2018
Çırpınıyordu Melek.Her çırpınışı bir boşluğa,bir yokluğa çıkıyordu.İçindeki korlarla debelendikçe çakıldı.Düştü.Sandığından da yüksekten.Erişilmez sandığı,en ferah,en aydınlık yerden düştü.Sandığından daha büyük bir feryat koptu dudaklarından.Şaşkınlığı,öfkesi,kızgınlığı tüm bu olanlara,olabileceklere aklının yetememesineydi.Ağladıkça ağlarken defalarca aynı şeyi düşündü.Şimdi kimle,neyle aklardı kalbi Yağız'ı?
"Melek!"Yağız'ın elleri şefkatle uzanmıştı kadının kollarına.Hemen önüne,koltuğun kenarına diz çöktü panikle.Canhıraştı kadının hali.
"Dokunma bana!"diye bağırdı Melek.Hıçkıra hıçkıra!Acıya kanaya!
Ellerini tuttu kadının.Şiddetle çekti ellerini Melek.
"Ne olur yapma böyle!İşte bu yüzden sakladım senden!"
Yağız o panikle,paketi açmayacağına dair Melek 'in verdiği sözü hatırlatıp kızacaktı ki son anda durdurdu kendini.İşlerin böylesine sarpa saracağını hissederken çok çabalamıştı aksi için.Ama...Gelip bulmuştu yine o lanet gerçekler onları.Yine bırakmamıştı kader peşlerini.Dün sakladıkları bugün yine ayan beyandı.Yıllardır tuz buz etmek için kendi giydiği ateşten gömlek her yeri yangına vermişti.Olacak gibi değildi!
Ellerini yüzüne sımsıkı kapatmış ağlıyordu Melek.Çıkışı yoktu bu içindeki acının.Böyle bir çaresizliği tatmamıştı.Neyle sınanmıştı?Defalarca yaralanmış,kanatılmış acılarını defalarca kendi sarmışken hem de!Nasıl inanmıştı Yağız'ın hayatının merhemi,suyu,aşı olduğuna;hangi sebeple hangi bahaneyle yapmıştı bu çılgınlığı.Hem de defalarca!
"Melek!Bir dur;bir dinle beni.Lütfen!"diye seslenirken ellerindeydi yine elleri.Sımsıkı yumduğu gözlerindeki karanlığa geldi oturdu az önce o tanımadığı kadının silüeti.Bu adamın ellerinde ölmemek için direnen o kadına!Babasının her seferinde Yağız'ın oyunbaz,düzenbaz bir adam olduğunu dillendirişiydi o anki düşüncesi.Sahi de öyle olmaz mıydı?Babasının tesadüflüğüne inanmışken,bir de ablası olacak o kadın!Yağız gibi bir adam hangi gerekçeyle böyle lanet bir ailenin kızını eşi yapardı?Hangi gerekçeyle?Elbet vardı gerekçeleri diye düşündü.Tam da babasının o söyledikleri zihnini hallaç pamuğuna çevirdi.
Geri dönüşünün sebebi vardır.
Yok muydu?Vardı işte.Basbaya!Onun etrafında dolanıp duran bir teröristi yakalamak;belki de öldürmek!
"Sana dokunma dedim!"diye bağırırken buldu kendini Melek.Bir ok saplanmışçasına ayağa fırladı.Hemen öteye ancak bir iki adım atabildi.Yağız'ın engeline takıldı yine yeniden.
"Meleğim,sakin ol.Açıklamama müsade et.İki dakika dinle yahu iki dakika!"
Şiddetle sarsılıyordu Melek.Ağlarken hıçkırıklarının,iç çekişlerinin ardı arkası yoktu."Ağlama!Yalvarırım,ağlama!"derken sahiciydi Yağız.Kalbi düğüm düğümdü bu gözyaşlarına karşılık.Yalvarırdı,yakarırdı,uğruna ne gerekliyse yapardı.Bir ızdırap olup yapıştı kadının gözyaşları göğsüne,gözüne.
"Şimdi değil!"dedi güçlükle Melek,Yağız'a hala amade olan taraflarını ellerinden kurtarmaya çalışırken.
"Şimdi değil;önceden konuşmalıydık.Ta en başında!"diye tekrar peşi sıra bağırdı.Kaçmak istedi.Koşarak,hatta mümkünü olsa uçarak.Uzaklaşmak istedi.Öyle uzun soluklu bir koşuş,öyle bir kaçış olmalıydı ki içindeki bu derdi de sökmeliydi beraberinde.Mümkünü yoktu bu isteğinin de.Gözlerinin önü karardı.Hıçkırıkları,çırpınışlarını arştaydı.En son duyduğu,hatta duyduğunu sandığı ses Cennet Hanım'ın telaşlı sesiydi.Kızılca kıyametti ortalık!Cennet Hanım daha salon kapısından geçememişti ki oğlunun kollarına yığılmıştı Melek.Kesik kesik hıçkırıkları hala sürerken hem de.Koştu hemen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı:KILIÇ
Fiction généraleNe büyük yorgunluklarımız vardı sevgilim... Ne yapıp edemediklerimiz... Ne pişmanlıklarımız ne hüzünlerimiz.. En yürek yakanı ise ne hasretlerimiz vardı bizim... Koyu ayazlara sürgün,gözyaşlarına mahkum... Taşınabilir portetif acı yaslarım...