Kitap kapağımın tasarlayan,benden desteğini eksik etmeyen sumeyyeezell e çok teşekkürler :)
******
Gizlendiği duvar arkasında boşalan şarjörü yere atarken deri montunun cebindeki tam şarjörü el çabukluğu ile mermi yatağına sürdü.Arkasındaki duvara ardı kesilmezcesine gelen mermileri birkaç saniye dinledi.
Yalnızca bir kaç saniye...
Yaslandığı duvardan destek alırcasına saklandığı yerden çıkıp 2 el ateş etti Ali.Bu olay bir kez daha tekrarlandığında yılların kurdu merminin ateşinden,sesinden yönünü tayin etti.Sol arka çarprazda yıkma kapının ardında ve yukarı merdivene konuşlanmış 2 adamı 2 el ateş ettiğinde çift namlulu silahı çoktan işini bitirmişti.
Duvarın arkasından etrafı kolaçan ederek çıktığında
"Ali beklemede kal!Önder ve Sabri ateş çemberinin içinde kaldı."kulağını yırtarcasına inleten ses dinleme çipinden geliyordu.
"Ali kal orada!"
Ama ne yazar...
Ali,bugün Hızır aleyhisselamdı.Ali,mazlumun ahına yetişendi bugün.İsmi dahi sahte,etrafına çelikten pençeler örmüş olan adamdan başkası değildi Ali..Gurbet ellere kendini hapsedendi Ali..Attığı adımlarda çocukluğu düşendi aklına,Uzungöl'ün gürül gürül akan serin sularında yüzüp eğlendikleri günler...Kurtarmak için çırpındığı kadını kesinlikle prospektüsüne bakmadan kullanmıştı.Yoksa onu da kaybetme hissiyatı yakıp kül eder miydi böylesine...
Sağında oluşan gölgenin milimi daha kadrajına gireli birkaç salise olmuşken gölge sahibinin köprücük kemiğine sıkmıştı kurşunu .Adam ahlama sesi ile yere yığılırken aklındaki felaket senaryolarıyla merdivenin başına gelmişti.
Kulağında aynı sesler...
Önder ve Sabri umurunda değildi,onlar bok çukuruna da düşseler yine bir yol bulurlardı ama canına kurban olan kadın savunmasızdı...O kadın, kimsesizdi...O kadın ,onu en çok sevendi...O kadın, onun karısıydı...
Merdivenleri hızla tırmanan adam canını hiçe saymış Ali'den başkası değildi.O adam, Ali de değildi...Yağız...
15+1 'lik silahında kalan mermi sayısı beynini meşgul ederken çiftlik bozması evin tahta kapısının önüne gelmişti şimdi.Sol ayağını kaldırıp hızla kapıya geçirirken kendini sağ tarafa atmıştı adam.Ve doğru tahmin...Ardı ardına gelen mermiler taraçadaki saksıları ve karşı duvarı delik deşik ederken Ali pisçe güldü.Bu gülüşte bin bir tuhaflık bin bir öfke vardı...Saha adamıydı Ali,yoluna ailesine dahi arkasını dönmek suretinde kalan adamdı o.Yalnızlığın timsaliydi...Dili gizli,sözü gizli olandı... Vücudunda 2 çıkarılamamış mermi olandı.Yaşadığından annesinin haberi olmayan,kanser teşhisi konan bir kadını ardında bırakandı...O, soğukların adamıydı...Memleketinin yeşilini bir uğura hapsetmiş tozun dumanın adamıydı o...O ,barutun adamıydı...O ,taşları yastık yapmaktan gocunmayandı...Adı meçhul sanı meçhul olandı...O dağ başında ölümü bekleyendi,yeri geldiğinde ise La Jolla'da mükemmel aksanı ile denize karşı şampanyasını yudumlayandı.Bazen elleri ile insan boğacak,işkenceler edecek kadar vahşi, bazen ise dünyanın en nazik adamıydı.
Pompalı tüfeğin beşinci mermisi karşı duvarda afilli bir giriş yapıp duvarın sıvasını dökerken Ali şarjörün bittiğine kanaat getirerek adamın sağ elini hedef aldı.Silahı ateşlemesiyle adam "AH!"nidası ile yere kapaklanırken Ali hızla içeriye daldı.35'ini geçgin adamın uğunarak yerde kıvranırken Ali adamın ensesinden tutarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı:KILIÇ
General FictionNe büyük yorgunluklarımız vardı sevgilim... Ne yapıp edemediklerimiz... Ne pişmanlıklarımız ne hüzünlerimiz.. En yürek yakanı ise ne hasretlerimiz vardı bizim... Koyu ayazlara sürgün,gözyaşlarına mahkum... Taşınabilir portetif acı yaslarım...