Heba olmam da sanadır...
Nisan,2015
Hayatının gül bahçesi olmadığını Melek'e anlatamadığındandı onun kendisine kini.İçindeki sıkıntısı bundandı.Bir girdap gibi karanlığa çekilirken onun elini tutmak bir hataydı ,büyük bir hata...Yapılmaması gerekendi ama onun ile yaşadığı günlerin tadı damağındaydı inkar etse de...Düşmüştü o vakitler...Yıllar olmuştu...Tanımadığı,bilmediği bir ülkeye gitmişti hemen ardından.İşkence safhasında yaşadıklarından dolayı hafızasında,duygularında oluşmuş büyük boşluklarla.Amerika'da mafya bir kadına yardım yataklık etmiş,istihbarat toplamıştı aslen.Hiçkimsesi yokmuş gibi yaşamıştı yıllarca.O karakolda 17 fidanı toprağa vermemiş gibi...Aylarca kalın parmaklı bir mahzende tutulmamış gibi,İsa'nın çarmıha gerildiği gibi gerilen vücuduna kırbaçlar,yaralar almamış gibi,her gün hayvana saplar gibi uğuşturucu maddeler verilerek beyni yıkanmaya,hafızası harap edilmeye çalışılmamış gibi.
Yaralı ruhuna merhem gibi değmişti Melek.Gül etmişti tuz basılmış yaralarını.Kor etmişti safi nefret olan yanlarını.Duygularını törpüleyen bir adamı yüreğine azık etmişti.Koca bir adam olarak onun koynunda soluk soluğa iyileşmişti.Günden güne...
Ona beslediği saygı ve sevgiyi o güne değin arşta tutmuştu Ali de.Aşkın tanımı olarak geçer miydi bilinmez ama bebeklerine kıydığını duyana kadar kıymetlisiydi onun...Serap'tan bile kıymetli...
Kapıyı yavaşça kapattı ardından Ali.Gömleğinin düğmelerini açarak sessizce yürüdü holde ilkin.Pantolonundan kurtardı gömleğinin uçlarını.Bir duş alacak,belki birkaç parça kıyafet alacak gidecekti birkaç saat içinde kalkacak olan uçağıyla.Görev nedeniyle birkaç gün için burada olamayacağını söylemişti Melek'e ,Serap'a henüz söylemeden.Melek'te içten içe ,zaman kazandığını düşünerek sevinmişti.
Salona uzattı başını.Serap'ın kendisini bekleyeceğini düşünerek.Doğru tahmin etmişti.Geniş salonda tam karşıdaki koltukta uyuya kalmıştı.Önündeki orta sehpada duran laptop hala açıktı.Önce onu kapattı.Bu aralar o da yoğundu Hatta bugün öğlen aramıştı konuşmak için provası olduğunu söylemişti.Konuşmak istiyordu Serap ile.Bir an önce o da bir çocuğunun olduğunu öğrensin istiyordu.Onu incitmeden bunu söylemeliydi.Evlilikleri onun incinmemesi üzerine kuruluydu ne de olsa.
Bugün öğleden sonra etraflıca konuşmak için aramıştı.Provada olduğundan açmamıştı telefonu.Sonrasında da kendisinin birkaç işi çıkmış bundan daha mühimi cesaretini yitirmişti de.Serap hastalığından sonra bir daha çocuk sahibi olamayacağını öğrendiğinde kendini epey dağıtmış ama her zaman ona destek olmuştu böylece toparlamıştı bir daha kendini.Bu yüzden ne derdi,nasıl karşılardı bilmiyordu.
Koltukta yatan kadını kucağına aldığında açıverdi gözlerini.Üzerindeki bir karış beyaz geceliğinin beyaz sabahlığının yakaları iyiden iyiye açılmışken."Çok endişelendim."dedi boynuna doladı kollarını.Ensesinden tutunarak öptü adamın boynunu.
"Neden?"Yıllardır hayatına bir türlü alışamamış ,kendisini bir türlü böyle kabul edememiş kadına olan bezginliğini saklamak isteyerek.
"Aradım açmadın.Sen aradığında provadaydık çocuklarla .Odamda kalmış duymamışım.""Olsun."dedi Yağız.
İyileştikten sonra bir müzik okulu açmıştı Serap.Daha doğrusu babasının ve ağabeyinin bir hediyesiydi bu okul.Almanya'ya ta çocukluktan gitmişti Serap'ın babası bunun da payı olacak ki bereket versin bir hayli iyiydi durumları.Mısır Çarşısı'nda birkaç dükkan,Beylikdüzü'nde dönüm dönüm arsa,memleketteki tarlaları,evleri,Almanya'daki restoranlarını saymazsak bile zengindi adam.Babadan zengin.Bir tanecik kızı vardı,o da kara bir sevda uğruna az kalsın yitirecekti canını.Yavrusuna harcamayacaktı da kime harcayacaktı..!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı:KILIÇ
Ficțiune generalăNe büyük yorgunluklarımız vardı sevgilim... Ne yapıp edemediklerimiz... Ne pişmanlıklarımız ne hüzünlerimiz.. En yürek yakanı ise ne hasretlerimiz vardı bizim... Koyu ayazlara sürgün,gözyaşlarına mahkum... Taşınabilir portetif acı yaslarım...