"Melek!"bir kere daha seslendi kadına Yağız.İyice büzüldü yatakta Melek,uyanacak gibi değildi.
"Geç kalırsan karışmam."dedi,kadının poşetteki kıyafetlerini yatağın ucuna bırakırken.Öylece büzüşmüş haline gülümseyip eğildi öptü alnından.
Tam o sırada alarm çaldı gümbür gümbür.Ve Melek'i uyandırma şerefine o deli fişek nail oldu.Ok gibi fırladı Melek.Korkuyla "Geç kaldım!"diye bir feryat figan kopardı hepten.
"Önce eve gitmem gerekiyordu ben bunu nasıl unuttum ya!"
"Yarım saattir uyan diyorum,bir türlü uyanamadın."
"Geç kaldım.Mahvoldum.Kıyafetim bile yok giyecek.Sen alsan gelsen yetişemem.Çocuklar da evdedirler.Of!"diye yataktan kalkan kadını durdurdu Yağız.Derdi tasası bu münasebeti olabildiğince saklamaktı.En azından şimdilik.Oracıkta sarıldı yarı çıplak kadına
"Bir sakin ol!"
"Nasıl sakin olayım?"
"İşte böyle!"kolunu doladığı kadının başını göğsüne yaslanmasına izin verdi.Dün ıslanan kıyafetlerini dert ediyordu,biliyordu.Ama ona gün çoktan aymıştı,bir daha uyumamıştı Yağız.O sırada da her şeyi düşünmüştü.
"Geç kaldım Yağız,şakaya vurulacak zaman değil."
"Kalmadın kalmadın.Ben güne çok erken başladım,ilk işim sana evden yeni kıyafetler getirmek oldu.Debelenip durma."dedi yatağın ucundaki poşeti gösterdi en sonunda.
"Nasıl?"dedi Melek,sevindi de bu duruma.Ama kısa sürdü bu sevinç "Selma annem,çocuklar gördü mi seni?" dedi panikle.
"Görseler ne görmeseler ne?"dedi çapkınca gülümserken Yağız.Göz kırptı kadına. "Çok kötüsün!"dedi al al olmuş yanaklarıyla.
"Öyleyimdir."dedi yanaklarından öptü kadını,uzun soluklu.Biran olsun ayrılmak istemedi.Oracıkta daha fazlasını diledi.
"Ama dersen bugün tatil yapayım."
"Tabi ben de kendi kendime tatil ilan edebilecek bir işe sahibim ya."diye susturdu adamı.
"Rapor alalım.Bir gün yahu!"dudakları boynunda soluk soluğa söylendi.
Güldü Melek. "Olmaz!"dedi,sarıldığı adamın omzundan öptü.Zoraki koptu kollarından.
"Hem dünkü işlerimizi de hallederiz."
"Hemen hazır olurum."dedi poşetteki kıyafetleri alıp banyoya giderken.
"Nereye ?"dedi kıyafetleri kucaklamış kadına.
"Banyoya."
Kaçar gibi gidişine gülümsedi Yağız.
"Simitler soğumadan hazır olmazsan bugünü tatil ilan ederim."diye peşi sıra tehdit etti Melek'i.
****
Neyseki Melek simitlerin sıcaklığına yetişmişti.Hoş yetişmese de olacak iş değildi bu tatil.Güzel bir kahvaltı yaptılar birlikte.Hoş sohbete çok uzun zaman sonra nail olmuşlardı.Yıllar sonra.Ötesini berisini düşünmeyi çoktan bırakmıştı Melek.Mutlu olduğunu yaşama peşindeydi artık.Ve en çok Yağız ile mutluydu.Bir kere daha anladı onunla tamdı.Yeganeydi.Kalbi düze çıkmıştı en nihayetinde.Biliyordu,ihtiyacı vardı birbirlerine.Sevmek kadar sevilmek de mühimdi.Sarmak kadar sarmalanmak da.Yıldırım nikahı kıyacaklardı,Yağız bir nikah tarihi alacaktı bugün.En öncesinden.Niyetleri kaybedilenleri en erkeninden telafi edebilmekti.Düşündü Melek.
Yağız'ı koyduğu yere başka kimseyi koyamazdı,dünyada!
Önce Melek'i hastaneye bıraktı Yağız.Sonra erkenden nikah tarihi aldı.Ameliyattan bir önceki güne denk geliyordu.Hiç şüphe etmedi bu alelade nikahtan.Daha fazlasına tahammülü yoktu.Veli İşli'nin tehditlerine karnı toktu,kızının annesiydi Melek en nihayetinde.Şaibeli bir birliktelik olmamalıydı bu.Bunca senenin ahmaklığına yoksa başka ne çareydi?Ardından ertesi gün için yeni bir randevu aldı tapu dairesinden.O video kaydını istihbarata vermek için ameliyat sonrasını bekliyordu.Şimdi vermek hem kendini hem ailesini ateşe atmaktan başka bir şey değildi.Çünkü bu bilgiler sıradan bilgiler değildi.Hala bir sessizlik vardı ortalıkta.Videonun varlığından haberdar olan Sabri ve diğer asker ölmüştü.Sır gibi saklıyordu Yağız bunu herkesten.Koca bir yük gibi.
Tapu işlerini de bu yüzden biran evvel önce yapmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı:KILIÇ
Narrativa generaleNe büyük yorgunluklarımız vardı sevgilim... Ne yapıp edemediklerimiz... Ne pişmanlıklarımız ne hüzünlerimiz.. En yürek yakanı ise ne hasretlerimiz vardı bizim... Koyu ayazlara sürgün,gözyaşlarına mahkum... Taşınabilir portetif acı yaslarım...