3. Bölüm

195 18 1
                                    

Gamze'nin ağzından:

Ders tarihti. Ve Damla bu derste hep uyuklardı. Tabiki yine uykuya daldı. Aksini düşünemezdik. Uyurken tıpkı savunmasız bir melek gibiydi... Ailevi meselelerini açmak istemiyordum bu nedenle, bu konuda pek üstüne gitmezdim. Rüyasında ailesini görüyor olmalıydı. Kıpırdanıp, homurdanıyordu. Sanki acı çekiyor gibi bir surat ifadesi vardı. Tarihçiye yenik düşen gözlerime bir ağırlık çöktü. Ders notlarını Ozan dan alırız umuduyla ben de gözlerimin kapanmasına izin verip uykuya daldım.
*
Damlanın ağzından:

Sanki koluma birisi iğne batırıyor gibiydi. Gözlerimi araladım. Başımda bekleyen Ozan ve Gamzeye baktım. Gamze, kolumu dürtmeyi bıraktı ve
-Günaydın uyuyan güzel..
Diye sevinçle bağırındı
-Gamze, en yakın zamanda tırnaklarını kesmelisin.
Diye memnuniyetsizce homurdanırken Ozan kahkaha attı.
-Tünaydın Damla hanım.
-Ne diyorsun Ozan Allah aşkına?
Telefonumu çıkartıp saate baktım. 12.04 cidden okadar uyumuş olabilirmiydim? Neden olmasın? Gece geç yatmıştım. Kendimle konuşmayı bırakıp ayağa kalktım.
-Açım.
-Pekala hadi kafeteryada bir şeyler yiyelim.
Diye öneride bulunan Gamzeye bakıp onaylarcasına başımızı salladık. Merdivenlerden aşşağıya inerken, Cemreyle karşılaştık. Bana omuz atarak yanımdan geçti. Cemre, aslında iyi biriydi yani ben öyle sanıyordum. Fakat bana neden böyle davrandığına hala bir anlam veremiyordum. Saatler birbirini kovaladı. Çıkışta Gamze ile beraber otoparka doğru yürüdük. Ozanla vedalaşıp arabaya bindik. Evimin önünde durduk. Gamzeyi öpüp arabadan çıktım. Kapının kilidini açtıktan sonra çantamı yere fırlatıp, montumu astım. Merdivenleri çıktıktan sonra odama girip masama yöneldim. Ajandamın kapağını açtım. Size garip gelebilir ama ajandam benim sırdaşım gibiydi. Tüm sırlarımı onunla paylaşırdım. Bu nedenle, itiraf ediyorum rahatlamak amacıyla günde bir kaç defa kapağını açıp kapatıyor olabilirim.
"24.05.2009
Bir gün boyunca hastanede kalmıştım. Daha 13 yaşındaydım. Kolum, kanadım kopmuştu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Polis amcalar ifademi almışlardı. Ve bir teyze yanıma gelip artık yetimhanede yaşıyacağımı açık bir şekilde belirtmişti. Yetimhaneye doğru yola çıktık. Yolda annemin bana aldığı oyuncak ayıya bakıp eski günleri hatırlıyordum. Ölüm gerçekten bu kadar ani olabilirmiydi? Bu kadar acımasız? Her nefesimiz önemlidir. Ama benim için her nefesim ölümdü o zamanlar. Yetimhaneye vardığımızda adının Selma olduğunu öğrendiğim teyze beni bir odaya yerleştirdi. Elimde oyuncak ayıcığımla, derin bir nefes alarak odama girip, boş olan bir yatağa geçtim. Yatağa uzanıp örtümü başıma kadar çektim. Gözlerimi sıkıca yumdum. O sırada üstümdeki örtü sertçe açıldı. Deniz adında bir kız örtümü açmıştı. Nil, bana bakarak:
-Vay vay, yeni gelen şu miniğede bakın siz.
Diye sert bir tonda çıkışmıştı. Yatakta doğruldum ve oyuncak ayımı kucağıma aldım. Korkmuştum.
-Ay bu da nesi böyle?
Dedi dilara ve ardından elimdeki oyuncak ayımı camdan aşşağıya fırlattı. Yanımdan gittiklerinde rahatlamıştım. Ayağa kalkıp camdan sarktım. Pembo neredeydi? Onu göremiyordum. Suratımı asıp, yatağıma döndüm. Örtüyü başıma kadar tekrar çektim. Göz yaşlarım birikmişti. Ama ağlamayacaktım. Gözlerimi sıkı sıkı yumdum. En kötüsüde ne biliyor musunuz? Bu gün benim doğum günümdü. Bu güne lanetler savurdum. Keşke doğmasaydım. Keşke."
*
Telefonumdan gelen mesaj sesiyle ilkildim. Whatsapptan üç silahsörler grubundan 4mesaj:
Gamze: Oziş ders notlarını atarmısın?
Ozi kişisinden görüntü
Gamze: Teşekkürler ozi.
Ozi: Önemi yok.
Tarih defterimi açıp, ders notlarımı yazmaya başladım. Yazma işlemi bittikten sonra, mutfağa gitmek için aşşağıya indim. Kendime menemen yapıp afiyetle yedim. Salona geçip kanepeye uzandım. Halka filmini açıp izledim. Geç olmuştu. Odama çıkıp üstümdekilerden kurtuldum. Pandalı picamalarımı giydikten sonra, makyajımı silip, kendimi uykunun kollarına testlim ettim.

SonsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin