14. Bölüm

87 14 0
                                    

Ertesi sabah uyandığımda, yanımda yatan Güneş'i gördüm. Saçlarını, parmaklarıma dolayıp, yanağına bir öpücük kondurdum. Onu uyandırmamaya özen göstererek ayağa kalktım.
-Günaydın.
Dedi esneyerek.
-Günaydın.
Diye gülerek karşılık verdim. Bu gün Damla'nın yanına gidecektik. Acaba Damla ne yaptı diye düşünürken, Klübenin kapısı çalındı. Kapıyı açtım. Önde Damla ve Kıvanç onların arkasında Ömer ve Gamze duruyordu.
-Ee kahvaltıya gelmiyor musunuz?
Diye sordu Damla. Hastaneden erken çıkmışlardı.
-Geçmiş olsun. Siz gidin biz geliyoruz şimdi..

Damla'nın ağzından:

Uyandığımda, yanı başımda bekleyen Kıvanç'a baktım. Elimi tutarak, yanımdaki koltukta uyuyordu. Boynu ağrıyacaktı. Karnım da acıkmıştı.
-Kıvanç.. Kıvanç.
Diye dürttüm. Elini elimden çekerken şaşkınlıkla bana bakıyordu.
-Acıktım.
Dedim gülümseyerek. Hastaneden erken çıkma kararı alıp, Gamze ve Ömer'in kaldığı kulübeye gittik. Onları alıp, Ozanlara da haber verdikten sonra kahvaltı yapmak için ana klübeye girdik. Biz oturup, siparişlerimizi vermiş, pişmelerini beklerken, Ozan ve bana garip, garip bakan Güneş, yanımıza oturdular. Onlarda siparişlerini verip, beklemeye başlamışlardı. Biz karnımızı doyurmuş, telefonlarımızla uğraşıyorduk. Sessizliği bozan Kıvanç oldu.
-Hadi Damla, kayak yapmaya gidelim.
En içten gülümsemelerimi Kıvanç'a gönderirken, başımla onayladım.
Hazırlanıp, teleferiğe bindik.
Buradan tüm Uludağ'ı görebiliyordum. Sanki herşey ayaklarkmızın altındaydı. Derken teleferik durdu. Ürküp, Kıvanç'a baktım.
-Damla..
Diye söze başladı Kıvanç. Ne diyecekti? Boşuna umutlanmamı mı istemiyordu? Yoksa beni hala kardeşi gibi mi görüyordu? Peki ya teleferik neden durmuştu? O an gözlerimdeki merakı, korkuyu ve aşkı görebilirdiniz..

SonsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin