55. Bölüm

31 9 1
                                    

4 Yıl Sonra

-Kızlar, kahvaltı hazır hadi aşşağıya gelin.
-Geliyoruz!
Hazırladığım kahvaltıya şöyle bir göz gezdirip, mutfak rafına yaslandım. Sekiz aylık hamileydim. Cinsiyeti erkekti. Adı Rüzgar olacaktı. Dört yıl içinde çok şey değişmişti. Deniz'in kısır olduğu haberini almıştık. Ozan, hep bir kızı olsun istemiştir. Ama evlatlık alma fikrine pek sıcak bakmamışlardı. Ailemize yeni bir üye daha ekleneceği için, evimizi genişletmemiz gerekmişti. Biz de iki sokak aşşağıya taşınmıştık. Ömer... Gamze'nin yokluğuna dayanamamış ve intihar etmişti. Onu kendini asmış bir halde bulmuştuk...

-Biz geldik.
Aynı anda söyleyip, yüzlerine kocaman bir gülümseme yerleştirdiler.
-Hadi, acele edin. Anaokuluna geç kalacaksınız.
Masaya geçip, bir şeyler yemeye başladılar.
-Anne sınıfımızda, Ömer diye bir çocuk var. Beni seviyormuş.
Gamze'nin cümlesi, kalbimde bir sızıya yol açtı. Eş zamanlı olarak, tükürüğümü yutup, öksürdüm.
-Anneciğim, iyi misin?
-Evet, iyiyim.
Değildim. Şimdi derdimi onlara nasıl anlatabilirdim ki? Onlar daha ufacıklardı. Anlatsamda anlamayacaklardı. Böyle bir şeyi onlara anlatamazdım. Ömer'in Gamzesi... Acıyla gülümsedim.

Gamze'nin saçlarını ördükten sonra, Güneş'in altın sarısı olan saçlarını örmeye başladım.
-Babam daha güzel örüyor.
Diyip, yüzünü ekşitti Gamze. Bazen çok ukala olabiliyordu.
-Sende bir şey beğenmiyorsun. Diyerek, somurtmuştu Güneş.
-Ama babacığın uyuyor, hayatım.
-Ozaman uyandırırız!
-Eveet!
Aynı anda masadan kalkıp, üst kata çıktılar. Peşlerinden gittim. Kapının eşiğinden onları izlemeye başladım. Kıvanç'ın üzerine çıkıp, yatakta zıplamaya başladılar.
-Babacığım, uyan.
Kıvanç gözlerini keyifle açtı.
-Ufaklıklarım, günaydın.
-Babişko saçımızı ör.
-Oturun bakalım.
Kıvanç, kızların saçlarını güzelce ördü. Ardından Gamze, sol yanağından, Güneş ise sağ yanağından Kıvanç'ı öptü. Kıvanç, bana bakıp, eliyle gel anlamına gelen bir işaret yaptı. Yanlarına gidip, yatağa oturdum.
İstemsizce gözüm, duvardaki saate odaklandı.
-Anaokuluna geç kaldınız.
-Boş ver Damla, bir güncük gitmesinler.
-Oley.
Kıvanç'a sarılıp, bana ölümcül bakışlar attılar. Bende ölümcül bakışlarımla karşılık verdiğimde, ağlayıp, Kıvanç'a sarıldılar... Kıvanç, gülümseyip bana göz kırptı.

Dışarıya çıktığımızdan beri iki alış veriş merkezi bir lunapark ve beş butik gezmiştik. Ayaklarım sızlıyordu. -Babacığım hadi dondurmada alalım.
-Gamze, sabahtan beri aldırmadığın şey kalmadı kardeşim.
-Sen bi sus Güneş.
Güneş yüzünü düşürüp elimden tuttu.
-Tamam alalım.
Dondurma aldıktan sonra, Gamze babasının sırtına çıktı. Güneşte ona imrenerek bakıyordu.

Güneş; Anlayışlı, uyumlu ve uysal bir çocuktu. Yeri geldiğinde olgun davranabiliyordu. Gamzeyi kıskandığı zamanlar oluyordu.
Ama Gamze için aynı şeyler söylenemezdi. O daha ukala, şımarık davranıyordu. Dediğini ikiletmiyordu. Gamze'nin böyle olmasının sebebi bizdik... Ama olsun. İkiside daha çocuktu...

Düşüncelerimden ayrılmama karşımızda durup bize "Merhaba" diyen adam sebep oldu...

SonsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin