Z:Bebeğim gel şöyle
-Zeynep kucağındaki Lema'yı Aziz'in sol yanına oturttu , doğrulacağı sırada Aziz'in yaşlı gözlerini gördü ve kaşları ondan bağımsız çatıldı.
Z:Bebeğim?
-Özün de Aziz'e bakınca Zeynep onun saçlarına dokundu
Z:Bebeğim neden ağlıyorsun, gel şöyle.
-Kadın uzanıp oğlunun kemerini çözüp kucağına aldı ve oğlunun minik gözyaşlarını dudaklarını kondurarak kuruladı.
A:Sen bana küstün?
-Zeynep oğlunun soru dolu sesi ve yaşlı gözlerine, şefkatle gülümsedi
Z:Hayır bebeğim ben sana nasıl küserim ki?
A:Ama Kerem bana sarıldı sen de onu bağırdın ağladın
-Zeynep gülerek oğlunu öptü ve sakinleştirmek için sırtını okşadı
Z:Ben sizi çok seviyorum ve size bu gece hiç kızmadım özellikle de sana bebeğim tamam mı, Aksel amcana baba yerine amca demiş olabilirsin ama bu gayet doğal sizden bunu istemem benim suçum.
A:Ani ben seni çok seviyorum.
-Kadın sıkı sıkı oğluna sarıldı "Ben de bebeğim ben de" oğlunu geri arabaya oturttu ve kapıyı kapattı Aksel birkaç kişiyle vedalaştıktan sonra onlara ulaştı ve sürücü koltuğuna geçti.
................................................
-Adam kadına bardağı uzattıktan sonra yanına oturdu ve kadının zaten izlemediğini bildiği televizyonun sesini kıstı sonra da ona sarıldı "Ne yapacağımı ne yapmam gerektiğini hiç ama hiç bilmiyorum" erkek kadının saçlarını okşadı "Zamana bırak güzelim" "Yarın herşey daha güzel olur?" adam biraz göğsünü dikleştirerek başını eğdi kadının yüzünü görebilmek için "Biliyor musun ne demiş Cemal Süreya?" "Ne demiş?" "Yarından bir şeyler beklemekle, geçiyor ömrümüz...." uzun ve derin sessizlik kaplamıştı dört duvarın arasındaki boşluğu, yüceltilmiş bir yazarın anısına mı yoksa o yüce adamın sözlerinin anlamına mı?Z:Peki ya yarını beklemekten daha iyi bir seçeneğimiz yoksa elimizde?
A:Yarının bu günden farkı ne olacak ki?
Z:Bilmiyorum ama farklı olması gerek.
-Adam tekrar kadına sıkı sıkı sarıldı ve kendine çekti
A:Şhhh peki şimdi uyuyalım ve sabah ola hayır ola diyelim biz'de.
....................................
-Zeynep poğaçaları fırından çıkarıp sıcak tavayı soğuk mermerin üzerine bıraktıA:Yardım lazım mı?
Z:Zaten bitti geç otur sen.
-Aksel eline meyve suyunu aldıktan sonra Zeynepin yanağına öpücük kondurdu ve mutfaktan çıktı
A:Ben çocukları uyandırmaya gidiyorum.
-Zeynep gülümsedi ve tam tabakalmak için parmak ucunda uzandığında çalan kapıyla yine alçaldı Aksel de topukları üstünde dönerek ona baktı
A:Birini mi bekliyoruz?
Z:Ben? hayır, annem gelmiş olabilir?
A:Hmmm haber vermemişti aslında ama olabilir.
-Yavaş adımlarla kapıya doğru adımladı ve kapıyı açtı beklenmedik misafiri öyle şaşırtmıştı ki hareket edene kadar kadın hışımla içeri girmiş ve saniyeler içinde Zeynep'i bulmuştu "Hep aynısın!" kadın hızla başını kaldırdı ve 3 yıl boyunca gözlerindeki nefret değişmeyen kadına baktı parmaklarından kayan tabak büyük bir gürültüyle parçalanırken kadın bilmişlikle güldü "Hala becereksiz" masadan çektiği sandalyeye oturdu ve doğrudan Zeynepe baktı "Neden burdasın?" Zeynep şaşkınlığını atmak için Aksele baktı "Zeynep yukarı çık lütfen" "Merak etme Varol köylü güzelini yemem, bizi biraz yalnız bırak" "Yok ya, bunu benden hangi hakla istiyorsunuz?" Zeynep sonunda konuşmaya dahil oldu "Aksel bizi yalnız bırakabilir misin?" Aksel kollarını bağladı ve sırtını duvara yasladı "Bence buna hiç gerek yok!"
