1. Bölüm

392 22 1
                                    

Yağmurlu bir geceydi. Yere kadar uzanan camımın perdesini sonuna kadar açtım. Soğumuş kahvemi yudumlarken, elime kalemimi almış ajandamı karalıyordum. Düşüncelerimi kağıda dökmeyi seviyordum. Kimseye söyleyemediklerimi ajandamla paylaşıyordum; bir nevi rahatlıyordum. Elektriklerin kesilmesiyle ilkildim. Karanlık fobim vardı. Evde tek başıma yaşıyordum. Ve haliyle korkmuştum. Telefonumun fenerini açık bırakıp, sıcacık yatağıma uzandım. Tavanımdaki yıldızları incelerken gözlerime çöken ağırlığın gözlerimi kapatmasına izin verdim.
Sabah uyandığımda, alarmım çalmamıştı. Telefonum sabaha kadar açık kaldığından olsa gerek, şarjı bitmişti. Şarja takıp, mutfağa koştum. Duvardaki saate baktım. 05.24 derin bir nefes aldım ve vücudumun rahatlamasına izin verdim. Duş almak için banyoya doğru ilerledim. Kısa bir duşun ardından saçımı kurutup, düzleştirdikten sonra seçtiğim kıyafetleri üzerime geçirdim. Rimelimi ve parlatıcımı sürdükten sonra çantamı hazırladım. Okula gitmek için hazırdım. Saat 06.20 olmuştu. Ajandama yöneldim.
"22.05.2009
Annem, babam ve kardeşim Rüzgarla birlikte yolda yürürken, önünde durduğumuz inşaata göz gezdiriyordum. Ailemin gerisinde kalmıştım. Rahatsız edici sesle ilkildim. İnşaata çarpan kamyon, ve tuğla yığınları vardı. İstemsizce gözlerim ailemi aramıştı. Ortalıkta gözükmüyorlardı. Gözümden düşen yaşlara ve akan makyajıma aldırmadan tuğlaların bulunduğu yere koştum. Attığım çığlıkla millet etrafıma toplanmıştı bile. Tuğlaları etrafa attım. Ve gördüğüm manzarayla daha hızlı ağlayarak daha hızlı atmaya başladım. Neredeyse tanınmayacak kadar parçalanmış annemin yüzüyle karşılaşınca çığlığıma engel olamadım. Biri ambulansı aramış olmalıydıki ambulans gelmişti. Birisi beni oradan uzaklaştırmaya çalıştı. Direndim. Beni tutan kollar çoğalmıştı. Ambulansa götürüp bir şeyimin olup olmadığına baktılar. Kısa süren muayenenin ardından ambulanstan çıktım. Önümden üzeri kapalı dört sedye geçti. Gözlerim acıyordu. Ağlamaktan kıpkırmızı olduklarına yemin edebilirim. Ayaklarım beni daha fazla ayakta tutamamıştı. Bayılmıştım."
*
Ardarda çalan kornayla ilkildim. Gelen Gamze olmalıydı. Her sabah beraber okula giderdik. Çantamı ve montumu aldıktan sonra evden ayrıldım. Arabaya bindim düşünüyordum ailemi sonsuzluğa yolladığım o günü düşünüyordum.
-Damla..
Gamze'nin sesiyle birlikte ona döndüm.
-E-efendim?
-Kaç kez damla dediğimi farkındamısın?
-Kusura bakma, dalmışım.
-Neyin var?
-Hiç...
-Bu konuyu sonra konuşacağız.

SonsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin