7. Bölüm

129 18 1
                                    

Kıvanç'ın ağzından:

Cemre, Güneş'i havuza attıktan sonra, Ozan, Güneş'i evine götürmüştü. Cemre uzaklaştırma almıştı. Ömer ve Gamze tartışıyordu. Bölmenin sırası değildi. Fakat Damla görünürde yoktu.
-Giymiyceksin kızım. Bir daha kısa giymiyceksin.
-Karışmadığın bi bu kalmıştı dimi Ömer.
-Giymiyceksin dedim sana. Herkesin güzelliğini görmesini istemiyorum.
-Aman iyi.
Gamzeyle, Ömerin konuşmasını bölüp araya girdim.
-Damla nerede?
Gamze bana döndü.
-Ne demek Damla nerede? Evine bırakmamışmıydın sen?
-Ne? Allah kahretsin.
-Noldu?
-Onur..
-Onur mu? O kim? Neden söz ediyorsun Kıvanç?
-İkizim. Damlayı kaçırdı. Bir gün onu öldüreceğine yemin etmişti.
-Neden ki? Neden? Anlamıyorum.
-Uzun hikaye.
Diye geçiştirdim Gamzeyi. Bilmeye hakkı vardı ama şuan değildi. Onur'un, Damlayı götüreceği tek bir yer vardı. İnşaat... Gamzelere Ozan'ı almalarını söyleyip gitmeleri gereken yeri bildirdim. Bende kısa süre sonra inşaata varmıştım. Merdivenlerden hızla çıkarken, Damla'nın çığlığını duydum. Yanılmadığıma sevinmiştim ama sevinmek için erken olabilirdi. Adımlarımı hızlandırıp en üst kata çıktım. Onur'un elindeki silaha ulaşmalıydım. Onur tetiği çekecekken kolunu, başka bir yöne çevirdim. Mermi lambaya geldi. Ve her yer karanlığa büründü.

Damla'nın ağzından.

Gözlerimi aralamamla heryerin karanlık olduğunu fark ettim. Ölmüş müydüm? Karanlıktan korkmuştum. Çığlığıma hakim olamadım. Ardından bir kaç kişi beni merdivenden indiriyordu. Hissettiğime göre ölmemiştim. Kim bilir şimdi ne olacaktı..
-Damlaa. Sen iyimisin?
-Gamze?
-Evet. Biziz. Korkma. Yanındayız. Geçti.
Kekeliyordu. Görünüşe göre oda korkmuştu. En alt kata geldiğimizde, beni indirip ipleri çözdüler. Ayağa kalkmamla sendelemem bir oldu. Ozan ile Ömer beni tutup arabaya taşıdılar. Evimin önüne geldiğimizde Gamze benimle kalacağını söyledi. Anahtarla kapıyı açtık, Gamze beni yatağıma götürdü. Sıkı bağlanan ipler yüzünden, bileklerime kan oturmuştu. Ve tahmin ettiğim üzere, kolumda beş parmağın izi çıkmıştı. Sessizliği bozmak amacıyla konuştum.
-Kimdi o?
-Onur.
-Ağlama artık Gamze. İyiyim ben.
-Ölebilirdin.
-Ölmedim.
-Yaşıyorsun.
-Yaşıyorum.
-Yaşayacaksın.
-Yaşayacağız.
Birbirimizi tamamlamamız bittikten sonra, Gamze ajandamı uzattı. Defalarca kapağını açıp kapattım. Sinirlenmiştim. Kıvanç nasıl olurda bir ikizinin olduğundan bahsetmezdi. Peki ya ben nasıl kurtulmuştum? Bilmek istemiyordum. Bilmemek en iyisiydi.

Kıvanç'ın ağızından:

Ömer ile Ozan, Damlayı aşşağıya indirdiklerinde Onur ne olduğunu anlayamamıştı. Onur ile hesaplaşma vakti gelmişti.
-Ne yapıyorsun sen burada Kıvanç?
-Kes sesini Onur.
-Babamızı onlar öldürdü.
-Kimse babamızın ölmesini istemezdi. Senin dışında.
-Ne demek istiyorsun Kıvanç?
-6 yıl önce babam, senden adam olmayacağını söylüyordu? Peki ya neden biliyormusun? Sen hep Damlayı izliyordun. Sapık gibi onu izliyordun. Babamın zar zor verdiği o harçlıkları hep harcıyordun. Biriktirseydin annem daha kolay iyileşebilirdi. Babama karşı çıkıp duruyor, onu sevmediğini söylüyordun. Ayrıca o inşaatta güvenlik önlemi vardı. Ama sen yok gibi görüyordun. Kurtul artık şu hayal dünyandan.
-Ne? Kıvanç saçmalıyorsun sen.
-Bilmediğimi sanıyordun değil mi? Her şeyi biliyordum. Suçsuz insanları suçlamayı kes. Pis oyunlarına masum insanları karıştırma Onur.
Dedim ve inşaatın merdivenlerine yöneldim. İnşaatın kapısından çıktım. Duyduğum gürültüyle ilkildim.

SonsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin