54. Bölüm

20 9 0
                                    

Onuru arayıp, telefonu açmasını diledim. Ve açtı...
-Ah, Kıvanç. Beni özledin mi? Ben de seni özledim. Hahahahahahahaha.
Korkunç kahkahası kulaklarımı tırmalarken, eş zamanlı olarak telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.
-Bebeklerim nerede Onur?
-Güvenli bir yerdeler.

Eskiden;

Küçük Kıvanç, annesini kötü adamlardan kaçırıyordu. Onur da gözcülük yapıyordu.
-Çabuk, çabuk. Geliyorlar!
Kıvanç, annesinin elini daha sıkı kavradı. Ve daha hızlı koştu.
-Oğlum, yavaşla.
-Hayır anne, seni güvenli bir yere götüreceğim.
Ağaç eve geldiklerinde, annelerini ağaç eve sakladılar.
Kıvanç, nefes nefese;
-Anneciğim, burada güvendesin. Biz hemen döneceğiz.
Kötü adamların yanlarına indiler. Ama ne yazıkki kötü adamlar çocukları, ağaç evden inerken görmüşlerdi.
-Siz kimsiniz? Bizden ne istiyorsunuz!
Onur çok güçlü olmaya çalışıyordu.
-Hahaha küçük, çekil yolumuzdan.
Kötü adam Onuru ittirdi. Adamın karşısına Kıvanç geçip, ellerini beline yerleştirdi.
-Size bir soru sordu!
-Biz annenizin iş arkadaşıyız. İşten istifa edemez. Onu almaya geldik.
Kıvanç ve Onur herşeyi biliyorlardı. Anneleri hasta haliyle, geçimlerini sağlamak için, geceleri pavyonda çalışıyordu. Her akşam şarkı söylüyordu. Kıvanç ve Onur annelerinin güzel sesini başkalarının duymasını istemiyorlardı.
-İstifa edebilir. Sizi ilgilendirmez.
Adam cebinden bir kağıt çıkardı.
-Bakın bu sözleşme. Buna göre hayatının sonuna kadar işten çıkamaz.
Kötü adam arkasındaki adamlarına gelmeleri için işaret verdi.
- Hadi gidelim.
Tok çıkan sesi, çocukları ürkütse bile güzlü gözükmek istiyorlardı.
-Hayır, annem güvenli bir yerde.
Onur ve Kıvanç, adamın bacaklarına sarıldılar.
-O güvende. Ona zarar vermeyin.
Adam bacaklarını silkeleyip, çocukları yere attı.
Biraz uzaktaki ağaç eve doğru ilerlediler. Kötü adam, korumalarından çocukları tutmalarını istedi. Ve ağaç eve çıkıp, ardı arkası kesilmeyen bir şekilde, silah sesleri duyuldu. Çocukların çırpınışı ve çığlıkları bitmek bilmiyordu. Adam ağaç evden inip, çocuklara baktı.
-İşte şimdi, anneniz istifa etti hahahahha...

Günümüz;

-Kıvanç, orada mısın?
-Onur?
-Bu sadece başlangıç. Merak etme, onlar yaşıyor. Sadece göz boyamaya çalıştım. Ama ileride böyle olamayacak. Hahahaha.
-Demek güvenli yer.

Telefonu kapatıp, aşşağıya indim. Damla bana merakla bakıyordu.
-Onları buldum. Merak etme miniğim. İyi olacaklar. Onları almadan dönmeyeceğim.
-Bende geleceğim.
-Hayır Damla. Sen burada kal.
Diyerek evden çıktım. Ozan'ı arayıp, destek için çağırdım.

Ormana geldiğimizde, ağaç evi aramaya başladık.
-Kıvanç, buradan bebek sesleri geliyor.
Ozan'ın yanına koştum. Bebek seslerinin geldiği yöne doğru baktığımızda, ağaç evin tam altında olduğumuzu fark ettik.

Geçmişi hatırladığımda, silah sesleri kulağımı doldurdu. Onurla çığlıklarımız ve annemizin cansız bedeni canlandı gözümde.

-Hadi Kıvanç, gelmiyor musun?
Ozan'ı takip edip, ağaç eve çıktım. Gamze ve Güneş güvendelerdi. Yaşıyorlardı. Onları kucağımıza alıp, aşşağı indik.

Eve vardığımızda Damla, sevinçle Gamze ve Güneş'i kucağına aldı. Sarılıp, kokularını ciğerlerine çekti. Ardından bana sarıldı.
-Çok korktum Kıvanç.
-Geçti minik, geçti. Artık buradayım. Yanında...

Ozan ve Deniz gittiğinde, Damla, Gamze ve Güneş'i emzirip yatırdı. Yorgun olduğumuzdan, bizde yattık. Damlaya sarıldım. Kokusunu içime çektim. Yanımdaydı. Benimleydi. Onu hiç bırakmak istemiyordum. Sonsuza dek birlikte olmak istiyordum. O benim ilkimdi ve sonum olacaktı.
-Sonum değil solum olsun.
Diyerek Allah'a yalvardım. Son cümleyi sesli söylemiş olmalıyım ki, Damla gözlerini açıp bana baktı.
-Sol yanın olacağım...

SonsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin