkesin canını öyle bir yakarım ki, fiziksel acıların hiçbir şey olmadığını anlarlar" burnumu çektim ve ondan biraz uzaklaştım "Ama şimdi suçlu sensin" "İnan bana hissetiğim bu acı seni kaybetme korkusunun yanında hiçbir şey değil" dudakları benimkileri bulunca ağlamama ramen aynı anda gülümsedim "Bak görüyor musun?" şaşkınlıkla etrafa bakındım ve hiçbir şey göremeyince sordum "Neyi?" "Aydınlığı" oda karanlıktı ama gülümsememi tekrar öptüğünde ona sıkıca sarıldım "O aydınlığın yakıtı sensin" büyük bir kahkaha atıktan sonra beni sıkıca tutarak doğruldu ve banyoya doğru yürüdü "Şimdi söndür o ışığı'da kararmasın" üzerimize suyu açarken konuştuğunda ağzımı kapatmamı kastetiğini anladım.
........................
-Duyduğum sesle başımı yastıktan kaldırıp bakındım Kerem giyiniyordu "Hadi uyan güzelim" dışarı baktığımda hala karanlıktı komidinin üzerinden telefonumu alıp saate baktım 4:47 "Kerem?" soru işareti dolu sesle ona döndüm "Çıldırdın mı?" ve cevabı kısa ve kuru bir "Hayır" olmuştu "Gel şöyle beni dinleyip kendiliğinden kalkacağın yokki." gözlerimi tekrar kapatığım an ayak bileklerimi sarmalayan ellerle hızla gözlerimi açtım, beni yatağın ucuna çektiğinde yandan büyük bir poşet aldı ve içinden dün akşamki siyah kotumu ve şimdiye kadar hiç görmeeiğim örme koyu yeşil bir kazak çıkardı hepsini üzerime geçirince saçlarımı rahatsız topuz gibi tutturdu, beni bıraktığı an tekrar yatağa serildim.
Var yada yok 5 dakika içinde ne yaptıysa yaptı sonra hızla beni kaldırdı, üzerime yine kendi siyah montunu giydirdi ve çekiştirerek odadan çıkardı gürültüyle kırık dökük merdivenlerden inerken resepsyondaki sızmış adam da gözlerini açtı Kerem hızla anahtarı ona verdi "Öğlen döneceğiz, odayı toparlayın" ve adama söz hakkı bile vermeden motelden fırladık "Kerem nereye gidiyoruz bu erken saate daha tavuklar bile uyanmamışken" arabaya binince elimi tutup öptü ona şaşkın şaşkın bakarken neden bukadar mutlu olduğunu deli gibi merak ediyordum.
Elimi avcunda tutuğu için elim terlemişti, rahatsız olmaması için elimi çekecektim ki tekrar öptü ve sıkıca tuttu. Şehirden uzaklaşmıştık ve ıssız koşu ormanına gelmiştik arabayı ormanın derinliklerine sürdü, karanlıktan hiçbir şey görünmüyordu araba durduğunda önümüzde sadece sonsuz bir karanlık vardı "Burası soğuk önünü kapat" arkaya uzanınca ona döndüm "Ve bunları da tak" elindeki siyah örme şalı aldım ve kafamdan geçirdim , şapkayı da taktıktan sonra kapıyı açıp çıktım "Burası neresi?" bana cevap vermeden ellerini belime koydu kaldırdı ve beni arabanın kaputuna oturttu "Buraya ilk geldiğimde 5 yaşındaydım, dedemle yaşamaya başlamıştım daha çoktan o beni yanına almıştı ama ben daha yeni yeni dünyayı tanıyordum.
