14.Bölüm

4.2K 258 36
                                    

'Bir fırtına tuttu bizi...'

Şemdinli,2008

      Karanlıktı...Güvenlik nedeni ile kapalı tutuluyordu ışıklar.Masasının üzerindeki mum duvarda ağır ağır titreşirken Yağız mumu da söndürmeyi düşündü.Oturduğu koltukta belki biraz uyumayı.Dinlenmeyi,belki daha az düşünmeyi..Önündeki iki evrağı da kapatıp masanın kenarına koydu.

   Çıplak pencereden şafağın  yarım saate kadar sökeceğini kestirdi.Ve bir müddet sessizliğin sesini dinledi sessizce.Günlerdir uykusuz olan gözlerini ovuşturdu.En yakın zamanda Serap'ı arayıp geçmiş doğum gününü kutlamayı unutmamak için diretti durdu hafızasına. O gün acil bir ihbar üzerine arama-tarama faaliyetine gitmiş arayamamıştı.Büyük ihtimal kendisine darılmıştı,bunu düşünürken gülümsedi.Biliyordu ki hiçbir surette dargın kalamazdı  kendisine.Karşıki dağlar kadar büyük bir özlem içinde kalarak soldu gülümsemesi... İçine gelip çöreklenmiş sıkıntıydı buna en büyük sebep.Serap hep kendisini özlemle,aşkla bekleyen tarafken kendisinin hak ettiği değeri gösteremediğinin bilincindeydi.Kendisine kalsa bu evlilik bile büyük bir riskti...Evli hayatı sürmüyorlardı resmen.Kendisi 2 aydır bu bölgedeki saldırılar arttığından buradaydı.Ondan önce Erbil'deydi,daha öncesinde Tel abyad'da...12 ayın kaçında birliktelerdi,kaç önemli günde ailesinin yanındaydı ,kaç düğüne katılabilmişti mesela,kaç bayramda anne babasının elini rötarlı öpmüştü,Serap'ın kaç dinletisini dinleyebilmişti!En önemlisi ne kadar daha yaşayacaktı,ne kadar zaman sonra onu büyük bir acı ile sınayacaktı?Hissetti ve sessiz bir telaş sardı zifiri gecede tüm benliğini ne vaatler vermişti?Nasıl böyle bir acının orta göbeğine layık görmüştü kendine aşk ile bağlanan bir kadını?Onun kadar yoğun duygular içinde değilken bir de!Kendisini yanında taşıyamayacağı ,onun isteğince bir çocuk sahibi olmaya yakışır yanaşır durmayan bir eşti!Yok hayır o Serap'ın eşi,diğer yarısı falan değildi ...Onun hayatı olması gerekenin çok dışındaydı .Hiçbir kadını buna tutsak edemeyeceği kadar sıradışı...

   Ve o korkunç suretlere bürünmüş sessiz  düşüncelerini aniden bir telsiz cızırtısı böldü.

  Frenkansa girmeye çalışan bir yabancı olmalıydı.Cızırtılar birkaç saniye arayla gidip gidip geldi.Ve en sonunda
"Geliyorum komutan!"

  Tanıyordu bu sesi.Yıllar önce ilk kez tanıştığı,birkaç aydır da mütemadiyen duyduğu bu ses...
Kod adı:Doktor olan bir terörist...

   Aylardır yaptığını yine yapıyordu .Karakolun telsiz frenkansına girip kendisini sınıyordu!

"Gel doktor bekliyorum!"

   Siniri bozuktu bunları söylerken.Hayli asabi.

"Çok yakınım bu sefer."

     Sesi delirtici bir tınıda, yüzünü görmediği bir insanının verebileceği bütün esrarengizliği içeriyordu.Düzgün Türkçesi bütün teröristlerin cahil olmadığını kanıtlar bir nitelikteydi.

"Canını almaya geliyorum komutan!"

"Gel gel!Gel de sana şerefi haysiyeti öğreteyim puşt herif."
   
"Bilmediklerini öğretmeyi sevenlerdensin sen de komutan!Ya benim bildiklerim komutan?!"

"Senin hiçbir şey bildiğin yok kendi milletinin kanını emen sülük herif!"

"Senin de devletinin de ağzına s*çmaya geliyorum komutan!Halkımın ,o kadının intikamını almaya geliyorum!"

Kod Adı:KILIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin