Şubat,2016
"Ya sağlam durun ya da kaçın çünkü sizi tutuklayacaklar."
Uyandı.Küçük hücrenin tek penceresinden sızan ışığa bakınca kamaştı gözleri.Şubatın ayazı işlemişti sanki taşa duvara.Doğruldu yattığı yerden.Oturduğu yerde yüzünü sağlam eli ile ovuşturacak oldu ki sol kaşının üstündeki yaraya değdi eli.Yokladı yarasını.F tipi cezaevinde yatıyordu.Savaştığı insanlarla aynı kefeye konularak 'hain'damgası vurularak!Bundan büyük yara mı olurdu?
Daha fenası da vardı.Ona bu oyunu düzenler iyi işlemişlerdi planlarını.İlmek ilmek! Yuvarlak, şişko bir savcı.Mantıksız sorular sordu durdu o gün.Yine aynı pervasızlıkla "Ben sizi salıvermeyeyim de mahkeme bunu yapsın." dedi.O an anladı, bu çok büyük bir oyundu.O gün, mahkeme sırasını beklerken elinde cübbesi olan gençten biri yanına geldi.Hiç tanımıyordu. "Siz, Yağız Yılmaz mısınız?" diye sordu önce.
"Evet" dedi buna karşılık Yağız.
"Ne olur sağlam durun ya da kaçın çünkü sizi tutuklayacaklar." dedi peşinen.Tahmin etmediği şeyler değildi bunlar ama hayatta hiçbir şeyden kaçmamıştı.Böylesi ciğeri beş para etmez oyunlardan kaçacak değildi!Paşa paşa bekledi sırasını.İnanmak istedi buradan çıkıp evine gidebileceğini.Ama yanıldı.Müsteşarlığın savcılığa gönderdiği 'onu aklayacak' tüm belgeler dosyadan alınmıştı.Yok edilmişti!Hakim karar vermekte zorlandı,terledi durdu olduğu yerde.Nihai savcılığın isteği doğrultusunda karar verdi.
"Sanığın tutuklu yargılanmasına karar verildi."
Yaklaşık bir ay olmuştu.Kızını,karısını görmeyeli...Bir hafta öncesine kadar ara ara da olsa telefonla görüşebiliyorlardı.Ama bundan bir hafta öncesinde fena şeyler olmuştu.Sabah tıraş olmak için ortak tuvalete gittiğinde bir adam elinde sustalı ile saldırmaya kalkıştı.3 kişiydiler.Biri tuvaletin kapısını tutuyordu,diğeri de sustalının işini kolaylaştırmak için Yağız'ı zapt etmekti niyeti.Elinde de bir levye.Ama yeter miydi 3 kişi böylesi bir adama?Adamları klozet kapağı ile dövdü.Hem de ne dövme!Yaptıklarına yapacaklarına pişman serildiler yerlere.Birinin durumu ağırdı.Ondandır Yağız'ı tek kişilik hücreye alındı,görüş izinleri,telefon hakkı da yoktu ondan beri.Sol kaşının hemen üzerindeki yara da sağ avcundaki kesik de o günden yadigardı.O günden beridir düşünüyordu.Bu oyun başka oyundu.Böyle hapishaneye düşürülen ilk masum değildi ama topyekün ortadan temizlemek de vardı planları arasında.Durmaları da olanaksız gibiydi.Bulurlardı bir yol yordam.Böylesi bir kapanda her yol mübahtı onlara...
Ona aymayan günlerin eteğinde kalktı oturduğu uyduruk şiltenin üzerinden.Ufak çeşmede yıkadı yüzünü.Musluğun kenarındaki tentürdiyotu pamuğa damlatıp yaraların etrafına sürdü.O sırada demir kapının kilitleri açılmaya başladı.Ondan ötürü döndü kapıdan yana.Gardiyan "Avukatın geldi!"diye sesledi.
Demek Ayla gelmişti.Çıkmadan önce yatağın altından aldı dörde katlanmış kağıdı.Böyle sığ şeylere talim etmişti hayat onu.Layıkıyla yerine getirdikleriyle sorgulandığından acısı büyüktü.Ayla da bunun farkında odaya giren adamı görünce ayaklandı.
"İyi gördüm seni."dedi biraz yalanla.
"Bomba gibiyim."Tiye alırcaydı ifadesi Yağız'ın.Ayakları demirden sandalyeyi gürültülü çekti,oturdu hemen Ayla'nın karşısına.
"Hem de pimi çekilmiş gibi."
"Aynen öyle.Nereye düşsem orayı yakar yıkarım."dedi uzayan sakallarını sıvazladı.Ardındaki gardiyanı gözeterek ufak seslerle "Ondandır benden önce davranmak niyetleri."dedi.
"Hastaneden geliyorum.Mahmut Sakallı,hayati tehlikeyi atlatmış."
Ona saldıran,durumu kötü adamdan bahsediyordu."Tüh,gebermemiş pislik."
"Bir de geberseydi 12 yıl olurdu bize 22 yıl.O da iyi halden!Burnunu bu delikten çıkarmana imkan yoktu."
12 yıl istemi ile yargılanıyordu.
"Şu an da imkan yok!En azından,bok yoluna gitmiş olmazdım."
Tuhaf bir sessizlik oldu.
"Sen iyi misin?Elin nasıl?"
"İyiyim ben."