Güneş ağlıyordu Koray ise öksüz bir çocuk gibi yanda durmuş sanki olacakları hiç görmek istemezmiş gibi sırtını dönmüştü dedem bize farklı oyunlar oynatıyordu 'can yakan oyunlar'. 3 gündür açtım artık ayakta duracak halim yoktu çünkü dedem bana Güneşe vurmamı emiretmişti ama ben dediğini yapmamak için kaçmıştım bu yüzden beni cezalandırmıştı ama bu kez benim yerime Güneşi koymuştu ve onun bunu yapacağını çok iyi biliyordum, bunu hepimiz biliyorduk."
anlattıklarını tartarmış gibi konuşmayı bıraktı, böyle yaşadığını hiçbir zaman düşünmemiştim yanakları kızardığı için şalımı onun boynuna da sardım ve önümüzde bağladım gülümsediğinde yanağına küçük bir öpücük kondurdum "Güneş doğduğundan beri uysal ve karaktersiz biriydi her sözü dinleyen ve üç maymunu oynamayı iyi biliyordu bu yüzden de hala dedemin yanında, ben işte tam şurda duruyordum o ise önümde" büyük bir yayman tümsekli taş işaret etti "Bana daha çok yaklaştı ve bacağıma tekme attı 'hah daha 5 yaşındaydık' ve omuzlarımdan ittirdi. Geri doğru sendeledim ve düşmemek için tam ona tutunacaktım ki dedem onu kolundan tutup çekti, düşünce kafamı çok fena çarpmıştım her yer aniden bulanmıştı ellerimi dayayıp tam doğrulduğumda dedemin kollarımı itmesiyle tekrar başımı aynı yere çarptım bu kez kalkamayacağımdan emindim ve korkudan ağlamaya başladım, Koray bağırıyordu beni bırakması için ama var yada yok 2 dakika içinde onun sesi de aniden kayboldu bense etrafı göremeyecek kadar kötüydüm" ona sıkıca sarıldım ve sırtını sıvazladım
"Onlar, onlar ise arabaya binip gittiler ama dedem gitmeden önce bana şu hayatımı değiştiren sözleri söyledi "Çok erken ama kim ne haketiyse şimdi güçsüz ve yalnızsın ve küçük bir bilgi vereyim öleceksin" bunlar 5 yaşında çocuğa söylenecek sözler mi Zeynep hı hem de torununa?" Keremin o halini düşününce sinirle arabanın kaputuna vurdum bana dönünce gözlerindeki o karanlık kuyudan çıkan çocuğu gördüm "O adi pislik, şerefsiz, erkek kaltağı herif" Keremin bana gülerek bakmasıyla durdum ve ellerimi sıkıca yanaklarına koyup öptüm ondan uzaklaştığımda bana sarıldı. "Sonra noldu, geri mi geldiler?" derin bir nefes aldı ve olumsuz anlamda başını salladı ama istediğim yerden devam etmedi "Ben aslında bu değilim Zeynep, içimde hiçbir zaman olmadım ve olmak ta istemedim, ama seçim hakım yoktu"
"Herkesin seçim hakkı var Kerem, önemli olan sen o seçimi yapacak kadar güçlü musun?" "Yoktu işte daha yaşamın, gerçekten yaşamanın nasıl bir şey olduğunu görmeden ölmeyi istemiyordum" ona daha sıkı sarıldım "İyiki de istememişin"
"Bu şekilde doğmuşsan bu hayatı yaşıyorsan 'onlar' seni yönlendirir ama sen onları asla. Sen bile farkında değilsin ama senin tüm seçimlerini diğerleri yönetiyor, çünkü hep birşeylerden kaçma derdindesin.
Ben de öyle hep diğerlerinin yaşadığı hayata göre yaşamaya çalıştım ama aslında istediğim ne biliyor musun?" olumsuz anlamda başımı salladım çünkü bu anlatılanlardan sonra sanki aylardır farklı bir ilişkim olduğu Keremi daha yeni tanıyordum
"Aralarından geçiyorum
hiç kimse el-ele değil
herkes kendine dönmüş diyorum.
birkaçının içine bakıyorum
hiç kimse kendisiyle barışık değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▪■》Gitme《■▪
FanfictionYapılan hataları kim öylesine sorgulamadan affedebilir ki? Biz birbirimizi affedemedik ama umarım çocuklarımız bizi affeder.