Benden yüz çevirme,sevgilim.Gücenirim!
Kasım,2015
Sonbahar öyle bir gelmişti ki!Serap çaresizdi günlerdir,aylardır.Çırpınışlarının karşılıksız kaldığını öyle bir yüzüne çarpıyordu ki hayat...Bu kadar mı değersizdi?Bu kadar düşecek ne vardı?Heleki son duyduklar karşısında yıldı yıkıldı.Acı öylesine yapıştı ki yakasına boğuluyordu,ölüyordu!Kendi avukatı, Yağız'ın avukatının farklı argümanlar öne sürebileceğini söylemişti.Korkunç belgeler!Anlaşmalı evliliğe yanaşmadığı takdirde zaten çocuğu olmadığı için Yağız ayrılık talep edebilme hakkı vardı.Bu belge ile boşanmak ne büyük felaketti!Yağız'ın bundan katiyen haberi yoktu,hayatta böyle bir şey yapmaz;yapılmasına da müsaade etmezdi.Ama Serap bilemedi.Tutuklu kaldığı adamın karşısında çaresizliğini dizginleyemedi biran olsun.Yüzüne öyle bir vuruyordu ki acısı!
Hayat boyu yalnız kalmak!
Yağız'ın kendinden çekip gitmesine bir türlü ikna olamıyordu.Yapamazdı onsuz.Gördü ki yapıyordu onsuz.Hem de aylardır.Ama bunun ilerisine aklı ermiyordu.Daha ne kadar ayrı kalabilirdi.
Kimsesiz gibi!
Yağız eşofmanının cebinden telefonunu çıkardı önce.Saate baktı.Yaklaşık bir saattir yürüyordu.Bir aydır her gün yaptığı gibi.Fizik tedavinin daha hızlı cevap vermesi için yürümesi önerilmişti fakat bu kadar zorlayıcı,uzun süreli değil.Kışa giden mevsimin ayazında rahatlıyordu biraz.Kış yavaştan gelirken dertleri koyulaşırken hem de!Doktor ameliyat için en az dört beş ay daha beklemenin uygun olacağını söylüyordu.Ama yine de tam bir iyileşmenin garantisini vermiyordu.
Derdi çok büyüktü, çok.
Bir de mesajı vardı.Serap'tan!
'10 dakikaya oradayım.'
Etrafında yürüyüp durduğu parkın çıkışına giden patikada ilerledi biraz.Parktan çıktıktan sonra aşağı sokakta buluşacakları kafeye giden tarafa döndü.Son günlerde bir hayli gergin ve öfkeli olmasına rağmen törpülenmiş gibiydi.Ne de olsa bu son görüşmeydi.Gereksiz uzayan bir dava hakkında konuşacaklardı.Yağız bunun böyle gitmeyeceğini görmüştü çoktan.Kendi meramını daha sakince anlatacaktı bu kez.Dallanıp budaklanan bir süreçti bu.Serap dün akşam çocuğu olmayacağı gerekçesini öne sürüp sürmeyeceğini sormuştu.Bu çok incitici bir hareketti kadın açısından .Görüşmeyince böyle yanlış anlamalar da ortaya çıkıyordu,aileler de olaya dahil oluyordu.
Sakindi mekan.Köşedeki, iskemleleri yastıklı olan masaya geçti.Sırıtının terli olma ihtimaline karşılık montunun fermuarının açmakla yetindi yalnız.Çünkü bundan fazlasını yapamıyordu ne yazık ki. Bir de çay istedi.Kadının gelmesine daha çok olduğunu düşündüyse de Serap'ın topuklu ayakkabılarının sebebini tez duydu.Kareli bir etek üzerine de siyah salaş bir kazak giymişti.Yağız'ı gördüğünde duraksadı.İçinde bir yerler acıdı.Diken gibi battı.Masaya ilerlerken sanki o dikenlerin üzerinde yürüyordu.Boğazındaki nemenem tadı ber taraf etmek için utkundu ilk.Sonra sandalyeye oturdu.
"Nasılsın?"
Yağız'ın sesiydi bu.Serap'ın tutukluğunu o da fark etmişti elbet.Serap güzelce topuz yaptığı saçlarını geriye yatırırken yalancı bir tebessüm kondurdu dudaklarına.Eğreti.
"İyiyim.Sen?"
"İyi."dedi sonra garsona el etti. "Ne istersin?"dedi garson onlara doğru gelirken.
"Çay."dedi kadın bunun üzerine.
"Toparlanmışsın."bu kez konuşan Serap'tı.
"Uğraşıyoruz işte."dedi sesindeki sıkıntıyı hiç saklamadan.Olup olanca tüm dertlerini saklamaktan ne de yorulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı:KILIÇ
Ficción GeneralNe büyük yorgunluklarımız vardı sevgilim... Ne yapıp edemediklerimiz... Ne pişmanlıklarımız ne hüzünlerimiz.. En yürek yakanı ise ne hasretlerimiz vardı bizim... Koyu ayazlara sürgün,gözyaşlarına mahkum... Taşınabilir portetif acı yaslarım...