"Müsteşarın da defterini düren aynı savcı."dedi evrak çantasındaki birkaç kağıdı çıkarmak için hamle yaptı Ayla.
"Tescilli şerefsiz!"
"Bu senin temmuz ayındaki Diyarbakır uçak biletin.Tekrar dosyadaki belgeleri istemek için müracaat ettim.Müsteşar yardımcısı önümü kesti.Sen celbin geldiği gün müsteşarlığa gittin.Tavırları neydi?"
"Formalite dendi.Onun bünün köpeği müsteşar yardımcısı da gözükmedi ortalıkta.Vedat Bey'in yerine gelen Ahmet Bey'de asıllı adamdır.'Biz senden memnunuz.'dedi sağlığımı sıhhatimi sordu.Ama bu karambolde payının olduğunu sanmıyorum.Suçlandığım döneme ait belgeler Vedat Bey'in daha yeni görevden ayrıldığı zamana denk geliyor.Otorite boşluğu vardı."
Yağız, devlete ait gizli bilgileri sızdırmak ile suçlanıyordu.İşaret edilen tam tarih,Şimon Goldenberg'i öldürdüğü günden bir gün evvele tekamül ediyordu.Oysa o gün,yakıt ikmalini bile zor istedikleri bir cehennemdeydiler.Mail attığını gösteren belgeler vardı.Aksinin kanıtlanmasını her yoldan kapatıyorlardı.Çünkü o operasyon da çok gizli olduğundan talimatı veren saklıyordu.O kişi de müsteşar yardımcısı Nazım'dı.
"Selçuk'u da açığa almışlar."dedi Ayla.Demek ağzındaki baklayı çıkarıverdi sonunda.Selçuk,o gün o operasyonda sağ kalabilen astsubaydı.
Yokladı Yağız'ın her bir ifadesini.Renk vermedi Yağız.Sessiz bir küfür savruldu dudaklarının arasından.
"Çukurca'daki sınır karakolunun komutanı ile görüşecektim."
"Onu Afganistan'a sürdüler.Haberim var."
"Kamera kayıtlarını istedim.En azından o gün orada olduğunu başına buyruk bir iş yapmadığını kanıtlamak için ama kayıtlar silinmiş."
"Hep öyle olur zaten!"
Yağız şaşırmadı,gücenmedi.Sağlam kalan eli ritim tuttu masada."Yeni karakol komutanı bilgisinin olmadığı konusunda diğer rütbelilerle ağız birliği içerisinde."
Ses etmedi Yağız.Çaresizlikten tüketilmek istendikçe,varoldu tekrar.Tekrar yaşadı bitaplığını!
"Buradan çıkınca operasyonu yöneten stratejik analiz uzmanı ile görüşeceğim.Bir şey çıkmalı artık!"dedi sabırsız Ayla."Bir şey çıkmayacak.Ben eminim.Bilgi vermez.Bunun için kurgulanmış her şey.Bir sonuç alamayacağız.Benimle dertleri büyük.Ben o Nazım ve Nazım gibilerin yoluna taş koydum,şikayet ettim.Onlar şerefsizin daniskası!Onlardan büyük oyuncu,kukla yok şu ülkede.Devlet adamı kılığında ülkeyi mahvediyorlar.Böyle bir şeyle karşılaşacağım Allah'ın emriydi.Çok fazlalar.Beni buraya tıkan savcı da hakim de,burada öldürmeye kalkışanlar da onların adamı."
"Biliyorum.Ama benim pes etmeye niyetim yok!Her yolu deneyeceğim!"dedi hayli kararlı.Gözlerine umutsuz baktı Yağız.Niyeydi bu umutsuzluk?Topladı çantasını usul yavaş Ayla.Ondan önce ayaklandı Yağız.Sonrasında geri oturdu.Elindeki kağıdı uzatıp sessizce konuştu.
"Bunu Melek'e vermeni istiyorum senden.Emeğine sağlık Ayla.Onlar emek ziyan etmeyi de severler."dedi hayli manidar.Çok mana vardı bu sözlerde.Boşa tüketilen nefeslerin,çırpınışların kabulünü söylüyordu.Buradan öylece çıkamayacağına olan inancından ötürü metindi ifadesi.Kızamazdı bu sebepten Ayla'ya.Sorumlusunu o asla kılamazdı.
Dostça tebessüm etti.Biraz teslimiyetçi vakur tavrı ile tekrar ayaklandı Yağız.Böylesi bir sonu en hak etmeyen insanı içli içli izlerken müjdeyi vermek son anda aklına geldi.Çok uzaklaşmadan seslendi Yağız'a.
"Bu hafta içinde bir ziyaretçi görüşmesi ayarlayacağım."
Melek'ti en büyük ziyaretçi.
Yine fazla heveslenmedi Yağız.Yine fazla şey beklemedi hayatından ;yürüdü gitti yoluna yine.Hak etmediklerinin tam göbeğine!
*****Selam:)Bu ara sıcakla idare ede durun ana yemek pek yakında!👋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı:KILIÇ
General FictionNe büyük yorgunluklarımız vardı sevgilim... Ne yapıp edemediklerimiz... Ne pişmanlıklarımız ne hüzünlerimiz.. En yürek yakanı ise ne hasretlerimiz vardı bizim... Koyu ayazlara sürgün,gözyaşlarına mahkum... Taşınabilir portetif acı yaslarım...