18.Bölüm

4.4K 315 39
                                    

Gözlerine bakmak ıstıraptan öteye geçemediğinde vazgeçtim...

Nisan,2015

Aradan bir hafta on gün geçmemişti ki söylevermişti küçük kızına.Bir pedogoga danışmış babasının onu çok sevdiğini,bunca zamandır işleri nedeniyle kendini göremediğini ama artık onu hep görebileceğini söylemişti.Dünden razıydı küçük kız.Arkadaşları gibi babasıyla gezecekti doyasıya,onunla vakit geçirecek.Onu çok sevdiğini,hep gelmesini beklediğini söyleyecekti.Küçük kızın asıl düşünceleri böyle mutlu böyle umutlu iken annesininki ise tam zıttı.

   Elindeki fincan avuçlarını iyice yaktığında fark etti,ne kadar daldığını,biraz da acele etmesi gerektiğini...

   Yudumladı bir müddet sıcak kahveyi ama ne hikmetse onu bile bitiremeyeceğini tez elden anladı,musluğa boca etti.İştahını,ferini kaçırıyordu birkaç saate gerçekleşecek olan buluşmanın ayrıntılarını düşünmek...Boğazında peydah olan yumru,içindeki felaket hissiyat iyiden iyiye daralttı onu.En iyisi biran önce hazırlanmaktı.Telefonuna gelen mesaja tekrar baktı.Saat 12 gibi hazır olmalarını söyleyen mesajı tekrar okudu.Sonra bir kere daha...
    Tam o sırada "Annişşş!!"diye mutfağa koşan kızın sesi ile olduğu yerde sıçradı genç kadın.
"Korktun mu?"diyen iri gözlü kızına döndü o anda.
"Dalmışım.Ne oldu anneciğim neden bağırıyorsun?"
   Elinde tuttuğu beyaz tül elbiseyi havaya kaldırdı.Geçen yaz bir düğün için aldıkları gelinlik vari,ip askılı uzun elbiseyi heyecanla gösteriyordu küçük kız...
"Bunu giyeceğim Anniş,saçlarımı da böyle toplayalım."
   Nasıl da özenle hazırlanıyordu.Bugünü bekleyen bir çocuk muydu yıllardır ayağına taş değmesin diye uğraştığı çocuk..Bir baba...O gün yavrusunun göz bebeklerinde gördü,yıllarca yaşayarak tatsa da hep inkar ettiği gerçekliği....

Kimse kimsenin yerini tutmuyordu...

    Yalnızca anne olabilecekti o.Elinden daha fazlası ne kadar diretse de gelmeyecekti.Kendi eksikliğini düşündü durdu yine.Anne babası kötünün kötüsü olsa yine de ister miydi onları tanımak?..
    Gaip bir cevap galip geldi içinde.Belki de çok acı verici bir gerçeklikte de olsa o kimsesizliğini silecek,düştüğünde kendisi debelenmeden birilerinin ellerinden tutması paha biçilemezdi.Ve o an düşündü ki kendisine bir şey olursa bir babası da olmalıydı ki durmalıydı kızının ardında.Yağız'ın bir dağ gibi olmasını diledi kızı için.Hep güvenip yaslandığı sapasağlam bir dağ...Bir zamanlar kendisi içinde böyle önemli anlamlar arz eden adam ne yazık ki ardından karlarda yağdırmayı da eksik etmemişti o çok güvendiği dağlara...Beril'i bu ihtimale karşın saklamamış mıydı o..?Kanı çekilir gibi oldu o an...
"Ama havalar bunu giyebileceğin kadar sıcak değil." Derken Sesi titremişti elinde olmadan.
"Olsun anniş.Üzerime bir şey de giyerim.Olmaz mı?Hem babama küçük bir gösteri de yapabilirim bununla.Tütü gibi bak bunun etekleri."

