Mayıs,2018
Yalvar yakardı Melek.O son silah sesiyle bir yay gibi gerilmişti.Ama korktuğu gibi olmamıştı.Bu kez kurşun yiyen Cem'di.Tam silahı tutan tarafındaki omzu kuvvetle geriye sarsıldı Cem'in,kanlar içinde ağır yavaş yere yığıldı.
Ve Cem'in yere yığılması ile gördü Melek.Cem'i arkasından vuran,eli silahlı adam;babasıydı!
Canlarını kurtaran kişi babası Necmi'den başkası değildi!Titredi Melek,şaşırdı.
Beraberinde birkaç kurun sesi daha duydu Melek.O da Cem'in yandaşlarına sıkılan kurşunlardı.Ama umrunda değildi.Tek derdi Yağız'dı.Elleri titrerken göz yaşlarını sildi kadın.Kendini toparlamalıydı artık.İvedi,adamın gömleğinin yakalarına uzandı eli.Gömleği yırtarak açtı.Yaralarını görmek için bu hamleyi yaparken onu bir sürpriz karşıladı.Gördüğü manzarayla sefil bir mutluluk kapladı tüm benliğini.Gömleğinin içinde çelik yelek vardı!
Eliyle yokladı yeleği;gözünün gördüğüne inanmak istercesine.
"Çok şükür!"derken Yağız'a bakıyordu.Gözleri fal taşı gibi açılmıştı adamın;solunum güçlüğü çektiği aşikardı.Bu kadar yakın mesafeden çelik yeleğin pek işe yaramayacağını biliyordu.En azından kurşunların enerjisi künt travma olarak Yağız'ın bedenine yansımış olmalıydı.Travmaya bağlı solunum güçlüğü çekiyordu.
"Geçti,Yağız.Duyuyor musun beni?İyisin!"derken adamın yanaklarını avuçlarının arasına almıştı Melek.Göz yaşları,kan revanın yokluğunun aksine yakıyordu canını.Yanaklarını yaktı göz yaşları;boynuna,boğazına düşen damlalar hırpaladı onu.
Adamın yüzünü,saçlarını okşadı.İçindeki vuslatı sonsuz olan acılar yakardı,kabardı büsbütün az ötedeki dalgalar gibi.
"Ambulans!"diye bağırdı bu kez de Melek.
"Aradım,geliyor."diyen Necmi,Cem'i paket eden Kazım'ın yanından ona doğru geliyordu.Eğildi kızının yanına oturdu.Sarıldı kızına,ilk kez!Korkusundan kalbi deli gibi atıyordu Necmi'nin.Arada bir de tekliyordu sanki.Yaşlanmış mıydı?Belki de?Kızına olan tüm geç kalmışlıklarının acısında "Kızım."dedi bin bir özlemle.Melek bu kez beride durmamıştı.Uzaklaştırmamıştı adamı kendinden;hatta sarılmıştı.İlk kez!Ağlaması şiddetlendi Melek'in.Hıçkıra hıçkıra ağladı Melek kayıplarının pek farkında kazandıklarına.Ağladı.
"Ağlama yavrum."derken Necmi'de ağladı sessiz sakin.
Evlatları için akan göz yaşları dağladı bugün de Necmi'yi.
***
Dakikalar içinde mahşer yerine dönmüştü orası.Önce Gürsel gelmişti ardında bir sürü polisle.Sinirinin zaptı zorken Cem'i yerde yatarken dövmeye yeltenmişti Gürsel.Mesai arkadaşları zor zapt etmişti gözü dönen adamı.Cem inim inim inlerken sivil polisler hemen paket yapıp götürmüştü hainleri.Çok geçmeden de ambulans gelmiş Yağız da en yakın hastane aciline yönlendirilmişti.
Acil hekimi çektiği,röntgenin sonucunda kot fraktürlerini* çok net görmüşken Yağız'ı müşahade altına almıştı.Beraberinde verdiği sedatif ağrı kesicilerin etkisinde hemen uyuya kalmıştı Yağız.
Yağız'ın uyuduğu yatağın az ilerisindeki pencerenin önündeydi Melek.Hala kalbi hızlı atıyordu.Hala elleri korkudan titriyordu.Tüm bu olanları düşünüyordu acı içinde.Daha evdekilere de söyleyememişken babası kızlar ile ilgilenmek için yanından ayrılmıştı. "Bir şey olursa hemen ara beni!"diye de sıkı sıkıya tembihlemişti kızını.Dünya garipti;ölesiye düşman olduğu adamın canını kurtarmıştı.Torunun babasını!Diğer torununun babasını vurarak yapmıştı hem de bunu.Garipti,çok garip.Asıl daha da fenası ya babası gelmeseydi?Ya geç gelseydi?O zaman ne olacaktı?Bu soruların eşiğinde suçluyu buldu Melek.Kendisiydi suçlu olan!Yutkunamadı bile kendini mütemadiyen suçlarken.Yağız şu an buradaydı az ilerisinde,ya olmasaydı!Acı içinde kıvrandı durdu.Utandı.Ona söylediklerinden utandı,başını utançla pencereden dışarı çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı:KILIÇ
General FictionNe büyük yorgunluklarımız vardı sevgilim... Ne yapıp edemediklerimiz... Ne pişmanlıklarımız ne hüzünlerimiz.. En yürek yakanı ise ne hasretlerimiz vardı bizim... Koyu ayazlara sürgün,gözyaşlarına mahkum... Taşınabilir portetif acı yaslarım...