-Hala gülüyordum bunu bilinçle yapmıyordum ki sadece içimdeki yıllarca gizlediğim korku yüze vurmaya başlamıştı.
aynı zamanda da hıçkırıklar boğazımda diziliyor ve beni boğuyordu tam bir akıl hastası gibiydim , sinirle tırmaladığım ellerim acımaya başlamıştı ve kan kokan tenim midemi bulandırıyordu.S:Kes şunu, çıldırdın mı?
-Ben hala aynı şekilde devam edince arabayı sürmeyi devam ederek aramızdaki bölümden bir paket renkli haplar çıkardı ve içinden birtanesini avucuma yerleştirdi, hızla ağzıma alarak dilimin altına yerleştirdim.
...................................................
-O, o Zeynep değildi benim sabah sarıp sarmaladığım kişi değildi bu bana mutlulukla bakıp kıkırdayan kızın yerine , derin derin boşluğa bakıp kahkaha atan biri gelmişti.
Ona yaklaşmak sarıp sarmalamak acılarını dindirmek istiyordum ama ona her yaklaştığımda çığlık atarak gülüyor ve kendini tırmalıyordu, kim ne yapmıştı ona?-Melisi bizim özel hastaneye getirmiştim çünkü sırtı çok kötü olduğunu tekrarlıyordu sürekli. Melis uyuyunca odadan çıkıp öğlenden beri telaşlandığım Zeynepi aramaya koyuldum telefon çalıyordu ama cevap yok, bana muhtemelen kırılmıştı sinirle gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve aramaya devam ederek asansöre doğru yürüdüm.
Durmadan arıyordum ama açmıyordu bir kez daha numarasını tuşladığımda hastaneyin önündeki küçük bahçede adımlamaya devam ettim, girişten oldukça uzak olan alanda duyduğum melodi ve gülme/hıçkırık sesiyle tedirginlikle o yöne yürüdüm. Onu göreceğim aklıma bile gelmemişti.K:Zeynep bebeğim elini uzat bana.
-Tedirginlikle ona bir adım attığımda, değişmeyen davranışlarından cesaretlenerek bir adım daha attığımda çığlığı basmış ve saçlarını yolmaya başlamıştı. Bağırması veya bana kızması umrumda değildi ama kendini yaralaması, kendi canını yakması tahmin edemeyeceğim kadar çok canımı yakıyordu.
K:Güzelim gel bak özür dilerim.
-Benim sesimi duyduğundan sakinleşmesi beni heycanlandırdığı kadar bu hale düşmesi mahvetmişti. Sesimi daha ayan duyması için öksürdüm ve dizlerimin üzerine çökerek anlatmaya başladım.
K:Geçen ay tepemde şakıyor.
Islanmış kaldırımı ise olduğundan daha parlak göstererek yolumu şavuklandırıyor. Yan sokakta giderken, gece yarısı sabaha doğru ,karanlıkta çökmüş sis in boğucu ağırlığı ve birkaç içmiş itin yol kenarında horuldamaları. Aldırmadan yürüdüm ve tam köşeyi dönmüştüm ki onunla karşılaştım..-Ben durunca daha sesli ağlayınca devam ettim.
K:Ölüm ile karşılştım ve beni kolumdan kavradı...
-Ağlamayı bırakıp sadece gülmeye başladığını bir işaret olarak görüp devam ettim.
K:Korkudan elim ayağım birbirine dolanmıştı ne yapacağımı bilmiyordum. Sonunda cesaret edip başımı kaldırıp yüzüne baktım ,soğuk,hırçın ve hükmedici idi ama gülümsüyordu şaşkınlıkla gözlerim büyüdü o , o...
-Başını dizlerinden kaldırıp kendini tırmalamayı bırakınca bir adım daha yaklaştım, o ise daha da sindi olduğu yere ve gülmeye devam etti..
K:O, o güzeldi o eşşsiz güzeldi tam bir affet, afetlerin diğer anlamı gibi 'felaket'.
Soğuk eline rağmen yakıcı gözleri vardı içindeki cehennemi bana ölmeden yaşatıyordu, anında tutuldum kalbim de aklımda çalışmıyordu. Onun benim olmasını değil de ben onun olmak istiyordum, sıcak elimi son olduğunu bilmeme rağmen soğuk yanaklarına yerleştirdim ve yaklaştım, yaklaştım...o da bana yaklaştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▪■》Gitme《■▪
Hayran KurguYapılan hataları kim öylesine sorgulamadan affedebilir ki? Biz birbirimizi affedemedik ama umarım çocuklarımız bizi affeder.