Kalbimi delip geçen huzursuzluk parçaları artık beni bitirme raddesine getirmişti. Olmuş ve olacak olan şeyler yüzünden girdiğim bu karanlık delik artık beni boğuyordu ve ne yazık ki ne yaparsam yapayım bu delikten çıkamıyordum.
Rex'den sonra yaşadıklarımı pek hatırlamıyordum. Sıcak suyun altında geçirdiğim saatlerden sonra kendimi yatağıma atmıştım ve boş boş tavanı izlemiştim. Daha sonra ise kesik kesik uykularım olmuştu ve her uykuya dalışımda titreyerek uyanıyordum. Rüyalarımda hep Galina'yı görüyordum. Ellerim sürekli onun boğazındaydı, tüm gücümle sıkıyordum ama sonunu görmeden uyanıyordum. Sonra her şey başa dönüyordu. Bu rüyalar endişelerimi başka yöne çekmişti.
Galina ile aramda neler geçti öğrenmek zorundaydım.
Victor biliyor olmalıydı. Ona sorabilirdim ama bana gerçeği söyleyeceğinden o kadar da emin değildim. Unutmamı sağlayan kişi o olabilirdi. Onu sorgularsam ilaçları içmediğimi anlardı ve bunu öğrendiğinde neler yapacağını da kestiremiyordum. Ayrıca Miley ona kazık atmıştı ve kesinlikle iyi gününde değildi. Bir anda ikimizin de ihanete uğradığını anladım. Elbette Victor'un ki benimkinden çok daha acı vericiydi.
Kafamı sallayıp her şeyi unutmaya çalıştım. Kimseyi düşünecek halim yoktu. Kapım tıklatılınca kafamı kaldırdım aniden, daha sonra ise geri yattım. Eğer ses çıkarmazsam geri gider diye düşündüm ama gelen kişi ısrarcıydı. İstemeye istemeye kalkıp kapıyı açtım.
David'i kapımın önünde görünce küçük çaplı bir şok geçirdim. Ama birden o şok nefrete dönüştü. Hızlı davranıp kapıyı suratına çarpmak istedim ama o daha hızlıydı. Ayağını kapının arasına koyup kapatmamı engelledi.
''Ne istiyorsun?'' diye sordum sinirle. Şuan onunla konuşmak istemiyordum, hatta uzun bir süre görüşmesek daha iyiydi ama David'in amacı içeri girmekti ki bunu başardı. Hızlıca içeri girip kapıyı kapattı.
''Konuşacağız,''dedi nazikçe.
Başımı havaya kaldırıp ''Neden, bence konuşacak bir şey yok,'' diye cevap verdim.
David sıkıntıyla iç çekip ''Lanet olsun, ne oldu da bana düşman kesildin söyler misin?'' diye sordu.
Kalbim acıyla kasıldı bir anda. Ona her şeyi bildiğimi söylemek, bağırıp çağırmak, bana neden en başta iyi davrandığını sormak istiyordum ama ya bildiğimi anladığında beni de öldürürse? Yine de bilinmezlik beni mahvediyordu. Ona suçunu haykırmak için kıvranıyordum. Benden cevap beklediği halde ona cevap vermedim. Kafamı eğip yeri incelemeye koyuldum.
Hafif bir iç çekişten sonra ''Andy, lütfen söyle bana sorun ne? Bilmeden bir şey mi yaptım sana? Aylardır benden kaçıyorsun ya da bana beni öldürmek ister gibi bakışlar atıyorsun. Söyle hadi, sorun ne?'' dedi.
Hayır.
Hayır.
Kendine hakim ol Andy!
Kafamı kaldırıp ona gözlerimi diktim. Birkaç saniye sonra ise ''Elenen adaylara ne oluyor?'' diye sordum sakince.
Kendine hakim olma olayı buraya kadardı. Ayrıca en fazla ne olabilirdi ki? Zaten elemeler bitmişti, beni öldüremezlerdi ve Simon'un beni koruma olarak seçmeyeceğine göre kesinlikle başka bir konsey üyesine çalışacaktım ve hayatım artık bundan ibaret olacaktı. Yaptıkları planlar boşa çıkmıştı ve içimde beslediğim kin bu aydınlanışla beraber daha da körüklendi.
Lanet olsun!
Asla kurtulamayacaktım!
David kaşlarını çattı ve ''Bunu sana söyleyemem, çok gizi bir bilgi,'' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUKLA: Y.E.M ( -TAMAMLANDI- )
Action*Kukla serisinin ilk kitabıdır. *Kukla: Y.E.M (Yeraltı Eğitim Merkezi) *Kukla: Y.A.K (Yeraltı Konseyi) Yeryüzü herkes için aydınlıktır ama Yeraltında işler farklı yürüyordu. *** Andy Pierce sıradan...