-Yağmurun üstü çıplaktı ve Akselin üzerindeydi Yağmur beni farkedince eline aldığı gece lambasıyla Aksele saldırmaya başladı, Aksel kendini savunmuyordu bile ama o hala Akselin onu bırakması için çığlık atıyordu, ama malesef ben artık olayı kavramıştım her vuruşla kafası diğer yöne savruluyordu resmen kendinde değildi, kitlenmiş şekilde Yağmuru izliyordum
"Seni lanet olasıca ibne herif, geberteceğim seni!" anca Yağmur bağırmaya başladığında kendime gelebilmiştim hızla onların üzerine atladım ve Yağmurun elindekini almaya çalıştım ama diğer eliyle bana vurmaya çalışınca onu kendime çektim ve yere yuvarlandık herzamanki çarpık kısmetime ben altaydım bedenimin acısıyla acıyla bağırdım Yağmur bu yumşaklığımdan yararlanıp başıma lambayı indirdi "Seni de geberteceğim pis kaltak, herşey senin yüzünden oluyor! Canı senin yüzünden bıraktım. Aksel de senin yüzünden beni istemiyor!" Dizimi karnına geçirip iki büklüm olmasını sağladıktan sonra hızla doğruldum ve birkaç tekme daha geçirdim ve sonra kollarından tutarak sürüklemeye başladım, çırpınmaya başlayınca boynuna birkaç tekme daha attım hiç dikkat etmeden merdivenlere aşağı indirdim ve kapının önüne çırılçıplak haliyle bıraktım, tamam ya Akselin montunu üzerine fırlatmış olabilirim, kapıyı kapatıp kilitledim ve hızla Akselin yanına döndüm hala aynı şekilde duruyordu ve leş gibi içkiye kokuyordu, yüzünde birkaç yer kanıyordu bu yüzden aşağı inip acil yardım kutusunu alıp hemen yine yukarı çıktım. Yaralarını temizledikten sonra kutuyu yana bırakıp yanına uzandım ve örtüyü üzerimize çekip ona sarıldım onu çok çok özlemiştim.
.............
Yanağımda gezinen ıslaklıkla gözlerimi araladım, görüş açıma Aksel girince gülmeden edememiştim "Barışmamız ben baygınken olsun istemedim bu yüzden hadi uyan"
"Sen baygınken çok güzel şeyler olabilirdi mesela bu sabah yanında Yağmurla uyanabilirdin" Aksel tamamen kendini benim üzerine bırakmasıyla nefesim boğazıma takıldı "Kalk be ayı!" "Hee Yağmur kim?" hatırlamadağını kastetiğinde inanması zor birşey gibi yüzüne baktım ama sorgulayıcı bakışlarını görünce vazgeçtim
"Of Aksel ya sana dedim ya bi kız senden hoşlanıyor, tanımak istiyor diye sen de tipim değil demiştin"
"Hah gerçekten de tipim değil, eee onun burda ne işi var?" şaka yapıyorsun dermiş gibi ona baktığımda başını yana yatırdı ve daha dikkatli baktı
"Tanrım Aksel beni çıldırtacaksın kendini kayıplayana dek zıkkımlanır mı bi insan be!" Bileklerimi tutup başımın iki yanına bastırdı ve üzerime eğilip nefesini yüzüme üfledim hissetiğim iğrenç kokuyla öğürdüm "Daha çok bilecek misin yoksa daha ileri mi gideyim?" çırpınarak ellerimi ondan kurtardım "Salak şey az kalsın kusuyordum!"
"Onu boşver de dün sabah bana Melis geldi saçma sapan tehtidler savurup vazomu bana fırlattı ve kaçtı, o kızı tımarhaneye kapatmalılar" işte şimdi nelerin döndüğünü anlıyordum yine herşeyin altından Melis burnunu çıkartmıştı önce bana geldi ve durumları öğrendi sonra Aksele kontrole geldi ve en sonda taktiğini çalıştırdı ama doğru anı yakalayamamış çünkü ben ortaya çıktım vay anasını benden detektif olur be "Sana bir şey yaptı mı" kaşına dokunup acıyla inledi "Galiba yapmış" elini tutup kaşından çektim ve bu kez ben onun üzerine oturdum ve bileklerini ayaklarıma yakın kıvırdım "Salak! gece geldiğimde Yağmurla neredeyse kısa bir ilişkiye giriyordunuz ama ne yolunda gitmediyse Yağmur çok sinirlenmişti ben odaya girince elinde gece lambasını tutuyordu beni gördüğünde hızla sana vurmaya başladı"
"Halime bakılırsa sen de oh olsun deyip yandan izlemişsin" salak şey, gözlerimi devirerek konuşmama devam ettim
"Öyle de diyilebilir bana söylediğin tüm saçmalıklardan sonra"
bileklerini benden kurtarıp kollarımdan tutarak üzerine çekti
"Söylediğim tüm saçmalıklar benim salak biri olduğum yüzünden, çünkü sen benimle olmayınca öyle bir çıkmazdayım ki küs olmasak bile senden uzak olunca kendimi kesesim geliyor" doğrulmaya çalıştım ama beni daha sıkı tutmasıyla göğsünde yatmaya devam ettim
"Yalancı pislik sen her zaman benden kaçıp uzaklarda kalmayı tercih ettin Begümün gittiği gün bile gelip bana sarılmadın acını paylaşmadın gittin ananın avradına!"
"Gittim evet ama ya sana sarılınca daha önce yaptıklarım yüzüme vurmayacak mıydı, sana bağırışlarım, kaçırdığım onca özel günlerin ve sadece başka bir kız yüzünden"
"Sen beni önemsiz hissetirdin!" kollarını belimin etrafında sıkılaştırdı "Sen de öyle, sana binlerce defa ne olduğunu söylemeni bekleyeceğim dedim ama sen hiçbir şey söylemedin sanki ben sıradan biriydim ve senin hayatında olan birinden haberim olmasını hak etmiyordum öyle mi!"
kollarını belimden çekip doğruldum
"Ben bir kez sana birşeyi zamanında söylemedim diye sen de dağlara kalktın asıl sen farkında değilsin ki herzaman gizleyen,kızan ve fazgeçen taraf sendin" o da oturma şekline geçince karnından ayaklarına oturdum "Zeynep canım benim, güzelim lütfen bunlardan vazgeçelim, biliyorum nekadar karaktersiz ve abaza vir kişiliğe sahip olduğumu ama sana söz veriyorum bir daha böyle şey hiçbir zaman yapmayacağım tamam mı?"
şüpheyle ona baktığımda ellerini yüzümün iki tarafına yerleştirdi ve gözlerime baktı "Lütfen beni affet güzelim" burnuma küçük bir öpücük kondurduğunda gülümsedim ona hiçbir zaman hayır deyip kızamayacağımı biliyorum.
"Kerem nerde?" bilmiyorum anlamında omuzlarımı silktim
"Nerde olduğunu hiç bilmiyorum, gece sen beni aradığında tahminimle onu da Melis aradı, sözde dedesi kalp krizi mi ne geçirmiş de hastaneye gitti" ellerini bel oyuntuma koyup beni kendine çekti ve sarıldı "Sen neden gitmedin?" "Gitmedim çünkü senin yanına gelmek o salak moruğun ölüm haberini beklemekten daha önemliydi" saçlarımı tutup başımı doğrultmamı sağladı "Şttttt ayıp ama kime kötülük etiyse etti o adam günahları ona kalsın, bizlere öyle kötü kötü konuşmak düşmez"
başımı olumlu anlamda sallayıp omzuna yattım.
"Hadi kalk ta gidip kahvaltı edelim, yoksa ikimiz de hasta yatağına düşeriz
"Bizim zaten bi ayağımız mezarda be kızım" omzuna vurup kalktım
"Senin mezarda olabilir ama benim değil ben daha çorap örmeyi öğrenmedim" kapıya doğru yürürken ardımdan gelen seslerden onun da kalktığını anlıyorum "Zeynep anlayamıyorum o saçma örgü takıntın nereden çıktı, o yeşil ediklerini kaybettiğinde annem sana aynilerini alıp verdi" "Hain herif biliyordum öyle yaptığınızı!" elime aldığım top şeklinde süsü ona fırlattım "Yenilerini almamız bile saçmalıktı güzelim iğrenç derecede çirkindiler ve yıkasak bile pis kokuyordular!"itiraf etmem gerektiği için elerrimi önüme birleştirdim ve dudağımı da sarkıtarak başımı eğdim ama ben seviyordum ki onları "Çünkü içine senin sakızlarını topluyordum" Aksel çenemi kaldırıp yüzüme baktı ama gerçeği söylediğimi farkedince öğürmeye başladı
"Tanrım Zeynep sen onları giyiyordun" ve saniyeler sonra kahkahalara boğuldu ve dizlerinin üzerine düşerek gülmekten karnını tutmaya başladı. "Şimdi bari prezerfatiflerimi toplamıyorsun değil mi?" ben ona en kötü bakışımı fırlatırken o başını telaşla kaldırıp yüzüme baktı ben de ona sırtımı dönüp mutfağa girdim "Hayret sen hala kullanıyor musun, yoksa sadece hijyen için mi?" tabiki de bizim de bi bildiğimiz vardır ey komşular, şuan dönüp Akselin şımasına bakmamak için kendimi zor tutuyorum
"Zeynep! Şimdi birşey söylediğini mi zannediyorsun küçük cadı" Aksel küçük piliç gibi ellerini beline koymuş gıdaklayarak geldi.
......................................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▪■》Gitme《■▪
FanfictionYapılan hataları kim öylesine sorgulamadan affedebilir ki? Biz birbirimizi affedemedik ama umarım çocuklarımız bizi affeder.