2018
İnsan üzüldüğünde hep bir şeye sığınmak ister.Ya da birisine...
Melek o gece çokça düşündü.Uyuyamadı.Gözlerini kapattığında o kadın geldi gözlerinin önüne.Acıdan kıvranan.Dicle!Ablası olduğuna iknası zordu.Tanımadığını varsaysa bile ürperticiydi.Hep bir canı kurtarmaya çalışmıştı Yağız'ın aksine Melek.Korkunçtu!
Çevresindeki insanlar bir sıkıntıya düştüklerinde ebeveynleri ile paylaşırdı.En çok da anneleriyle.Çocukluktan beri her dara düştüğünde bu noksanlığının daha çok derdine düşerdi Melek.Bugün ise arştaydı bu noksanlık.Derdini anlatacak,onu anlayacak kimseyi bulamadı aklı fikri.Selma Hanım'ı aramayı düşündü;bu saatte olacak iş değildi.Hem onunla konuşsa ağlardı;ağlamasa da anlardı o sesinden.Derdi olduğunu...Selma Hanım'ın eskisi gibi yanında,yakınında olmasını öyle istedi ki!Ama şu sıra pek mümkün gözükmüyordu.
Sabaha dek döndü durdu yatakta.Yağız'ın da geldiği yoktu.Sevinmesi gerekirdi bu duruma ama sandığı gibi de olmadı.Ne zaman döneceğini sormadığı için pişman bile oldu.Acaba Ankara'ya mı dönmüştü?İşlerinin belirsizliği nedeniyle böyle de olmuş olabilirdi.
Doğruldu yatağında.Yağız'ın yattığı tarafa baktı.Bu çok acı bir histi.Yarım kalanlar yine parçalara ayırdı onu.Her bir parçasını başka yana savurdu.Böyle olmak mı zorundaydı?Neden şeffaflıktan öte bir yerde kaybetmişlerdi birbirlerini.Kalktı,daha günün aydınlanmasına bir saatten fazla vardı.Önemi yoktu.Uyuyamayacağını anlamıştı;düşünüp taşınıp yeni kararlar alırken.
Bir daha denemeye gücü yoktu.
Önce çay suyunu koydu.Kahvaltıyı hazırlardı;Cennet Hanım'a inmezlerdi bugün.Zaten pek de dağılmamış olan kendi yatağını topladı.Katlancakları katladı ağır yavaş.Ne zamana kadar devam edecekti bu her an ağlayacakmış hissiyatı?Yalnızlığı ne zamana kadar tüketecekti onu?
Saatler boyunca düşündükleri yeni kararlar verdirtmişti ona.Ayrılığı asla düşünemeyeceği insandan ayrılmayı düşünecek kadar yanmıştı canı.Gerçekleri öğrenmesinden öteydi hisleri.Her seferinde bilmediklerinin üzerine kurulmuş hayatınaydı tüm isyanı.En çok güvendiği,tek güvendiği insanın bir şeylere ulaşmak adına her seferinde onu feda etmesineydi kederi.
Tekrar mutfağa dönüp çayı demledi.Kızlar için yumurta haşlayacaktı ki bir tıkırtı duydu kapı tarafında.Anahtar döndü kilit yuvasında.Yağız gelmiş olmalıydı.
"Daha erken değil mi?"diyen sese karşılık dönüp bakmadı.Cevap vermedi.Uyuyamadım derdimden demedi.
Gelirken fırından aldığı sıcak simitleri tezgaha bırakırken yorgunluktan bitaptı Yağız da.
"Simitler sıcak,paketi aç istersen;hamur olmasın."Sırf laf atmak için söyledikleri de havada asılı kaldı.Karşılıksız...Börek vardı,simite gerek yoktu da demedi Melek.Yanı sıra poşete dahi bakmamıştı Melek.Dolaptan yumurta,domates,salatalık çıkardı.
Yağız, çaresiz simitlerin kese kağıdını kendisi açtı.Çok yorgundu.Duş almak için mutfaktan ayrılırken hiçbir şey demedi.Bu kez sessizce çıktı.Canı sıkkındı.Çokça sıkkın.Melek,Yağız'ın peşi sıra baktı.Fazla sürmedi bu bakış hemen kendini toparlayıp işine devam etti.Göğsündeki düğümler hala yerli yerinde dururken nasıl hayatına bir şey olmamış gibi devam edecekti?
Nasıl?
Birazdan kızlar uyanacaktı.Aile bütünlüğünün gölgesini korumak yine Melek'e düşerken kahvaltılarını edeceklerdi hep birlikte.Ardından işe gidecekti,kızlarsa okullarına.Hayat devam edecekti.Her şey yolundaymış gibi davranmak zorundaydı yine Melek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı:KILIÇ
Genel KurguNe büyük yorgunluklarımız vardı sevgilim... Ne yapıp edemediklerimiz... Ne pişmanlıklarımız ne hüzünlerimiz.. En yürek yakanı ise ne hasretlerimiz vardı bizim... Koyu ayazlara sürgün,gözyaşlarına mahkum... Taşınabilir portetif acı yaslarım...