"Peki öyleyse zaten söyliyeceklerim fazla uzun değil" sandalyeden doğruldu "Siz ikiniz neden buradasınız biliyorum ama malesef başaramazsınız 3 yıl önce başaramadığınız gibi şimdi de olmicak, sen küçük cadı oğlumu rahat bırak onun vicdanına dayanıp kendine çevirmeye çalışma anlamadın mı o sensiz mutlu senin ortadan kaybolduğun an hayatına devam etti evlendi çocuğu oldu şirketi devraldı ve gayet başarılı ve mutlu sen neden kabullenip devam etmiyorsun? Seni unuttuğunu yediremiyor musun kendine, 1 yıl boyunca seni her şekilde kulandığını yediremiyorsun değil mi? "Yeter be kadın yeter sus artık!" Aksel Sevimi kolundan tutup kapıya doğru savurdu "Git burdan!" "Daha söyleyeceklerimi bitirmedim ibne seni gidi, oğullarımla ne yapmaya çalıştığınızı biliyorum burda kurduğunuz mutlu aile hayatına devam edip benim oğullarımı çökerteceksiniz değil mi? Şimdi size söylüyorum ya oğullarımı rahat bırakın ya da ben size oğullarımı zorla rahat bıraktırırım"
merdivenlerden gelen hafif tıkırdamayla Zeynep gözyaşlarını hızla sildi "Anne?, babaaaa?" Aksel Zeynepi bırakmadan Özün ve Azize seslendi "Mutfaktayız çocuklar şimdi geliyoruz" "Bu çoçuklar sizin mi başka birinden mi bilmiyorum umrumda değil ve bil ki bu çocukları oğluma yutturamayacaksın!" Özün Sevimin sağında belirince Zeynep hızla sırtını döndü ve gözyaşlarını sildi "Oğlum siz acıktınız mı?" Aziz Özünün ardına belirince konuştu "Hayır baba, o kim?"
"Fazla aşağlık değilmişsin ya ben de bana babaanne diyecek diye korktum bi an, Kerem gayet iyi uyumuş sizin sayenizde onlar senin torunlar diyip duruyor. Oğullarını al git burdan seni ka*tak!"
"Yeter Sevim hanım çıkın gidin burdan, yaşınızdan dolayı sizi dinledim ama derhal terkedin evimi!"
Zeynepin sinirli sesinden sonra Sevim hanıma doğru uçan küçük kırık tabak parçasının bıraktığı çizik ve ondan sızan kan eş zamanda olmuştu "Seni cadı anneme pis konuşma!" Aziz Özünün bağırmasından sonra Sevimin ayağına bastı ve geri doğru ittirip annesinin boynuna sarıldı, Zeynep Özünün eline aldığı kırık parçayı sıktığını gördüğünde hızla adımladı ve onu kucağına aldı "Özün oğlum bırak onu lütfen bak geçti artık tamam mı" Özün küçük yumruğunu açtığında gördüğü kanla ağlamaya başladı "Anne acıdı" "Anii Özi kanıyor" Aksel Sevimi kolundan tutup dışarı doğru ittirdi "Sen bir kez daha bu eve gelirsen ve eşimle oğullarımı rahatsız edersen inan bukadar sabırlı olmam, şimdi çık git kapı orada!" Aksel hızla mutfağa döndü ve Azizi Zeynepin boynundan alıp sandalyeye oturttu "Siz çocuklar nezaman söz dinleyeceksiniz!" Ayağıyla kanlı kırık tabak parçalarını köşeye ittirdi
"Zeyneep, Özüüüüün, Aksel!" Aksel ve Zeynep gelen kapı çarpma sesiyle telaşla birbirine baktı ama Zeynep tekrar Özünün elini temizlemeye devam etti, saniyeler sonra mutfak kapısına Kerem belirmişti gözleri önce masada kanlı elini temizletirken ağlayan bir Özün kirpikleri nemli Zeynep sandalyede oturmuş Akselin boynuna sarılmış iç çekerek ağlayan Aziz ve sonunda köşede kanlı tabak parçaları "S-iz iyi.. iyi misiniz?" Aksel Azizi bırakıp karşısına dikildi "Gel dışarda konuşalım" Kerem Akseli dinlemeden çöküp Azize sarılınca çocuk daha güçlü ağlayıp onu ittirmeye çalıştı "Aniii, aniii" Aksel Keremi omuzlarından tutarak Azizden uzaklaştırdı ve kendisi dizlerinin üzerine çöktü "Ağlama oğlum herşey geçti tamam mı, bak Kerem abiniz geldi" Aziz başını sallayıp gözyaşlarını sildi Aksel gülümsedi ve doğrulup Keremle dışarı çıktı. "Aksel neler oluyor?" Aksel elini omzuna atıp boynunu kaşıdı "Kerem kendin uzak durmicaksın biliyorum ama aileni ailemden uzak tut!" "Onlar seni..." "Sakın ama sakın bitirme onlar benim ailem senin olmadığı kadar benim ailem, az önce söylediğim şey ne bir arzu ne bir yalvarış bu senin sorumluluğun duydun mu beni!" Aksel Keremi ittirmesiyle Kerem geri doğru sendeledi ve yere oturdu "O Özün? Onun eline annem mi bir şey yaptı?" Aksel Keremin ağlamaklı sesini duyunca yanına çöktü ve omzunu patpatladı "Korkma annen çocuklara dokunmadı Zeynep ve ben var oldukça onlara kimse dokunamaz, annen Zeynepe küfretti ve Özün kırık tabaktan parça alıp annene fırlattı birkez daha aldığına elini sıkarken parmakları kesildi ama küçük kesikler merak etme" "Teşeklür ederim Aksel senden nefret edebilirim ama aynı zamanda da minnetarım sen benim olamadığım herşey oldun baba, eş, sevgili, kardeş, güvenilecek erkek sen herşey oldun ben ben ise tüm gerçekleri itip bir yalanda yaşamayı kabul eden bir gariban" "Artık bunu değiştirmek için bir şansın var Kerem bence bu zamanı evin önünde kendine acıyarak geçirme" Kerem gülerek başını eğdi ve burnunu çekti "Kesinlikle" ve hızla doğruldu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▪■》Gitme《■▪
FanfictionYapılan hataları kim öylesine sorgulamadan affedebilir ki? Biz birbirimizi affedemedik ama umarım çocuklarımız bizi affeder.