Derin bir nefes alıp önümdeki kapıya doğru yöneldim ve hızla çaldım. Bu çaldığım beşinci kapıydı ve eğer bu sefer de doğru yer değilse bu işten vazgeçip kendimi yorganıma gömecektim. Kalbim kulaklarımda atarken kapının açılmasını sabırsızlıkla beklemeye başladım. Elimde olsa koridor boyunca Rex diye bağıracaktım ama maalesef bu mümkün değildi. Kapıyı tekrardan tıklattım ama ses gelmeyince sıkkınca nefes verip arkamı döndüm ve odama doğru gitmek için adım attım ama arkamdaki kapının açılma sesi yerimde donmama sebep oldu.
Derin bir nefes aldım, bu sefer doğru kapı olsa iyi olur!
Yavaşça arkamı dönüp Rex'in yüzüne baktım ve işte o an kalbim bin parçaya bölündü. Görünüşü çok farklıydı. Saçları karmakarışıktı, gözlerinden bitkinlik akıyordu ve gözaltları günlerdir uyumamış gibi morarmıştı. Ben onu endişe dolu gözlerle incelerken o da bana şaşkınca bakıp neden burada olduğumu anlamaya çalışıyordu. Elini kaldırıp saçlarını karıştırdı ve bana bakmaya devam etti. Şuan o kadar tatlı gözüküyordu ki ona sarılmak istedim; sıkıca, hiç bırakmayacak gibi. Sağa sola bakıp biri var mı diye kontrol ettim, kimse yoktu. Fırsattan istifade Rex'e doğru hızlıca yürüyüp onu içeriye doğru ittim ve ardından ben de içeri girip kapıyı kapattım.
Şaşkınlık dolu gözleri daha da açıldı ama konuşmuyordu. Nefesimi tutup ona aşk dolu gözlerle baktım. Benim için bir anlaşma yapmıştı. İstediği her şeye sahip olabilirdi, buna konsey koltuğu bile dâhil ama o benim güvenliğimi seçmişti. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Şuan ona karşı öyle büyük bir sevgi besliyordum ki bunu kelimelerimle ifade etmek imkânsızdı. Ben de ona sarılarak içimdekileri anlatmaya karar verdim. Hızlıca ona doğru gittim ve kollarımı beline dolayıp, kafamı sert göğsüne yasladım.
Ve ''Seni seviyorum,'' diye fısıldadım. Birden elleri belimi kavradı ve beni kendine daha da yaklaştırıp sarıldı.
O cevap vermedi. Sadece sarıldı.
Umursamadım, sevgi sözcüğü için bekleyebilirdim. Kafamı kaldırdım ve önce yanağına sonra da dudaklarına tatlı bir öpücük kondurdum ve dudaklarında kalmaya devam ettim. Dudaklarının sıcaklığı başımı döndürüyor, dokunuşu nefes almamı engelliyordu.
''Teşekkür ederim,'' dedim sonra fısıltıyla.
''Ne için teşekkür ediyorsun?'' diye fısıldadı o da tıpkı benim gibi.
Hafifçe gülüp ''Her şeyi biliyorum,'' dedim. Bu kelimelerimle birlikte geriye doğru çekildi ve gözlerime baktı. Kafası karışmışa benziyordu.
''Victor her şeyi anlattı,'' dedim yeniden.
Victor kelimesi geçer geçmez hızlıca beni bırakıp arkasını döndü ve ''Lanet olsun, bilmemen gerekiyordu. Ayrıca onunla mı görüştün? '' diye sesini yükseltti.
Az önce hissettiğim tüm o güzel duyguların yerini öfke aldı. Bu adam benimle dalga mı geçiyordu acaba? Hem onunla görüşmüşsem ne olmuş?
Derin bir nefes alıp ''Bilmeseydim üzülmeye devam edecektim ama şimdi mutuluyum, nedenlerini anladım ve kabul ediyorum. Lütfen Rex, bana dön,'' dedim ve kolunu tutup kendime doğru çevirmeye çalıştım. İzin vermedi. Bu kadar kızacak ne vardı? Her şeyi öğrenmiş olmam ikimizin de yaranınaydı.
Bir süre bekledikten sonra ''Belki de gitsem daha iyi olur,'' dedim boğuk bir sesle ve arkamı dönüp kapıya doğru yürüdüm.
Buna da izin vermedi.
Şükürler olsun!
İri kolları belimi sardı ve beni geriye doğru çekti. Sırtım Rex'in sert göğsüyle buluşunca nefesim kesilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUKLA: Y.E.M ( -TAMAMLANDI- )
Aksiyon*Kukla serisinin ilk kitabıdır. *Kukla: Y.E.M (Yeraltı Eğitim Merkezi) *Kukla: Y.A.K (Yeraltı Konseyi) Yeryüzü herkes için aydınlıktır ama Yeraltında işler farklı yürüyordu. *** Andy Pierce sıradan...