       Neredeyse 5 yaşına girecekti bu çocuk ve ilk  kez babasını görecekti.Bütün maharetlerini göstermek istiyordu bu yüzden.Bunca yıldır göremese de eksik bırakmak istemiyordu onu anlaşılan.
En çok da kendi eksikliği...
      Cumartesi günleri bir çocuk kulübüne gidiyordu.Daha doğrusu oradaki bale derslerine.Hem Nilsu da geliyordu.Ve hatta birkaç ay içinde bir gösterileri de olacaktı.Çok seviyordu dans etmeyi,babasına da bu hünerini bir an önce göstermek istiyordu.Nesrin'i hep babası getiriyordu kulübe.Hatta pazar günleri de yüzme kursuna götürüyordu.Bir süredir annesini ikna etmeye çalışıyordu yüzmeye gitmek için ama bir türlü ikna olmuyordu.Yorulacağını,bir günde dinlenmesini söylüyordu Melek.
"Hem sen büyüdün fıstığım,bu sana olmaz artık."
"Hayır ama!"
"Lütfen,sözümü dinle."
   Sustu minik kız.Astı suratını ,büzdü dudaklarını.Başını önüne eğdi.O vakit Melek kızının saçlarından öptü,elini uzattı.
"Gel başka bir şey seçelim birlikte."gülümsedi onu üzmemek için.Küçük kızın da annesini üzmek gibi huyları yoktu.Hemencecik uzattı elini,gülümsedi kocaman.Seçtiler güzel bir mor gömlek,onun altına bir etek,serin olmasına karşılık beyaz,yumuşacık kürklü yelek.Giydi büyük bir mutlulukla küçük kız.Uzun,babasına benzeyen saçlarını bağladı önce ,sonra isteği üzerine kurdele şeklinde topladı güzel saçlarını.
"Hadi şimdi seni hazırlayalım Anniş!"dedi ellerini olduğu yerde çırparak.
"Sen de etek giyin."
    Etek giyinmek özen gibi geldi o an kendisine.Ona güzel gözükmek için yapılan bir hamle gibi görürdü belki de .Belki de karısı, evde bile tam takım gezen bir adam için fazla olan şeyler değildi.Ama dilemedi içi.Kolu bile kalkmıyordu,endişeli,iç acıtı bir ruh hali ile yapılması gereken bir görevdi onun için bugün...
  Israrla elinden çekiştiren kızına"O da bizim ailemizden biri,kızım.Bu kadar özene hiç gerek yok."
    Evet tam olarak bunu söylemişti.Sahi o da mı ailedendi.Böyle söyleyen dili yandı...
    Toz pembe bir bluz giydi açık renkli kotunun üstüne.Bir zamanlar o adamın parmaklarının arasında dağılan kıvırcık saçlarını men etmek istercesine sıkıca tepesinde topladı.Ne bir makyaj,ne bir takı ne bir toka.Markete gidermiş gibi olsa ne değişirdi,özel bir davete icabet eder gibi olsa ne olurdu...Kendisi için gerçekleşen bir buluşma değildi.En başından beri bir anlamı,bir değeri yoktu o adamın gözünde.Başına büyük bir ağrı saplandı bu düşünceler içindeyken.Kızını mı kıskanıyordu yoksa?!Düşündü,hayır kıskançlık değildi bu duygunun adı kıskanılacak olsa kızından değil Serap'tan kıskanmalıydı Yağız'ı.Bunun adı kırgınlıktı...Hep kendine eksik sunulan sevgiyeydi kızgınlığı,kırgınlığı...Zerre kadar sunulan ilgi alakanın,yanlış yaptığını düşündüğü an kendisinden men edilmesineydi.İçinde umuda dair ne varsa yitirdikleri yerlerini bildirerek acıdı sanki göğüs kafesinde.Nefes alamayacağını sanarak ellerini boğazına götürdü ayna karşısında.O an kapı kenarında mahzunca duran Selma anne girdi odaya.Tebessümü ile içini ısıtıp o sihirli sözcükleri söyledi.

Kod Adı:KILIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin