18. Bölüm

61 12 1
                                    

Yatakta düzelip, ayağa kalktım. Klübenin kapısına yönelip, korkarak kapıyı açtım. Karşımda duran Damla'nın yüzünde, korku ve sinir sezebiliyordum.
-Neden bunu yaptın?
Diye sertçe çıkıştı. Aynı zamanda beni klübenin içine ittirip kapıyı kapattı. Yatağa oturduk.
-Neden onu benden aldın?
-Be-ben onu senden almadım. Yemin ederim onu ben almadım. Çantamın içinde duruyordu.. Ve ben, merakıma yenik düşüp, onu.. Onu...
-Herşeyi biliyor musun?
Evet anlamında hafifçe başımı salladım. Şimdiyse yüzüne, hayal kırıklığı bürünmüştü. Derin bir nefes alıp, ayağa kalktı.
-Sana güvenmiştim.
Dedi ve ajandasını alıp, klübeden ayrıldı. O an sanki zaman durmuştu. Sanki boşlukta gibiydim. Küsmüşmüydük peki? Konuşmayacakmıydık? Bunları düşününce içimi bir ürperti sardı. Bunu yapmamalıydım. O bana güvenmişti. Ve ben onu, hayal kırıklığına uğratmıştım. Ajandadakileri anlatmak isterse, anlatabilirdi. Değil mi? Hepsi benim suçumdu. Ajandayı o masada, çıkarıp verebilirdim. Ama ben naptım? Bir korkak gibi onu vermeye korktum. Korkağın tekisin Gamze. Korkaksın işte korkak. Kendi kendime düşünürken, akan yaşlarıma ve üzerimde sadece pijama olmasına aldırmadan, çıplak ayakla Damlaların klübesinin önüne geldim. Yerdeki kar beni üşütüyordu. Ama bu umrumda değildi. Kapıyı çalmak için elimi kaldırdım. Sonra geri indirdim. Çalamazdım. Çalamazdım işte. Yapamazdım. Ben bir korkaktım. Ve bunu kendime bir kez daha kanıtlamış oldum. Klübeme döndüm. Hazırlanıp ana klübeye gittim. Herkes hıçkırarak ağlayan, bana bakıyordu. Koşarak, yemek yediğimiz, masanın önünde durdum. Etrafıma bakındım. Hıçkırıyordum. Birisi beni bileğimden tutup, kendine çevirdi. Ömerdi. Biraz olsun sevinmiştim.
-Ne oldu, herşeyim?
-Kamera..
Dedim hıçkırarak. Anlamayarak bana baktı. Ve hıçkırıklarıma dayanamayıp, beni kollarıyla sardı. Başımı sol göğsüne koyup, kalp atışlarını dinledim. Bu biraz olsun beni yatıştırmıştı. Sarılmayı bırakarak, birbirimizden ayrıldık.
-Kamera.. Patronun odasına gitmeliyiz benimle gelin.
Diyerek sağ elimle Ömer'i, sol elimle Kıvanç'ı çekiştirip yukarıya çıkardım. Patronun odasına geldiğimizde, kamera kayıtlarını izleyip, izleyemeyeceğimizi sordum. İzleyemeyeceğimizi söyledi. Kızmıştım. Çıkmak için arkamı dönmüştüm ki. Kıvanç olaya el koyarak, patrona biraz rüşvet verdi. Patron ise kamera kayıtlarını bize gösterdi. Kamera kayıtlarında gördüğümüz şey üzerine hepimiz şok olmuştuk. Cemre ve Onur.. Hayır bunu yapmış olamazlardı. Bunu Damlaya göstermek için telefonumu çıkartıp, videoya aldım. Yarın İstanbul'a dönmek için yola çıkacaktık. Damlayla serviste konuşmak umuduyla, Ömerle birlikte, klübeye döndük. Üzerimizi değiştirip, yatağa uzandık. Ömer saçlarımla oynuyordu. Bu benim uykumun gelmesine sebep oluyordu. Ben de göz kapaklarımın, yenik düşmesine izin verdim...

SonsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin