17. Bölüm

70 13 3
                                    

Şuan tam sırasıydı. Onur bekçilik yaparken ben ise o sırada Damla'nın ajandasını Gamze'nin çantasına attım. İşte şimdi araları bozulacaktı. Keyifle o anı izlemek için Onurla beraber bir masaya geçtik ve olacakları beklemeye başladık..

Damla'nın ağzından:
Tuvaletten çıktığımızda Kıvanç ve Ömer, yemeklerimizle beraber masadaydı. Onları daha fazla bekletmeden, masaya oturduk. Kar manzarası altında yemeklerimizi yedik. Çok keyifli dakikalar geçirmiştik.

Onur'un ağzından:
Planımız işte tam olarak şimdi başlıyacaktı. Garsonu çağırdım. Ve ona tabakları toplarken Damla'nın çantasını düşürmesini söyledim. Önce yapamayacağını söyledi. Ama para her şeyin çözümüdür değil mi?

Gamze'nin ağzından:
Garson tabaklarımızı toplarken, Damla'nın çantasını yere düşürdü. Bir an kasten yaptığını düşünmüştüm. Damla'nın çantasındakiler yere saçıldı. Kıvanç ve Damla yerdekileri toplamaya başladılar. Garson özür diledi ve gitti. Damla endişeli görünüyordu. Ne olduğunu sormak istedim ama kendi söylemesi daha doğru olurdu.
-Yok işte yok.
Dedi ayağa kalkarak.
-Ajandam yok.
Ajandasında geçmişini saklıyordu. İçerisinde çok önemli şeyler olmalıydı. Belkide utanacağı şeyler, kim bilir?
-Nasıl yok, klübeden çıkarken çantana koymuştun.
Dedi Kıvanç heyecanla.
-Yok işte bulamıyorum.
Yan masaya kafamı çevirince Onur ve Cemreyi gördüm. Pis pis sırıtıyorlardı. Onlara ölümcül bakışlarımı yolladığım anda, önlerine döndüler. Burada olmaları bile nöronlarımı harekete geçirmeye yetiyordu. Hava almaya ihtiyacım vardı. Çantamı aldım. Ne. Bunun bende ne işi vardı? Bu buraya nasıl girmişti? Damla'nın ajandası, çantamın içinde duruyordu. Korktum ve Damlaya söyleyemeden, çantamı kapatıp, ayağa kalktım. Damla'nın klübesine bırakacaktım evet en doğrusu buydu.
-E-e şey hadi Damla bir de klübeye bakalım istersen?
Diye kekeleyerek öneride bulununca başıyla beni hızlı bir şekilde onayladı. Klübeye gitmek için hazırlandık ve klübelere dağıldık. Ozan ve Ömer dışarıda hava almak için çıkmışlardı. Yatağa geçip, bağdaş kurdum. Önümde Damla'nın ajandası vardı. Kapağını açmakla açmamak arasında kararsız kalmıştım. İçinde bu kadar önemli ne vardı? Deli gibi merak ediyordum. Ama açamazdım. O benim en iyi dostumdu. Bunu ona yapamazdım. Ama haberi olmayacaktı. Sadece bir sayfa okuyabilirdim herhalde. Hayır okuyamazdım. Gözlerimi kapadım ve ajandanın kapağını hızlıca açtım. Gözlerimi açıp okumaya başladım. İçinde yazılı en fazla 25 sayfa falan vardı. Yazı düzenli yazılmıştı. Merakıma yenik düşüp okumaya başladım. Bir sayfa demiştim, fakat tüm ajandayı okumuştum. Gerçekten tüylerim ürpermişti. 25 sayfa bana korku filmi gibi gelmişti. Damla'nın bunları yaşadığını düşününce, içime bir üşüme gelmişti. Küçücük bir çocuk, bunca yükü nasıl onca sene omuzlarında taşımıştı? Hala inanamıyordum. Kapının çalınmasıyla olduğum yerde sıçradım. Pencerenin perdesi açık olduğundan, rahatlıkla görünebiliyordum. Pencerenin arkasından bana şaşkınlıkla bakan Damlayı gördüm..

SonsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin