Koşarcaydı adımları.Bir eliyle Yağız'ın elini tutarken öteki elinde daha önce esamesini bilmediği tabancayı tutuyordu.Öylesine,eğreti.Yağız ara ara arkasını kolaçan ediyordu.Oraya buraya koşuşturan adamları seçti uzaktan Melek.
"Hızlı Melek!"diye uyardı adam.
"Kimdi onlar,niye kaçıyoruz Yağız?"
"Fazla zamanımız yok."
"Ne için?!"derken korku doluydu Melek.O bilmediği adamların birkaçı şu orman yolunda çıksa karşılarına ne yaparlardı?
"Yerimizi öğrenmişler,nasıl?"derken Yağız ,sessiz bir küfür eder gibi hırlıydı sesi.
"Nasıl?"
"Artık sen de tehlikelisin.Yanımda olup olmadığını çok sorgulayacaklar Melek."öylesine devam ediyordu ki yürümeye yanlış duyup duymadığına emin olamıyordu Melek.Yağız ise emindi bir şeylerin ters gittiğine.Demek ki planını daha önce oynamaya başlaması gerekecekti.
"Az kaldı Melek.Biraz daha sabret."derken daha da hızlandı Yağız.Bilmezdi ki Melek'in bu hıza yetişecek dermanı yoktu.Gücü tükendi.Daha fena yapıştı adamın eline.Güç bulmak istedi her zerresinden.Şuracıkta öylece ağlamak istedi.Hüngür hüngür!
Soluk soluğa kalmıştı Melek.İtiraz edecek kadar lüksünün olmadığının bilincinde ilerliyordu.Bayılmaktan korkuyordu.Korkusunun harmanlandığı başka bir yerdeydi.Tam o sırada gördü az ileride,dün gece bıraktıkları arabayı.Apar topar arabaya bindiklerinde Yağız elindeki tabancayı bırakmadan arabayı çalıştırdı.
"Kimdi onlar?"
Araba toprak yolda hızla ilerlerken Yağız onu duymamış gibiydi.Torpidoya uzandı ivedi.Küçük bir kutu çıkardı.Tabancayı el frenin hemen önündeki boşluğa bıraktı.Sonrasında kutunun içinden çıkardığı küçücük,siyah Bluetooth kulaklığına benzer şeyi yerleştirdi kulağına.
"Polis değilse kimdi onlar?Neler oluyor Yağız?"
Eliyle müsade istedi Yağız.
"Yerimizi öğrenmişler."
Onunla konuşur gibi değildi tavrı.
"Takip edileceğimizi sanmam.Çağlar,şehir yolu sapağına gelsin."
"Yağız sana söylüyorum!"edemedi Melek.Aklı hafsalası yetmedi bütün bu olanlara.Sanki urgana kapılmış gibiydi sol yanı.Canı daraldı,bunaldı.Eline uzandı Yağız.
"Nasıl olduğunu bilmiyorum ama yerimizi öğrenmişler.Büyük ihtimal senin de yanımda olduğunu biliyorlar.Bu yüzden sorgulanabilirsin.Kanıtlayamayacaklar.Dün gece evde olduğunu,yalnız olduğunu söyle.Aksini iddia edecekler ama kanıtlayamayacaklar.Beni soracaklar sana.En son hapishanede gördüğünü söyle.Fazla konuşmana gerek yok.Bu işten en az zararla kurtulman için elimden geleni yapıyorum.Yapacağım da.Bana inan."derken kadının elini tutan elinin içinde okşadı onu.Oracıkta.Öptü sonrasında.Avcundan.
"Şimdi nereye gidiyoruz?"
"Seni,dün getiren kişi bugün eve bırakacak.Güvenilir çocuktur.Dün akşamdan beri evdeydin.Beni hiç görmedin.Unutma!"
"Seni gammazlayacağımdan şüphen mi var?"
"Yok."dedi Yağız.Hayli olağan hayli emin.Onu gammazlayacak son insandı Melek.
Melek ise bir buhranın orta göbeğine düşmüştü.Öyle fena,öyle gazap dolu!Yağız elini bıraktıktan kısa bir süre sonra titremeye başladı.Ta en içinden.En içi en dışı.Mahvoluşa sürükleniyordu sanki.Yağız ise elindeki telefonuna bakıyordu son sürat arabayı sürerken.Elindeki silahın garipliğinde tükendi.Yağız'ın silahının yanına bıraktı bir beladan kurtulur gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı:KILIÇ
Ficción GeneralNe büyük yorgunluklarımız vardı sevgilim... Ne yapıp edemediklerimiz... Ne pişmanlıklarımız ne hüzünlerimiz.. En yürek yakanı ise ne hasretlerimiz vardı bizim... Koyu ayazlara sürgün,gözyaşlarına mahkum... Taşınabilir portetif acı yaslarım...