55.Bölüm

2.3K 249 51
                                    

Mart,2018

  O gece çokça bocaladı Melek.İçine dolan fena hissin her yanıyla esiriydi.Sıcak suyun altında kaç dakika kaldı bilemedi.Ağlaması dinmedi.Gördüğü rüyanın etkisi yıllar evvaliyatından gelip de yapışmıştı sanki üstüne.Özlemdi safi bu.İçinde kırılanların yen olmasındandı.Yıkılmadıysa da çokça ırgalanmasındandı.Fırtınaydı yaşadıkları,tufandı!
Banyodan çıkınca temiz pijamalar giyip tekrar niyetlendi yatmaya aslen.Uyumaya,tekrar dinç ve sağlıklı bir güne başlamaya niyetliydi.Ama olmadı.Uyuyamadı bir türlü.Kalktı,kızların odalarını dolaştı.Açık olan üstlerini örttü sıkı sıkaya.Ne de güzel uyuyorlardı.O an onların huzurlu uykuları gözünde nimet oldu.Varsın o uyanık kalsın..Yine odasının önündeki pencereden izledi sokağın sessizliğini.Yalnızlığının,onsuzluğunun dibini sıyırdı bu gece de.En çok da kafayı sıyıracak gibi olmaktan kaçtı o anlarda.Göğsünde sızlayan,dinmeyen yasının onu delirtecek gibi olmasıydı tüm meselesi.Ceviz ağacının dalları henüz çıplaktı.Birkaç haftaya renklenecekti elbet.

Yine bahar gelmişti...

Onun baharı yine gelmeyecekti.

Bundan böyle de gelmezdi.Yanına yöresine bile uğramazdı...

Belki de en büyük yarası Yağız'ın tutamadığı sözü yüzündendi.

Çok uzun süredir böyle bunalmamıştı içi.İçi dışı çıldıracak gibi hissetmemişti.Bugünün buhranını hayra yormayan kalbini susturmak adına her şeyi yaptı.Gecenin bir vakti suladı çiçeklerini.Bir çay koydu.Yağız'ın sevdiklerini de yine en derininde hissederek yudumladı çayını.Mutfak masasında,bir başına.Biraz kitap okudu.Biraz dua etti.

Sabahı dar etti.

Saat 06.00'a gelirken yavaştan hazırlanmaya  başladı.Yarım saat sonra da kızları kaldıracaktı.Onlar da hazırlanınca her sabah olduğu gibi kahvaltıya babaannelerine ineceklerdi.Yorgun simasına uzun uzadıya baktı.Korkunç göründü kendisi,kendi gözüne.Farklıydı sanki.Yaşlanıyor muydu?Saçlarındaki beyazları saklamak için boyalıydı artık saçları.Oysa Yağız ömrünü sonlandırmışken yaş almak bile acı veriyordu.İçindeki buhranın nereden tebelleş olduğunu bilmese de bu gecenin ona kan kusturduğunu iyi biliyordu.Canından bezdiren yılların eseri olmalıydı.Bazı geceler böylesine perişan oluyordu hepten.Özlemi çok beter bir hal alıyordu.Bir sürü anı,bir sürü soru ile boğuşuyordu.

İçinde bir yerlerde hala çok sızlayan bir yer bazen dayanılacak bir acıyı taşımadığını zikrediyordu .Hem de mütemadiyen!

Ne kadar daha sürecek bu işkence?

Dualarında hep aynı şey vardı.Kalbinin dayanmasını...Bunun kolay kılınmasını;yüreğindeki korun,alazın hafiflemesini diliyordu.

Ömrünün gelmeyen baharında çokça ürkekti yüreği.

Hala nemli sayılabilecek saçlarını kremleyip şekillendirdi.Kapatıcısı ile kapattı göz altındaki yorgunluğu.Yüzünü renklendirmek için hamlelerde bulundu durdu.Eskiye nazaran daha bakımlıydı artık.Bunda hem Beril'in hem de işinin artık daha rahat olmasının payı vardı pek tabi.

Bu türlüsü hem kızların gözünde hem kendi gözünde daha güçlü kılıyordu onu.Her şey daha yolundaymış gibi.

Hatta bazen düşünmeden edemiyordu Serap'ın da bu süsü püsünün yoksa Yağız'ın azizliğinden sonra mı ortaya çıktığını.Ama onunkisinin ezeli olduğunun yarışılmayacağından belli olduğunu söylüyordu sonrasında kendi kendine.

    Giydiği siyah ince çorabın üzerine dizinin hemen üstünde biten mavi triko bir elbise giydi.Kızları uyandırdı sonrasında.Zeynep yine kolayca uyanırken küçük Beril cephesinde yine nazın niyazın bini bin paraydı.Kızlar kalkmış hazırlanmaya koyulmuşken evi toparladı Melek,odaları havalandırdı.Beril külotlu çorabını giyinirken annesinden yine yardım istedi.Yine oldukça yavaş hazırlandığından Cennet anne aradı.
"Uyanamadınız mı kızım?"diye endişeli sorulan soruya "Yok anne,iniyoruz şimdi."diye yanıt vermişti.
    Beril okula da alelade gitmediğinden iyice uzayan saçlarını balıksırtı ördü annesi.Pembe,kurdeleli tokası ile bağladı ucunu da.Sonrasında kızlar önden Melek ise arkalarından evden çıktı.Kapıyı kilitledi.

Kod Adı:KILIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin