28. Bölüm

50 13 1
                                    

Gelen sesle birlikte cama yöneldim. Aşşağıya baktığımda Onur'u gördüm. Kıvanç pür dikkat kesilmiş, elini yumruk yapmış bir şekilde Onuru izliyordu.
-Depoda olacağım!
Kıvanç, Onur'un bu sözü ardından beni iterek, kapıya doğru yöneldi. Kıvanç aşşağıya inerken, Onur arabasının motorunu çalıştırdı. Ve gaza bastı.

Kıvanç'ın ağzından:

Merdivenlerden hızlıca inip, arabama atladım. Gaza bastım. Onur'un arabasını görebiliyordum. Arabamı daha fazla hızlandırdım. Arabalarımız yan yana geldi. Camı açtı ve eliyle boynunu çizip 'işin bitti' işareti yaptı. Bu daha da sinirlenmeme sebep olmuştu. Birden yan yola saptı ve gözden kayboldu. Ona aldırmadan hızla ilerledim. Nasıl olsa nereye gideceğimi biliyordum. Depoya vardığımda kapısını hızla açtım. Onur, ellerini birleştirmiş, ayağıyla tempo tutuyordu.
-Kıvanç Aksoy, geldiniz demek.
-Sen nasıl bir insansın? Benim senin gibi kardeşim yok. Damladan ne istiyorsun seni aşşağılık?
Diyip, hızla yakasına yapıştım.
-Ağır ol bakalım Kıvanç bey.
Etrafımızı bir sürü adam sarmıştı. Onur'un icabına bakabilirdim. Ama burada yaklaşık 25 kişi vardı. Deponun açılma sesiyle birlikte herkes bakışlarını kapıya yöneltti.

Damla'nın ağzından:

Bu çocuk neler karıştırıyordu yine? Ne yapmalıydım. Ozan'ı aramaya karar verdim.
-Alo Ozan.
-Ne oldu iyi misin sen?
-Onur geldi.
Nefes nefeseydim. Korkmuştum.
-Sakin ol soluk alış verişini düzene sok.
Soluk alış verişimi düzene soktuktan sonra devam ettim.
-Onur geldi ve Kıvanç'a bir depodan bahsetti.
-Lanet olsun.
-Ne? Ozan ne oldu?
-Beş dakikaya hazır ol Damla. Seni alacağım.
Ne olduğunu anlamamıştım ama Ozan'ın bir bildiği vardır diye umarak, çantamı hazırladım. Kötü bir şey olduğu kesindi. Biber gazımı çantama koydum. Ne olur ne olmaz değil mi? Ard arda çalan korna sesiyle aşşağına inip, Ozan'ın arabasına bindim. Dikiz aynasından arkaya baktığımda Ömer'in arabasıyla beraber birkaç arabanın da olduğunu fark ettim. Ozan'a dönüp;
-Neler oluyor?
-Kıvanç'ı kurtaracağız.
-Onur ona bir şey yapamaz ki.
-Doğru. Ama orada sadace Onur olmayacak.
Nereye gidiyorduk? Kıvançtan ne istiyorlardı? Camdan dışarıya baktım. Gözümden düşen yaşa engel olamamıştım. Yarım saatlik bir yolculuğun ardından, pis kokulu bir sokağa gelmiştik. Gamze Ömer'in arabasından inip, yanıma geldi.
-Damla sen iyisin öyle değil mi?
Anlamaz bakışlarla ona baktım.
-E-evet.
Ağır adımlarla sokakta yürüyorduk. Bizden olan en az elli kişi vardı. Sokak ta baliciler ve evsizler vardı. İster istemez içim ürperiyordu. Yanımızda olan Ozan'a daha çok yaklaştık. Yolun sonuna geldiğimizde, büyük kapaklı bir depo duruyordu. Kapağı açıp içeriye hücum ettik.

SonsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin