53. Bölüm

25 10 0
                                    

Kıvanç'ın ağzından;

-N-ne demek, ne demek Onur akıl hastahaneden kaçmış?
-Üzgünüz engel olamadık.
-Nasıl engel olamadınız! Ne saçmalıyorsunuz siz? Bir hastaya nasıl sahip çıkamıyorsunuz?
-Ama bey efendi...
-Hayatımız tehlike altında. Sevdiklerimden birine zarar gelirse, bedelini ağır ödersiniz!
Telefonu kapatıp, cebime koydum. Onur'a sahip çıkamamışlardı. Başı boş sokaklarda gezip duruyordu. Eski günlere dönmek istemiyordum. Onur, her ne kadar kardeşim olsa bile hep bana sanki yabancıymışız gibi davranmıştı. İki kez canıma kast etmeye çalıştı. Anneme yaptıkları... Olanları hiç unutamıyordum. Unutamayacaktımda. Hayatım boyunca babamın benimle grur duymasını istemiştim. Ama Onur buna hep engel olmuştu. Babam da ölünce, suçu Damlaya atıp, onu kaçırdı. Yetişemesem belki şuan Damla yaşıyor olamayabilirdi...

Bir bebek sesi düşüncelerimden kurtardı beni. Yukarıya çıkıp, odanın kapısını açtım. Damla yatakta oturmuş, elinde Gamzeyi pışpışlayıp, Güneş'i ayağında sallıyordu.
-Kıvanç...
Gözleri, bitkin ve yardım dilercesine bakıyordu. Onu, hiç böylesine yorgun görmemiştim. Görmeye de dayanamıyordum. Derin bir nefes alıp, Güneş'i kucağıma aldım. Damla'nın kollarında uyuyan Gamzeyi de yerine yatırdım. Damla'nın yanına oturup, alnından öptüm.

Gelen telefon aramasını cevapladım. Korumalardan biri arıyordu.
-Alo?
-Kıvanç bey, Onur bey evin yakınlarında görünmüş.
Damlaya belli etmemeye çalışarak, Gamzeyi, Damlaya verdim. Bana anlamamışcasına bakıyordu.
-Ben hemen döneceğim.
Diyerek yanağından öptüm.
Telefonu tekrar kulağıma götürdüm.
-Nerede gördünüz?
-Marketten çıkıyordu.
-Ne olursa olsun, sakın eve sokmayın.
-Anlaşıldı, Kıvanç bey.
Aramayı sonlandırdım. Arkama döndüğümde Damla merdivende oturmuş, elleriyle kulağını kapatmış ve başını dizlerine yaslamıştı.
-D-Damla?
-O değil mi? Onur geldi değil mi? Buldu bizi. Öyle değil mi?
-Akıl hastahanesinden kaçmış...
-Bir rahat vermeyecek.
-Tekrar hayatımıza girmesi tehlikeli olabilir.
-Biliyorum. Ama ne olursa olsun buna izin vermeyelim Kıvanç.
-Vermeyelim miniğim.
Ağlama sesleri duyuldu.
-Bebeklerimiz!
Damla, hızla ayağa kalkıp, merdivenlerden odaya çıktı. Bende onu takip ettim. Kapının eşiğinden aşşağıya kayıp, yere oturdu. Ve hıçkırıkları ufak bedenini esir aldı.
Ne olduğunu anlamak için, korkarak odaya baktım. Bebeklerimiz yerlerinde yoktu. Ve cam açıktı...
Gamze'nin beşiğine yöneldiğimde, küçük bir not buldum.

Kıvanç, Kıvanç, Kıvanç...
Ben kazandım ve sen kaybettin.
Değer verdiğin herkesi hayatından kopracağım... Ve sen yapayalnız bir adam olarak devam edeceksin.
Tıpkı benim, bir zamanlar olduğum gibi...

SonsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin