Biriktirdiğim yangınlarda yandı solan gönlüm...
Haziran,2015
Kapı sesini duyduktan sonra daha da hızlanmıştı hareketleri.
Gitmişti.
Önce Beril'in çıkardıklarını katladı.Yatağın karşısındaki ufak koltuğa çöküverdi sonrasında.Hala içi pırpır...İçindeki kor kor yanan ateş alt üst etti onu.Az öncesinde yabancı bir adamın sinesine düşünce girdiği halden ötürü kızgındı kendisine.Yorgundu büsbütün.Yıllar evvel kendini paraladığı adam bundan ibaretti.Her defasında küçük oyunların eşiğinde bırakıyordu sonra da dönüp gidiyordu.Kavradığı gerçekler kararttı içini hepten.O başka bir hayatın adamıydı!Kendisinin yeri olmadığı,bambaşka bir hayat!Ne diye yanındaki adam ile ilgileniyordu.Kendisi evliydi üstelik .
Kızının sesi ile sıyrıldı düşüncelerinden.
"Bembeyaz olmuş mu,anniş ?"Beril'in neşeli sesi,karanlık düşüncelerini savdı.Fırçaladığı dişlerini gösteriyordu çok sevdiği annesini.
Gülümsedi Melek,kızının minik dişlerine bakarak.
"Olmuş tabi."
Ayağı kalktı.Kızının elinden tutup yatağın kenarına kadar götürdü.Yatağın üstündeki örtüyü kaldırdı önce.Sonra da yorganı.Miniği itiraz etmeden girdi yatağına.Karşı koltukta duran,en sevdiği bebeği 'Papatya'sını da verdi Melek.Geceleri onsuz yatamazdı.Yoksa, korkardı.Sıkı sıkı sarıldılar anne kız birbirlerine.Beril ne yazık annesine çekmişti.Hassastı,anlardı annesinin gözlerinden...Küçük dünyasında o kadar anlayamayacağı şey ile doluydu ki bugünlerde.Az önce anne babasının hali de buna dahildi..."Yoruldun mu bugün?"dedi annesi.Aslen babası ile neler yaptığını öğrenmekti amacı.
"Birazcık.Yarın da sinemaya gideceğiz."dedi yüzünde güller açarak.Babası ile olmaktan fazlaca mutluydu.
"Sen de gelsen anne!"dedi annesinin ellerini avuçlayarak.İri gözlerinde küskün ağrılarla sancıdı Melek.Daha küçücük olan şu çocuğu nelere mecbur bıraktığını düşündükçe daraldı,sığamadı bu eve,bu odaya...
"Ama ben yarın erkenden işe gideceğim anneciğim.Hangi filme gideceksiniz?"
Konuyu değiştirdi.Saçlarından öptü peşpeşe,özür diler gibi..
"Karlar Ülkesi!"dedi ellerini çırparak.
"Ne güzel."
"Papatya da çok heyecanlı Elsa'yı izleyeceğimiz için.Değil mi?"bebeğini sorguladı çocuk aklı oracıkta.
"Anne Serap ablanın saçları Papatya'nınkinden daha sarı,biliyor musun?"
Aklının bir oyunu olduğunu sandı önce.Bir düğüm saplandı ki boynuna boğazına ne etse kurtulamayacağını düşündü.Ne yapmalıydı?Çalkalanıp duran göğüs kafesi şok üstüne şok yaşıyordu şüphesiz.Uğuşukluğunun tek sebebi acıydı ve o bu hissi savmaya uğraşarak sordu.
"Serap,kim Beril?"
Soran dilleri yandı da ah edemedi.
"Babamın eşiymiş,onlar aynı evde yaşıyorlarmış."dedi küçük kız annesine bilmediği bi şeyi anlatıyormuş gibi.
Halbuki zavallı annesi neleri biliyordu...
Durgunlaşmıştı son cümlesinde küçük kızın sesi.Çünkü görmüştü ki o kadının varlığı annesini de üzmüştü kendisi gibi.Babasının onlarla yaşamamasının sebebi o kadındı.Kendisine çok iyi davranmıştı oysaki.Bir sürü hediyelerle çıkagelmişti.Evet,çıkagelmişti!Yağız'ın kızıyla olan ilişkisine sessizce koyduğu surları içten fethediyordu Serap.Sezdirmeden,hissettirmeden,masumca!Ne denli masum olduğu yaptıkları karşısında tartışılırdı.Yağız'ı dinlemişti Melek ile konuşurken.Öğrenmişti,alışveriş merkezine gideceklerini.Yağız'dan hep dinliyordu kızını,hatta soruyordu ona.Kendi çocuğu olmayacaktı bunu bilirken aralarında bir mesafe sebebi olmalıydı,yakın vakitte o da dahil olmalıydı.Bu da iyi bir fırsattı.Yağız,hassasiyetinden ötürü çetin duruşlar sergilemese de onların görüşmesine de yanaşmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı:KILIÇ
Genel KurguNe büyük yorgunluklarımız vardı sevgilim... Ne yapıp edemediklerimiz... Ne pişmanlıklarımız ne hüzünlerimiz.. En yürek yakanı ise ne hasretlerimiz vardı bizim... Koyu ayazlara sürgün,gözyaşlarına mahkum... Taşınabilir portetif acı yaslarım...