25. Bölüm

47 13 0
                                    

Merakla bana baktı. Onunla konuşmak iyi geliyordu. Onu neden durdurduğumu bilmiyordum. Ne diyeceğimide..
-Efendim?
Zil çalmıştı. Birbirimize bakan gözlerimiz, bir anda etrafa bakındı. Dikkatimiz dağılmıştı. Bu benim işime geldi.
-Deniz, hadi sınıfa gidelim.
Başıyla beni onayladı. Birlikte sınıfa doğru gittik. Ders boştu. Kıvanç ve Damla yan yana oturmuş, uyukluyorlardı. Gamze somurtarak oturuyordu. Bir şeyi vardı.
-Ne oldu?
-Ömer..
Dedi ve sustu. Bakışlarımı Ömer'e çevirdim. Ömer kızlarla oturmuş, dedikodu yapıyordu. Kahkahaları buraya kadar geliyordu. Bu cidden rahatsız ediciydi. Gamzeye baktım. Çenesine koyduğu elini çekti. Yerinde doğruldu.
-İntikam soğuk yenen bir yemektir.
Anlamayan gözlerle Gamze'ye baktım. -Yine ne planlıyorsun sen?
Gözlerini kıstı ve aynı zamanda başını yukarı aşşağı salladı.
-Benimle gel.
Ayağa kalktı ve beni kolumdan çekerek kaldırdı. Sınıftaki kişilerin gözlerinin üzerimizde olduğunu hissedebiliyordum. Sınıftan çıkıp, bahçeye indik. Gamze planını anlatıyordu. Anladığım kadarıyla Ömer'i kıskandıracaktı. Hem de benimle.. O sırada Ömer yanımızda belirdi.
-Ne yapıyorsunuz burada?
-Sana ne?
Gamze çok sinirliydi. Ses tonundan ankaşılıyordu. Elimde duran telefonuma bakarken, Ömer'in bakışlarını üzerimde hissediyordum.
Birden bire telefonum yere düştü. Kafamı kaldırıp Ömer'e baktım. Tıpkı bir ejderha gibi nefes alıyordu. Gözleri kıpkırmızıydı.
-Ne yaptığını sanıyorsun sen? Git burdan. Hemen.
Ömer, Gamze'nin bu sözlerine karşı ne yapacağını bilemedi ve gitti. O gururlu biriydi. Öyle sert adım atıyordu ki, ayak sesleri buradan duyuluyordu. Okulun kapısına geldiğinde, duvara bir yumruk attı. Gamze duyduğu sesle yerinden sıçradı. Bana döndü;
-Cidden canıma tak etti.
Diye sakince homurdandı.
-Ömer'in neyi var?
Çenemi tutamayıp sormuştum. Ömer öfkelenince gözü dönen biriydi. Hatta terapi bile görüyordu.
-Cidden soruyor musun?
Diye söylendi Gamze. Önüne döndü. Gözleri dolmuştu.
-Neden böyle olmak zorunda? Bir kez olsun kıskandırmaya çalışmasa? Mutlu olmazmıydık?
Zil çaldı. Gamze'nin gözünden bir damla yaş aktı. Baş parmağımla akan yaşı sildim.
-Üzülme, ileride bu günleri hatırlayıp, güleceğiz. Ve biliyor musun? Siz mutlu olacaksınız.
-Söz ver Ozan.
Bir süre sustum.
-Söz veriyorum.
Bahçeye çıkan Damlayı gördük. Koşuyordu. Ağlıyor gibiydi. Yanına gitmek için, ayağa kalktık. Damla dizlerinin üzerine düştü. Yanına doğru koştuk. Kıvanç ve diğer bir kaç kişi etrafımıza toplandı. Kıvanç yere çömelip, Damla'nın başını, göğsüne yasladı. Damla biraz sakinleştikten sonra, Kıvanç, Damla'yı kucağına alıp banka otutturdu.
-Ne oldu?
Diye sordum. Sesim olduğundan daha ince çıkmıştı.
-Ömer..
Dedi sessizce. Ardından birden bağırmaya başladı.
-Görüyor musunuz?
Diyerek yüzünün önüne düşen saçlarını çekti, işaret parmağıyla yanağını gösterdi. Elini yanağından çekip, kolundaki izlere koydu. Ömer bu muydu? Bu kadar zalim olabilir miydi?

SonsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin